Sara, Rum subayın yüzüne dik, dik bakarak:

• İlk dans için bir başkasına sözüm var, teklifiniz için teşekkürler. Cevabını verdi.

Rum subay, ret edilmenin verdiği şaşkınlık ile yüzü sapsarı olmuş bir şekilde masadan ayrılırken;

Serdar Üsteğmen:

• Hiç iyi yapmadın Sara, baksana BG Komutanı İngiliz general bu tarafa nasıl baktı! Eminim çok kızmıştır.

Gerçekten de Sara’nın dansa kalkmayışı, onun her hareketini göz hapsine alan İngiliz Generalin de dikkatini çekmiş, bu durumdan hiç hoşlanmamıştı!  Bu baloyu barışa katkı olsun diye düzenlememiş miydi? Gecenin önemli konuklarından olan Rum tarafını temsilen bir subayın, karargâhında görevli bir kadın subay tarafından ret edilmesi hiç de hoş olmamıştı! ‘’Bu kızda bir şey var. Ama yakında mutlaka ortaya çıkar.’’ Diye düşündü.

Sara, Serdar’a cevaben:

• Artık hiçbir şey umurumda değil, dedi…

Bu sırada Türk tarafını temsilen üst komuta karargâhında görevli üç üst rütbeli subay salondan içeri girdi. Bunlardan birisi üst komutanlığın kurmay başkanıydı. Anlaşılan Türk tarafının en üst düzey komutanını o temsil edecekti. Her üçü de çok şık balo üniformalarını giymiş, geceye öyle gelmişlerdi.

Türk tarafının temsilcilerini gören BG komutanı, eli ile orkestrayı susturarak ayağa kalktı, sert adımlarla salona girmekte olan Türk Subaylarına ‘’hoş geldiniz’’ dedi. Salonda bulunan herkes ayağa kalkmış, bu sahneye odaklanmıştı!

Çünkü salonda bulunan Rum tarafının temsilcilerine böylesi bir karşılama yapılmamıştı! Rum Subayları da bu karşılamayı şaşkınlıkla izliyorlardı…

Ancak İngiliz Generalin bu karşılamadan sonra yaptığı konuşma; onlara neden böyle bir karşılama yapıldığını açıklayacaktı. Rum tarafının bu özel gecede cephe hattında taşkınlık yapabileceği haberinden sonra Türk tarafı, Noel balosuna katılamayacağını BG karargâhına bildirmişti. İşte bu bildiriye rağmen bu üç Türk subayının baloya gelişi, İngiliz Generalini öylesine sevindirmişti ki, hoş geldiniz dedikten sonra kısa bir konuşma ile durumu açıklayarak, bu katılım nedeniyle Türk tarafına içten teşekkürlerini iletti.

Baloda her şey yolundaydı…

Müziğin hareketli ritmine katılan subaylar, coşkuyla eğleniyor; savaşta yaşanan tüm acıları unutmak istercesine hem yeni bir yıla girmenin, hem de mutluluk dolu günlerin başlangıcını kutluyorlardı…

Sara’ya gelince; o salondakilerin aksine öylesine mutsuzdu ki! Sarp’ın hala baloya katılmamış oluşu onu derinden etkilemiş, balo başladığından beri Serdar Üsteğmenin masasında adeta çakılı bir manken gibi hiç kıpırdamadan oturuyordu…

Saatler gece yarısına az bir süre kaldığını gösteriyordu…

Sarp Üsteğmen, Koray Teğmen ile anlaştığı gibi ona hitaben cephe telsizinin özel kanalından ‘’Kartal uçtu’’ parolasını anons etmiş, kendi kullandığı askeri jeep ile yarım saattir yoldaydı…

Lefkoşa sokakları gecenin bu saatinde bomboş, boş olduğu kadar da karanlıktı. Sarp Üsteğmen aracını Ledra Palas BG barikatına 100 metre kala durdurdu. Barikattan görülmeyecek bir konumda park ederek barikata doğru yürümeye başladı. Tam barikatın önüne geldiğinde oradaki nöbetçi askerler tarafından durduruldu.

Sarp Üsteğmen onlara seslenerek:

• Noel balosuna davetli olduğunu, BG komutanının davetiyesini gösterebileceğini söyledi.

BG barikatındaki nöbetçiler, gecenin bu saatinde gelen misafire bir anlam veremediler, balo çoktan başlamış, yeni yılın girmesine de dakikalar kalmıştı!

İçlerinden biri:

• Siz kimsiniz, balo çoktan başladı. Neden bu saatte geldiniz?

Sarp Üsteğmen bu soru karşısında bir ara durakladı! Sonra da:

• Türk tarafını temsil eden komutanlar, Girne’deki üst karargâhtan geldiler, ben ise cephe hattından geliyorum, ondan geciktim. Hem Komutanınızın bu davetine rağmen beni içeri almazsanız, sanırım başınız derde girecek! Çünkü yaşadığım bu durumu açıklayan bir yazının BG komutanınıza ulaştırılacağına eminim. O zaman ne cevap vereceksiniz? Bunu da siz düşünün, diye cevapladı…

 Devamı yarın