“T.C ibaresini, kimi valiliklerimizin isimlerinin önünden kaldırsalar’’ dahi! ,

“19 Mayıslarda Atatürk anıtlarına çelenk koyanlara, kabahatler kanununa göre para cezası verilse’’ bile! ‘’ ,

“Kimileri siyasi söylemlerinde; devletimizin kurucusu ve en yakın dava arkadaşının, isimlerini vermemiş olsa da; onları kast ettiği anlaşılan ve onlara: ‘İki Ayyaş’ ‘’ dese de! ‘’

“Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir T.C Başbakanı, ‘sözde Ermeni soykırımı’ için taziye mesajı ‘’ yayınlamış olsa da! ’’,

“Pek çok okulumuz zorla imam hatibe dönüştürülüp, türban ilkokula sokularak; Diyarbakır Belediye Başkanı mali özerklik istese de! ’’

“P.K.K mezarlık açıp, elinde kaleşnikofuyla terörist heykeli’’ dikse de!

“Ay Yıldızlı Bayraklarımızı, Atatürk’ün heykellerini yakıp, yıksalar da! ‘’

“Okullarımızı yakıp yıkıp, Kürtçe eğitim veren okullar açılsa da! ‘’

“Şehit Mehmetçiğimizin adını taşıyan, ‘Erkan Durukan Kışlasının’’ önünde PKK bayraklarıyla resmigeçit yapılsa da! ‘’ ,

“Kimi milletvekilleri Polisimize tokat, Askerimize taş atsa da!’’,

“P.K.K terörünü aşmak adına, yukarıda ki tüm teslimiyetler aman müzakere süreci zarar görmesin denerek, göz ardı edilmiş olsa da!

Cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluş felsefesi göz ardı edilerek; bizleri ‘’ümmetlikten’’, ‘’ millet ‘’ olma vasfına taşıyan, aydınlık medeniyet ufkunu işaret eden Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve devrimleriyle hesaplaşmak adına;

‘’Çöken bir İmparatorluktan, düşman işgali altında umutsuz ve yoksul kalmış bir tebaadan; yepyeni bir milletin ve devletin kuruluşu, sonrasında ortaya çıkan mucizevî gerçekler yokmuşçasına, 1923-2002 arasında yapılan gelişmişlik hamleleri göz ardı edilerek, sanki her şey 2002 sonrasında başlamış gibi davranılsa da! ,

Cumhuriyetimizin onca kazanımı;

“Eski Türkiye’’ diye nitelendiriliyor olsa bile!’’

Ve…

“Ülkemizin yönetildiği parlamenter sistem bekleme odasına alındı’’, hedefimiz: ‘’Başkanlık Sistemidir.’ ’’ Dense de! ,

92 yıllık Cumhuriyetimizle taçlanan, ülkemizin ardında kalan o mucizevî gelişim yılları ve tüm kazanımları eski Türkiye tanımlamasının içine hapsedilerek; önümüzdeki süreçte,‘’Yeni Türkiye’nin’’ konuşulması gerektiği vurgulanarak; pozitif bilimin ilmin adı, sanı dahi anılmasa da! ,

“Sanatın içine tükürülse de!’’ Güzel Türkçemiz göz ardı edilerek, Osmanlıca adeta zorla öğrenilecek dayatması yapılsa da! ,

Bu süreçte yaşanan ve yaşatılan tüm aymazlıklar; bu topraklarda yaşayan insanlarımızın ezici bir çoğunluğunu şaşkına çevirse de:

Birlik ve beraberliğimizi hiçbir nifak tohumunun bozmasına müsaade etmeden, bu ülke toprakları hepimizindir inancı ile bugünlere geldik.

Neredeyse bir asır önce; vatanımızın işgalinde, düşman çizmesi ile kirletilen ata yadigârı topraklarımızı kurtarabilmek ve yüce dinimiz İslam’ın camilerimizde ki sesi ‘Ezan-ı Şerif’i’ yeniden duyabilmek için hiçbir etnik kimliğe bakılmaksızın biri, birimize sımsıkı sarıldık.

Hürriyetimiz ve bağımsızlığımız uğruna hep birlikte omuz, omuza savaştık. Kanımız, kanımıza değdi.

Birbirimizin kucağında nefes alıp, nefes verdik. Medeniyetler otağı Anadolu’muzun tüm zenginliklerini birlikte paylaştık.

Gün geldi soframızdaki ekmeği bölüştük, günü geldi hayvan dışkısındaki arpaları ayıklayıp yedik ama asla düşmanın karşısında diz çökmedik.

Gün geldi hep birlikte gururlandık, sevindik, güldük; günü geldi ortak acılarımız için kenetlendik hep birlikte ağladık.

Kürt, Türk, Laz, Arap, Çerkez, Roman, Sünni, Alevi demedik; birbirimizden kız alıp, kız verdik, milletimizin temelini oluşturan aile birlikteliğini kurduk.  Hiçbir zaman ne inanç kimliğimizi, ne de kimlik aslımızı sorguladık.

Yukarıda tırnak içinde sıraladığım yaşanmış olayların, nasıl ki tamamı gerçekse; siyah renk ile yazılmış yaşanmışlıklar da, tarihimize kazınmış gerçeklerin ta kendisidir.