Yaşanası bir dünya dileği, hemen her insanın sıkça dile getirdiği fakat azıcık bile olsa çaba göstermek gerektiğinde omuz silktiği bir gerçekle iç içe yaşıyoruz ne yazık. Farklı yaşamlar ve farklı umut arayışları, günümüz Türkiye’sinde madalyonun diğer yüzüdür hep. Umut her yerde ve herkes için olsa da yaşam beklentilerin farklılığına göre şekil değiştirir. Kimi için hiçbir şey ifade etmeyen bir şey, başka birinin yıllarca beklediği umudu olurken birilerinin umut diye özlemle sarıldığı bir diğerinin bıkkınlığı olabilir belki de. Yaşamlar farklı olsa da, umutlar farklı yaşamlara farklı sunumlarla ulaşsa da herkes ama herkes için yaşamın ortak paydası sağlıktır. Değerine asla paha biçilemeyen ama ne yazık ki kaybetmeden de asla kıymeti anlaşılamayan tek gerçek hazinedir sağlık. Etrafımıza şöyle bir göz gezdirdiğimizde görmekteyiz ki; koşuşturmalı yaşantı örnekleriyle beraber tanıdık ya da tanımadık insanların ortak noktasında, kaygılı bir gelecek korkusuyla yarına hazırlık yatar. Bu aşamada çoğu kez ruhumuzu okşayacak güzellikleri unutur, vicdanımızı hatırlatacak iyilikleri es geçer, maneviyatımızı güçlendirecek sevgilere omuz silkeriz. Oysa yaşamın asıl anlamı buralarda saklıdır. Her fırsatta dile getirdiğim gibi, bizler doğu insanı olarak zorlu koşullar içerisinde ve sürekli mücadele gerektiren arayışlarla hayatı kolaylamaya çalışırız. Çoğu zaman hayata vedaların verdiği acılarla yıpransak dahi, hayata merhabaların verdiği mutlulukla yeniden yaşama tutunur, soluk aldığımız her günü adeta hak etmek için didinir dururuz. Günümüz Türkiye’sinde yöneten ya da yönetilenin bir çok konuda yaptığı ihmalkârlıklar neticesinde birileri hep zarar görürken, ağzımıza biber sürülecek korkusuyla susmak ama hep susmakla haklı olduğumuz halde haksız konumlara düşmekteyiz. İçinde bulunduğumuz sıkıntıları dile getirmekte zorlanıp, yüreğimizin yanması pahasına ağzımızın yanmaması yanlışa da, haksızlığa da susturmakta bizleri.“Nasıl olsa bu da geçer” geleneğinden gelen kültür yapımız yüzünden, geçip gidenlerin, götürdüğü bedellerin faturasının vicdanlarda ödenmemesi de vicdansızlığın bir başka boyutu. Konumuz sağlık. Farklı yaşamlar içerisinde de olsa insanların ortak paydasıdır çünkü. Kaybetmeden önce, önemsenmeyen kaybedilince ise herkes için keşkelere eklenen en değerli hazine.. İşte bu nedenle değil midir ki hastaneler arayışlarla doludur. Çoğu zaman bizlerin de haber adına çat kapı ettiğimiz hastaneler… Lisede okurken edebiyat hocamız bizlere hep şu öğüdü verirdi. “Çocuklar meslek seçimi yaparken malzemesi insan olan mesleği seçmeye özen gösterin. Her malzeme bitebilir ama insan asla ve asla insana hizmette yanlışa düşmeyin” Bu nedenle özellikle de eğitim ve sağlık alanlarında yapılan, insana birebir hizmet en kutsal hizmettir. Sağlık alanında yapılan ihmalkârlık ve hataların faturasını ödemek zorunda bırakılan insanların dramı hemen her yerde. Sizin ellerinize bırakılmış olan canlar başka canların yaşam kaynağı olabilir. Baba, ana, evlat yada kardeş size koşturulmuş, ellerinize bırakılmış her can için heyecanla çarpan bir yürek mutlaka vardır. İlaçlı, cerrahi ya da her şekilde tedavi için en ince detaya kadar özen özen mutlaka özen sağlık adına hizmet veren her kuruluşun asıl meselesi olmalı. Üstünde, es geçilmeden durulması gereken en önemli mesele..Çünkü hayatta her şeyin yedeği olsa da hayatımızın yedeği yok…LÜTFEN DİKKAT!...