Öyle anlaşılıyor ki nasıl 1991’de soğuk savaşın bitmesinin ardından dünyada tek kutuplu Atlantik dönemi başlamış ise içerisinde bulunduğumuz süreçte de tek kutuplu dönem yerini Asya’yı da içerisine alacak şekilde çok kutuplu bir dünya düzenine bırakıyor… 

Çok kutuplu bu yenidünya düzeni içerisinde Türkiye’nin, Rusya, Çin ve İran başta olmak üzere Asya ülkeleri ile olan ilişkilerini her seviyede yükseltmesiyle birlikte stratejik önemi her geçen gün daha da artmaktadır… 

Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin’in dış politikasına yön veren isimlerin başında geldiği ifade edilen Prof. Dr. Alexander Dugin, geçtiğimiz hafta Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi’nin düzenlediği ‘’Değişen Dünya Düzeni ve Doğu Akdeniz’de Mavi Savaşlar’’ konulu konferansa katılmak üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne geldi.

Dugin’in konferansın açılışında yaptığı konuşma özelikle KKTC, Denktaş, Doğu Akdeniz ve Dünya’nın yeni düzeni konularında birbirinden ilginç ayrıntı ve satır arası mesajlarla doluydu…

Dugin’in konuşması nedense medyada es geçilerek yüzeysel olarak aktarıldı. Konferansı takip eden bazı gazetecilere bunun sebebini sorduğumda haberci takdiri olarak cevap verdiler! Böylesine önemli mesajlar haberci takdiri denilerek es geçilebilir mi? Bunun takdirini kamuoyuna bırakıyorum. 

Peki, Dugin konferansın açılışında neler söyledi? Kısaca satır başları ile ifade etmek gerekirse; 

  • Burada bulunmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
  • Rauf Denktaş ile Kıbrıs Türk Halkı’nın vermiş olduğu haklı ve onurlu mücadeleyi bugüne kadar yakından takip ederek destekledim. Bu haklı ve onurlu mücadeleyi bundan sonra da çocuklarım desteklemeye devam edecek.
  • Kıbrıs Türk Halkının haklı mücadelesini destekliyorum.
  • KKTC’nin varlığını devam ettirmesi Kıbrıs Türk Halkı ve Türkiye için önemli olduğu kadar çok kutuplu dünya düzeni içinde son derece önemlidir.
  • İçerisinde bulunduğumuz süreci yıllar öncesinden Rauf Denktaş öngörmüş ve gelecekte neler olabileceğini dile getirmişti. 
  • KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki varlığının Türkiye’nin desteğiyle güçlendiğine inanıyorum. AB’nin Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye uygulamaya çalıştığı yaptırımlar ve izole etme girişimleri Türkiye’in Mavi Vatanı’ndaki uluslararası hukuk zemininde meşru haklarını engellemeyecektir.
  • baskı ve izalosyon uygulamaya kalkışması uluslararası hukukun uygulanmasını engelleyemeyecektir.
  • Tek kutuplu dönem yerini çok kutuplu döneme bırakıyor. Bu yeni dönemde Çin ve Rusya daha dogmatik bir rol oynuyor. Türkiye’nin bu dönüşümdeki rolü, küresel dünya düzeni ve Doğu Akdeniz için çok önemlidir.
  • KKTC’nin bağımsızlık mücadelesi Doğu Akdeniz’in onurudur.

Prof. Dr. Alexander Dugin, özetle bunları söyledi. Bu konular es geçilebilecek sıradan konular mı? Takdiri kamuoyuna bırakıyorum.

Uzun yıllardır Türkiye ile KKTC arasında Su yanında Enterkonnekte Elektrik ve Hidrokarbon Boru Hatlarının deniz altından döşenmesi gerekliliği üzerine pek çok yazılar yazdım, televizyon programlarında ve konferanslarda anlatarak kamuoyunda farkındalık oluşturmaya çalıştım. 

Aradan yıllar geçti. Birkaç gün önce Türkiye Cumhuriyeti Enerji Bakanı Fatih Dönmez ve KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda Türkiye ile KKTC arasında deniz altından Enterkonnekte Elektrik ve Hidrokarbon Boru hattı konularının 2025’den önce döşenmesinin gündemlerinde olduğunu açıkladılar.

Türkiye’nin gelecekte enerji koridoru KKTC’nin ise enerji terminali olabileceği görüşümü yıllardır yazıp söylemekteyim. Boru hatlarının döşenmesiyle birlikte KKTC bölge ülkelerine Su ve Elektrik satabilecek. Bunun yanında bölge ülkelerine ait hidrokarbon kaynaklarının kendi üzerinden önce Türkiye’ye ardından da Avrupa’ya en ekonomik ve güvenli şekilde ulaştırılmasına vesile olabilecektir. Bunlar hayal değil olması kuvvetle muhtemel projelerdir. Kendimizi bu projelere şimdiden hazırlamamız gerekmektedir. 

Dugin, ‘’KKTC’nin varlığını devam ettirmesi Kıbrıs Türk Halkı ve Türkiye için önemli olduğu kadar çok kutuplu dünya düzeni içinde son derece önemlidir. AB’nin Doğu Akdeniz’de baskı ve izalosyon uygulamaya kalkışması uluslararası hukukun uygulanmasını engelleyemeyecektir.’’ demektedir.

Bana göre bu cümlelerin satır aralarında AB ve dolayısı ile ABD’nin Rum Yönetimi üzerinden Doğu Akdeniz’i gasp etme ve oldubittiyle kendi hâkimiyet alanları haline getirebilmek için yaptıkları tüm çabaların uluslararası hukukun işlemesini engelleyemeyeceğini söylemektedir!

Bizim de bu anlamda yıllardır gerek yazdıklarımız gerekse anlattıklarımız tamamen bundan ibarettir. Türkiye ve KKTC gerek Kıbrıs konusunda gerekse Doğu Akdeniz konusunda uluslararası hukuk zemininde haklıdır. 

Uluslararası mekanizmaların dünyada meydana gelen adaletsizlik ve hukuksuzluk konularına zamanında müdahalede edememesi vesilesiyle dünyada kaotik durumların yaşanmasına vesile olduğunu yine bu güne kadar pek çok kere yazdım.

Bugüne kadar tek kutuplu dünya düzeni içerisinde haksızlığa uğrayan ve uğratılmak istenen taraf hep Türkiye ve KKTC olmuştur. 

Çok kutuplu yenidünya düzeninin, uluslararası alanda Türkiye ve KKTC’nin bugüne kadar uğramış olduğu mağduriyetler ve bundan sonra da uğrama ihtimali içeren konular da yeni mağduriyetler yaşamasının engellenmesi hususunda oldukça önemli roller üsteneceği görülmektedir. 

Küresel dünya düzeni tek kutupluluktan çok kutuplu yeni bir dünya düzenine dönüşürken baklalım önümüzdeki süreçte gerek KKTC, gerek Türkiye açısından daha neler görüp yaşayacağız?