Sara’ya evlenerek onunla yepyeni bir hayata adım atmak istiyordu. Artık onsuz bir hayatı yaşayamayacağına iyice anlamıştı.

Eğer o da kabul ederse bu yeni hayatı Kıbrıs’ta yaşamak istiyordu. Tanıştıkları, aşklarının ölümsüzleştiği o güzel ada onlara çok iyi gelecek, mutlaka şans da getirecekti. Sarp bu düşünceler arasında Cenevre havaalanına indiğinde saat 11.00 olmuştu.

Havaalanından şehir merkezindeki BM karargâhına gidişi yaklaşık bir saati bulacaktı.  Öğlen tatili olmadan oraya ulaşmayı çok istiyordu.

Aceleyle vize işlemlerini yaptırdıktan sonra havaalanı çıkışında rastladığı ilk taksiye bindi. Şoföre gideceği yeri söyledikten sonra, arkasına yaslandı. Sara’yı hayal etti…

Onu neredeyse bir yıldan beri görmemişti. Bu uzun sürede sadece bir kez konuşabilmişler, birbirlerine olan özlemlerini, sevgilerini karşılıklı yazdıkları birer mektup ile anlatabilmişlerdi.

Ama Sara’ya karşı içinde büyüttüğü sevgiyi, aşkı ne o telefon görüşmesi, ne de yazdığı mektup anlatmaya yeterdi!

Ona doyasıya sarılmak, öpüp koklamak, sesini duymak, tenini hissetmek, ona dokunmak arzusu Sarp’ı patlamaya hazır bir volkan haline getirmişti. Onu çok ama çok özlemişti…

Taksi şoförü BM karargâh binasının önünde durdu. Sarp’a dönerek:

• Gelmek istediğiniz adrese geldik bayım diye seslendi.

Sarp şoföre ödemesini yaptıktan sonra taksiden indi. Şoföre teşekkür ederek aracın kapısını kapattı. İşte BM binası tüm haşmetiyle karşısındaydı! Sara da içinde olmalıydı. Az sonra yaşayacaklarının heyecanı ile binadan içeri girdi.

Sarp’ı girişte bir BM görevlisi karşıladı:

• Buyurun ne istemiştiniz diye sordu?

Sarp, kendisinin bir Türk subayı olduğunu, bu karargâhta görevli bir subay arkadaşını ziyaret etmek için geldiğini söyleyerek. Sara’nın adını verdi.

Kapıdaki görevli; ‘’Lütfen şöyle geliniz’’ diyerek, Sarp’ı hemen girişteki odaya davet etti. Sarp’ın kimliğini kontrol ettikten sonra; ‘’Üsteğmen Sara’nın burada olup olmadığını sormam lazım’’ diyerek, telefon ile yetkiliyi aradı. Görevli de İngilizce konuştuğundan Sarp ile anlaşması kolay olmuştu.

Telefonda karşısındaki yetkiliye Sara’nın adını vererek bilgi istedi. Telefonu kapattıktan sonra bir süre beklemesi gerektiğini az sonra istenen bilginin geleceğini söyledi.

Sarp, Sara ile ilgili bilginin gelmesini beklerken geçen dakikalar boyunca yerinde duramamış, odanın içinde bir o yana, bir bu yana dolaşıp durmuştu!

Bu durum BM görevlisinin dikkatini çekmiş olacak ki:

• Ne kadar çok heyecanlısınız? Aradığınız isim sizin için çok önemli her halde? Diye sordu.

Sarp Üsteğmen:

• Evet, benim için çok önemli. Çünkü o hayat arkadaşım olacak, hem onu bir yıldan beri görmüyorum.

BM görevlisi:

• Ooo! Gerçekten de çok önemli, çok da özelmiş dediği anda telefon çaldı!

Görevli hemen telefonu açtı. Karşıdan duyduğu şeyler pekiyi değildi ki, yüz ifadesi değişti! Bu arada masasında duran deftere not alıyordu. Konuşma bittikten sonra Sarp’a döndü:

• Çok üzgünüm Üsteğmenim! Ne yazık ki, Mrs. Sara aylar önce istifa ederek Cenevre’den ayrılmış. Ülkesine Finlandiya’ya dönmüş. Ama gittiği adresi aldım, size verebilirim. Umarım bu adres sizi sevdiğiniz kadına kavuşturur.

Sarp görevli şahsın bu söyledikleri karşısında, bir şey söyleyemeden odada ki koltuğa yığılıp kaldı! Sevdiği kadını görüp, ona yapacağı sürprize o kadar inanmıştı ki! Aradan birkaç dakika geçip de kendisini toparladıktan sonra:

• Bana o adresi verir misiniz lütfen diyebildi…

Aylardan beri beklediği o güzel an birden kaybolmuş, çevresindeki her şey kapkara olmuştu!

Sevdiği kadını bulamamanın verdiği hüznün acısı o kadar büyüktü ki! O an oracıkta ölse daha iyi olacaktı!

Devamı yarın