Roger Garaudy’nin, Batılı Müslüman bir aydın olarak yapmış olduğu İslam tarifi, bizdeki algısal yenilenmeyi yaşatması bakımından çok önemli. Birçok dini ana kaynaklarından okuyarak inceleyen Garaudy’nin İslam’ı kabul etmesi, akabinde de tanım ve tarifini yapması, yeni bir bakışla İslam’ı tekrar okumamıza vesile olmuştur. Garaudy, bir bilim adamı olarak “İslam’ın Vadettikleri” kitabının giriş kısmında İslam’ın doğuşunun tarihsel arka planını ve kısa sürede yayılmasının nedenlerini ve dünyaya etkisini farklı bir perspektifle anlatmıştır.
Kanaatimce aynı bu kitapta olduğu gibi İslam’ın mukayese ile tarif ve tasvir edildiği bu tarz eserler için, giriş kısmında tarihsel arka planı veren yazıların bulunması çok yerinde olacaktır. İslam’ı hakkıyla anlamak için, o ilk Medine İslam toplumunun, hayata ve hayatın içindeki tüm detaylara yaklaşımlarını bulabilmek gerekir. İslam’ı; bir rehber, bir kılavuz, hayat kaynağı olarak gören tüm müminler için İslam tarihi, özellikle de İslam’ın doğuşu, Efendimiz(sav) dönemi ve Hulefa-i Raşidin(Dört Halife) dönemleri asli kaynaktır.
İslam’ın tüm zamanlara ve tüm toplumlara ortak mesajı Kur’an ve sünnettedir. Kuran ve sünnet okumalarının hemen ardından İslam Tarihi okumaları da teori ile birlikte pratiğin okunması anlamına gelir. Bu birliktelik sebebiyle istifadenin ne derece artacağı tahmin edilecektir. İslam anlayışının fikri planda pekişmesi ve içselleştirilmesi bu birlikteliği zorunlu kılar. Bu sebeple İslam gibi hayatı kuşatan bir din, hayatın çetrefilli görünen tüm yönlerine ışık tutarak müminlere, hakikati anlama derdi olanlara, doğru yolu gösterecektir.
Roger Garaudy’nin İslam tanımlamasını iki yönüyle çok dikkat çekici buldum. Birincisi Batının İslam algısını farklı yönleriyle yansıtıyor. İkincisi ise İslam’ın toplum nizamıyla aşkın yönünün birlikteliğine dikkat çekiyor. Yani bizdeki Laikçilerin istediği modelde camiye sıkıştırılmış bir İslam modeline Batılı bir Müslüman olarak karşı çıkıyor.
Garaudy, ‘İslam’ın Vadettikleri’ isimli eserinde hem Müslüman kişinin hem de İslam’ın tanımını, batının yaygın görüşüne reddiye ile şöyle ifade ediyor: “Müslüman, Haçlı Seferleri döneminin “Kâfiri” veya Cezayir’in (Fransız sömürgeciliğine karşı verdiği) o kurtuluş savaşının teröristi değildir artık! Batı’yı her şeyin merkezi ve ölçüsü kabul eden ön yargıdan hareketle oryantalistin/müsteşrikin diğer medeniyetleri bir böcek bilimi uzmanının gözüyle ele aldığı müzelik eşya da değildir İslam! Yabancı diyarlarda kafasını dinlemeye tutkun romantik muhayyilenin o çok bayıldığı göçebe bedevi de değil! Topu topu bizim ‘modern’ bilimlerimize yol açmak için ortaya çıkmış Ortaçağ’ın o öncü ve itibarlı âlimi de değildir! Çünkü o ‘öncü ve itibarlı âlim’ ile bizim Batılılarca kast edilen şudur: Ortaçağ’da İslam ilminin birdenbire şaşırtıcı bir parıltıyla kendini göstermesi, sadece ve sadece ‘bizim’ tarih öncemizi oluşturan basit bir dönemdir. Hayır, bundan böyle İslam bu sayılanların hiçbiri değildir.”(İslam’ın Vadettikleri s.25)
“İslam bir Allah, dünya ve insan görüşüdür ki bu görüş, aşkınlığın ve toplumun çok önemli iki boyutunu barındıran birbirinden ayrılmaz ilahi ve beşeri bir dünya inşa etme projesini, bilimlere ve sanatlara, her insana ve her topluma yükler.”(age s.25)
Üzerine basa basa, altını çizerek bahsetmek gerekiyor. Biz bu İslam tanımını doğru anlamaya ve almaya mecburuz. Bu tanımı kayda almaya, tekrarlamaya, hafızada tutmaya muhtacız. Bu sade bir bilinç faaliyetinin ötesine varıp, hayata geçmesi gereken bir tanımdır. Kendi açımızdan çağımızın ruhunu yakalamaktır. Garaudy’nin burada tarifini yaptığı İslam’ın ne olmadığını ortaya koymakla birlikte batının gözünden İslam’ın nasıl göründüğünü bildirmesi ile de önemlidir. Sade bir İslam tanımına ne kadar ihtiyacımız var ise etraflı ve detaylı bir tanıma da o kadar ihtiyacımız var.
