En sık karşılaşılan sorunlardan biri de ailelerin evlenmiş çocukları ile olan sağlıksız ilişkileridir.

Anne babaların karşılıksız destekleyen ve fedakarlık gösteren olmaları nişanlanan, evlenen ya da onların tabiri ile “evlendirdikleri” çocuklarının aralarına girme hakkı vermez. 

Eşlerin kendi anne ve babaları onların kök aileleridir. Kök ailelerin evli çocukları ile ilişkilerinin nasıl olduğu çok önemlidir. Karşılaştığım boşanma tablolarında kök ailelerin “iyi niyet” adına kendilerince doğru ama ara bozan davranışlarına sık rastlarım.

İşin doğrusu nedir?

Anne, babalar yani kök aileler evlenmiş çocuklarının yanlarındadır, arkalarındadır ama aralarına girmemelidirler.      

Kök aileler çocuklarıyla birlikte iyi ve kötü günlerini paylaşan, güven veren, aidiyet duygusunu yaşatandırlar.

Çocuklarda her geçen gün daha da yaşlanan duygusallaşan anne ve babalarının gönlünü alırlar, idareci davranırlar, halden anlayandırlar ancak kendi evlilik özellerini onlarla paylaşırken oldukça dikkatli davranmalıdırlar. 

Gözlemlediklerim

 *“Benim kızımı kimler istedi de vermedim. Damadıma kızımı verirken şartlarımı belirttim o da kabul etti şimdi ise verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı kendimi kandırılmış hissediyorum”

*“Anneme babama ve akrabalarıma saygısız davranıyorsun”

*“Eşim, annesi ne derse onu yapıyor! Sanki ben onun kocası değilim; biz burada bostan korkuluğu muyuz yani?”

*“Önce benim babamlara gideceğiz.”

*“Annem ile eşim arasında kaldım çıldırmak üzereyim! Onlar birbirine giriyor, birbirlerini bana şikayet ediyorlar. Kaçıp kurtulmak istiyorum”

*“Kızlarını aldık ama ailesi tam bir açgözlüymüş; düğünde doğru dürüst bir şey takmadılar! Görgü denen bir şey var”

*“Bizim evliliğimizi bir otomobile benzetirsek direksiyonda bizim olmamız gerekirken direksiyonda kayın valide, önde kayın peder görümceler var, biz arka koltukta sıkışık gidiyoruz ama olsun onlar sayesinde evlendik onlar bizi besleyip büyüttüler çok emekleri geçti onların hakkını ödeyemeyiz ne yapalım yani”

*“Çocuğumuzun ismini erkek olursa kayın peder, kız olursa kayın validenin ismini vereceğiz biz neyiz ki zurnanın son deliği bile değiliz”

Yeni evliler ve onların anne babaları evlenmiş çocuklarının evlilik yaşamlarına karşı oldukça dikkatli davranmalıdırlar.

Anne, baba da olsalar onların aralarında değil, gerektiğinde destek olmak üzere yanlarındadırlar arkalarındadırlar. Eşlerin kavgaları barışmaları birbirlerini tanıma sürecinde yaşanan krizleri aynı zamanda birbirlerini tanıma fırsatıdır.

Eşler anne ve babalarının kendilerinden beklentilerinin farkında olarak onları ziyaret etmeleri hal hatırlarını sormaları sorunlarıyla onların izin verdiği ölçüde ilgilenmeleri, hastalık ya da iyi kötü günlerde birlikte olmaları birbirlerine sürprizler yapmaları anmaları, sohbet içinde kalmaları, saygı sevgi sorumluluk bilinciyle davranmaları halden anlamaları önemlidir.

Her işine karışma ve yönetme değil yardımlaşma dayanışma önemlidir

Evliliğin ilk yılında eşlerin ailelerinden kendilerini ayırmakta güçlük çektikleri gözlemlenir. Evlenen kişi eş rolünü üslenmekte zorlanabilmekteler. Evlenmiş olmakla birilerinin damadı, gelini, kayını, eltisi, görümcesi gibi birçok statüler elde edenler diğer taraftan uyum sorunları yaşarlar. İçine girdikleri stres karşısında kök ailelerini arayabilir onlarla özelleri paylaşma ihtiyacını hissedebilirler işte en kritik an bu andır.   

Kişiliğinizi Saklamayın ve Evlilikten Beklentilerinizi Açıkça Konuşun.  

Eşinizi ya da karşınızdakini değiştirmeye çalışmayın. Rahatsız olduğunuz özelliklerini açık açık konuşup bunun için neler yapabileceğinizi sohbet diliyle gündeme getirin.

Aileler arasında anlaşmazlıklar yaşanmışsa ya da sempati oluşmamışsa ilişkinin kozların paylaşıldığı bir ring halini almamasına dikkat gösterin. Ve anne-babanızdan arka planda durmalarını rica edin. 

Evlilik ve Sevgi Dili 

Şu ana kadar takip ettiğim, danışmanlığını yaptığım yüzlerce çiftte gözlemlediğim en büyük rahatsızlık; sevginin olmadığından, sevginin tükendiğinden bahsedilmesidir. 

Boşanmaların ve tartışmaların başında gelen konudur, sevgi azalması. "O artık eskisi gibi beni sevmiyor" diye şikayet eden kişiye sorulan "Nereden anlıyorsun, sevmediğinin göstergesi nedir?" sorunun karşılığı Olarak "o artık beni eskisi gibi gezdirmiyor" diye cevap aldığım oluyor. Diğer eş ise bu konuya itiraz ediyor. "Ben ona hediyeler aldığım, sevdiğimi söylediğim oluyor, gezmeyi neden bu kadar abartıyor?"  

“Eşim beni seviyor mu?” diye soruyorsanız, sizin için yaptığı fedakarlık nedir, ona bakın. Eşinize hediye seçiminde herkesin kullanabileceği ihtiyaca yönelik olmamasına dikkat edin. Hediye ona özel olmalıdır. İnsanlar kendilerine özel davranışları önemserler; çünkü en değer verdiği kişinin gözünden kendisini değerli görmek ister.

Ona değil, onunla konuşmak ve can cana sohbet içinde kalmak kimliklerden sıyrılabilmeyi de gerektirir.     

Mark Twain; "güzel bir iltifatla iki ay yaşayabilirim" der. Sözlerimiz onun olumsuz yönlerini değil de, olumlu yönlerine daha çok vurgu yapmalı, takdir edilmeli.     

Nebraska Üniversitesinin evlilik kurumuna yönelik araştırmalarında mutlu evliliklerde üç temel özellik gözlenmiş. Bunlardan biri birlikte zaman geçirmek, diğeri takdir yani onay sözcüklerini yeterli düzeyde kullanmak, üçüncüsü ise hizmet davranışıdır.