Metin’in bu dokunaklı hali Sarp’ı da çok üzmüştü:

• Hayırdır kardeşim? Öylesine içten babam dedin ki! İstersen paylaş benimle, seni dinlerim.

Metin:

• Başka bir gün anlatırım komutan, hem sen bir hayli geç kaldın. Şimdi Girne’ye doğruca senin birliğine gidelim. 

Araç yavaşça hareket etti…

Girne’nin girişinde aldıkları dağ havası, Anavatan Türkiye’nin ufuk hattına yansıyan görüntüsü her ikisini de çok etkilemişti. Sarp ailesinden, Metin ise babasından ayrı kalmanın hüznünü bir kez daha tüm benliklerinde hissetmişlerdi…

Nihayet Girne’ye geldiler. Metin, Sarp Üsteğmeni birliğinin giriş kapısına kadar götürdü. Her ikisi de araçtan indikten sonra:

Sarp Üsteğmen:

• Metin kardeşim, sana gönülden teşekkür ediyorum. Hayatımın en güzel gününü yaşamama yardım ettiğin için sana minnettarım. Bundan sonra kalan ömrümce daima senin yanında olacağım. Ne zaman dara düşsen, bil ki ben varım. Bunu hiç unutma. Hem bana anlattıkların bizi kader arkadaşı yaptı bu da çok önemli. Hayatımın en mutlu gününde bana yaptığın yardımı hiç unutmayacağım.

Metin, Sarp Üsteğmenin bu duygulu, tüm içtenliği ile yaptığı konuşma karşısında o da çok duygulanmıştı:

Sarp Üsteğmene sarılarak:

•  Bundan böyle bir can kardeşim olduğunu bilerek yaşayacağım. Ne zaman istersen beni ara. Taksi durağının telefonunu biliyorsun. Bir haber vermen yeter. Hemen koşar gelirim.

Sarp ile vedalaştıktan sonra Metin aracına binerek gözden kayboldu. Sarp Üsteğmen bundan sonra ne olacağının düşüncesi ile birliğinden içeri girdi…

Seri adımlarla birlik merdivenlerinden çıkan Sarp Üsteğmenin dönüşünü ilk gören görevli onunla birlikte aynı odada çalışan arkadaşı Coşkun Üsteğmen oldu.

• Ooo, Sarp merhaba oğlum sen nerelerdesin böyle? Komutan dün sabah seni yanına çağırdı. Ancak her yere baktık seni göremedik! Bunun üzerine Komutanın, birlikten firar ettiğini üst komutanlığa bildirmek zorunda kaldı. İnan ki canın çok yanacak! Çünkü seni mahkemeye verecekler!

Sarp Üsteğmen Lefkoşa’dan Girne’deki bu birliğe atandığı zaman tanıdığı bu Üsteğmeni hiç sevememişti. İkisi de aynı rütbedeydiler ama Coşkun Üsteğmen, Sarp’ı hep kıskanmış, onun attığı her adımı, Komutanlarına ileten birisi olmuştu. Sarp, bu durumu bildiği halde, Coşkun Üsteğmeni hiç yüzlememiş ama mümkün olduğu kadar ondan uzak durmaya çalışmıştı. Şimdi de onun nerede olduğunu soran bu yılışık sorusuna cevap dahi vermeden, yattığı odaya doğru yürüdü. Bir an önce duş alıp, giyindikten sonra komutanının yanına gidecekti.

Sarp, banyo alıp, üniformasını değiştirdikten sonra Komutanının yanına gitmek üzere odasından çıktı. Komutanın odasının önüne geldiğinde, Coşkun Üsteğmenin birlik komutanının odasından çıktığını görünce:

• Hayrola Coşkun, dönüş haberimi hiç beklemeden komutana yetiştirmişsin. Aslında geç bile kalmışsın! Beni ilk gördüğün anda söylemeliydin ki, daha çok başarılı olurdun! Yazık sana, dedi…

Coşkun kıpkırmızı olmuştu, hiçbir şey söylemeden oradan uzaklaştı!

Sarp Üsteğmen komutanın oda kapısına vurduktan sonra, ‘’girin’’ sesi ile odadan içeriye girdi. Başıyla komutanı selamladıktan sonra:

• Komutanım izniniz olmadan dün sabah ayrıldığım birliğime az önce döndüm.

Sarp Üsteğmenin komutanı aslında çok anlayışlı, birliğince çok sevilen bir komutandı. Daha üsteğmen rütbesindeyken Kore’de görevli Türk Tugayı ile orada savaşmış, üstün hizmet madalyası almış bir albaydı.

Kıbrıs’ta çıkan savaş nedeniyle adaya gelmiş, burada yaşanan savaşlara Alay komutanı olarak katıldıktan sonra, dinlenmesi için Girne’deki lojistik komutanlığına atanmıştı. Sarp Üsteğmen Lefkoşa’dan geldiği günden beri de onu dikkatle izlemekteydi, genç yaşta cephe birlik komutanlığı yapan bu genç subay hakkında Ledra Palas’taki yeni yıl balosuna katılış hikâyesini o da biliyordu. Sarp Üsteğmenin cephe görevini bırakarak o baloya izinsiz olarak katılmasının sebebini o da çok merak etmiş ama bunun nedenini de sormamıştı. Ancak bu üsteğmen bu defa da kendi birliğinden izin almadan ayrılmıştı. Nereye gitmiş, ne yapmıştı?

Devamı yarın