İslam’ın ne olmadığını anlatarak, batı algısındaki hataları ön plana çıkarır. Yoğun araştırma ve incelemeleri sonucu ulaştığı etraflı ve kuşatıcı tanımsal ifadeleri ortaya koymuştur. Bana göre Garaudy, batılıların algısal hataları bertaraf etmeleri için aynı zamanda İslam dünyasının da bugünkü meselelerine yeni bir bakış açısı ile yaklaşmaları için bu tanımları yapmaya ihtiyaç duymuştur. Onun bakışından İslam, temelinde İnsanın ve Allah’ın eylemsel birliğini taşır. Bundan dolayı olayların tevhid ekseninde cereyan ettiği gerçeğine ulaşmıştır. Bu gerçeğin taşınması maksadıyla İslam’ın diğer inançlardan ayrıldığı en önemli kısma vurgu yapar. İslam’ın vâdettikleri eserinde bundan bahseder:
“Bütünle bağlantısından dolayı her hayat ve her şeye bir anlam kazandıran bu ilahi birliğin öğretisi, bu tevhid, donuk bir birlik, Tanrı’yı bir ideaya dönüştüren soyut bir tek tanrıcılığın birliği değildir. Bir Müslüman açısından Allah’ın yok olduğu bir âlem anlamına geleceği için, aşkınlığı dışlayan bir panteizm hiç değildir.” (Garaudy, İslam’ın Vadettikleri s.35)
“Kur’an, Allah’ın insanlarla iletişime geçişidir; insanları asıl kaynaklarına bağlamak için Hz. Peygamber’e vahyettiği kelâm ile Allah’ın onlara doğru gitmesidir.” (age. 35) Bence İnsana bakan tarafıyla Tevhidin maksadı budur. Yaratanın kula, kulun Rabbine(yaratanına) yaklaşma, bütünleşme ve birleşme(Tevhit) vesilesi olarak Kur’an insanlığa sunulan en kutsal araçtır; Rabbinin kuluna armağanıdır.
“İslam kelimesi, İlahi iradeye boyun eğiş anlamına gelir. İslam’ın birlik, bütünlük kavramı dâhilinde her şey boyun eğmiştir, müslimdir, Müslüman’dır: Çiçeğe duran bir ağaç, boy atmakta olan bir hayvan, rengi ve ağırlığıyla bizzat bir taş, tam anlamıyla Müslüman’dır. Fakat bu teslimiyet (Müslümanlık) onlara bağlı değildir. Onlar kendilerine yön veren kural ve kanunlardan bağlarını koparamazlar. Sadece insan, kendisinin asıl mahiyetini, gerçek özünü unutabilir. Nitekim Kur’an ona “Sen ayetlerimizi unuttun!” diye seslenir. Taha 20/126. O halde Müslüman, kendi seçimiyle ilk kanunu, yani hayata anlam veren birlik ve bütünlüğün kanununu yeniden hatırlamasını bildiği için Müslüman olur. O bu seçiminden, bu imanından ve reddetme yetkisine de sahip olduğu bir vahyi, bu kabulünden dolayı tam anlamıyla sorumludur.”age 37
Tüm bu bahsini ettiğimiz konular Roger Garaudy’nin ‘İslam’ın Vâdettikleri’ eserinin giriş kısmında yer almaktadır. Garaudy, İslam’ın Müslüman’a ve insanlığa neler vaat ettiğine geçmeden evvel batıda İslam için yanlış kurulmuş olan algısal şemaları ifade ederken aynı zamanda İslam’ın ne olmadığını söylemektedir. Ve Eylemsel birlik(Tevhit) hakikati ile yoğunlaştırarak İslam’ı tanımlamakta ve tanıtmaktadır.
Eserini ve Garaudy’nin görüşlerini merkeze alarak başladık. Aynı minvalde, tarihsel gerçekliklerden de hareketle İslam’ın gölgesinde yaşanan gelişmeleri anlatmaya devam etmek üzere…