DORTMUND - Program, Türkiye Essen Başkonsolosu Şener Cebeci’nin açılış ve selamlama konuşmasıyla başladı.

Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasının müdahil avukatlarından Dr. Mehmet Gürcan Daimagüler ve Seda Başay Yıldız, NSU kurbanı Halil Yozgat’ı anma töreni etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen bir konferansta dava süreciyle ilgili konuştu.

YILDIZ: NSU DAVASI DOSYALARININ ‘DEVLET SIRRI’ YAPILMASININ SIRRI NEDİR?

“Almanya, demokratik hukuk devleti olduğunu söylüyor. Eleştirmediği ülke yok gibi. Her fırsatta Türkiye'yi eleştirmeyi de hiç ihmal etmeyen ve öğütler veren Almanya’nın, her nedense Münih’te görülen NSU davasında hukuk devleti olduğunu göremedik’’ diyen avukat Seda Başay Yıldız, davada kalan dosyaları kanuni bir düzenlemeyle ‘devlet sırrı’ statüsüne alıp 120 yıl gizlilik getirilmesine de, “NSU davası dosyalarının ‘devlet sırrı’ yapılmasının sırrı nedir?” sözleriyle tepki gösterdi.

“Mayıs 2013’te başlayıp Haziran 2018’e kadar süren Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde görülen NSU davasında Bavyera Eyaleti İçişleri Bakanlığı tarafından, terör örgütüyle ilişkileri olduğu tahmin edilen kişilere konuşma yasağı getirilmesi, dosyaların bazılarının ve dava dosyasından bazı bilgilerin yok edilmesi muamması mutlaka çözülmelidir.’’ diyen Yıldız, bunun gerçekleşmesi için de hukuken ne gerekiyorsa yapacaklarını söyledi.

“NSU DAVASI DOSYALARI, NEDEN 120 YIL GİZLİLİK ALTINA ALINDI?”

"Başbakan Merkel’in müvekkillerimize her şeyi açıklığa kavuşturma sözü verdiğini hatırlayın.  Biz, bu sözü duyduğumuzda, her şey ortaya çıkacak her hangi bir engel ile karşılaşılmayacak diye sevindik. Fakat dava sürecinde yaşadıklarımız ise çok farklıydı: Örgütten üç sanığın nereler ve kimler ile ilişkileri varsa ortaya çıkarmak için dosyaları defalarca istediğimiz halde bir sonuç alamadık. İşin başka garip bir tarafı da; mahkeme bile bu dosyaları alamadı. Buradan anlaşılıyor ki, Alman devletinin de gizleyeceği bir şeyleri var. Yoksa dava dosyalarına 120 sene gizli tutma kararı alınsın?’’ diyen avukat Yıldız, bunun çok büyük soru işareti olduğunu belirterek, devletin bu üçlünün terör örgütü olduğunu bildiğini, bundan dolayı da kendilerine bunlarla ilgili dosyaları ve her hangi bir bilgi bile vermediğini vurguladı. 

Konuşmasında, davanın karara bağlanmasının ardından yürüttükleri süreçle ilgili bilgiler de veren avukat Yıldız, "Hukuk devleti Almanya’yı dava sürecinde göremedik. Biz de, dosyaları bize vermeyip, gizli tutup göstermeyen devletin, hata yaptığını düşündüğümüzden yok edildiği kanaatinde olduğumuz bazı dosya evraklarının tespiti için Almanya'ya karşı tazminat davası açtık.’’ derken, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceklerini belirtti.

“NSU TERÖR ÖRGÜTÜ, SANILANIN AKSİNE ÜÇ DEĞİL, ÇOK ÜYELİ”

Kamuoyunda bilinenin aksine NSU terör örgütünün sadece 3 kişiden oluşan ve 4 kişinin desteklediği bir örgüt olmadığına dikkat çeken avukat Yıldız, “Mahkemede de ifade ettiğimiz gibi, bunlar ne üç, ne de dört kişi. Mahkemeye NSU cinayetlerine dahil olanların en ince detaylarına kadar araştırılmasını talep ettik. Fakat Federal Savcılık, bunların üç kişi olduğunu, diğer 4 kişinin de sanıkları desteklediğini, ikisi ölen beş kişiyi mahkemeye çıkardıklarını söylemekle yetinip, başka terör örgütü yok diye beş yıl sonra dosyayı kapattılar. Oysaki çok sayıda ipucu gösteriyor ki, bunların etrafında daha çok kişiler var. Nedense bu notanın üzerine gidilmedi’’ dedi.

YILDIZ: ’’120 YIL GİZLİLİK ALTINA ALINAN DOSYALARIN İÇİNDE NELER VAR?

Açıklamalarının sonuna doğru da, “Her fırsatta Türkiye'yi eleştirenler, önce dönüp kendilerine bakmalı. Siz hukuk devleti diyorsunuz da, hukuk devletinde dosyalar nasıl kaybolur?” diye soran avukat Yıldız, “Hukuk devletinde bu yapılanların bir sorumlusu olur. Bu, var mı? Yok! Bütün bu yaşananların sebepsiz olmadığını biliyoruz. Mahkemeye sunulmayan dosyalarda ne olduğunu bilmek hakkımız’’ ifadeleriyle konun takipçisi olacaklarını söyledi. Yıldız, hakimin bile 'İçişleri Bakanlığından izin alamadıklarını' söylediğini hatırlatırken, “120 yıl gizlilik altına alınan dosyaların içinde neler yazıyor da bizlerin görmesi istenmiyor? Devletimiz de bunun üzerine gidip olaya müdahil olması lazım.” dedi.

"NSU DAVASI KARARI, AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NE TAŞINACAK"

Davanın müdahil avukatlarından Dr. Mehmet Gürcan Daimagüler, Kassel kentinde Halit Yozgat'ın öldürüldüğü gün Essen eyaleti istihbarat memurlarından birinin cinayet mahallinde olmuş olması, merhum Halil Yozgat’ın farklı bir silahla öldürülmesi ve gerek memurun gerekse cinayet yerinde bulunanlardan kimsenin cinayeti görmemiş olmaları gibi çok sayıda cevap bekleyen sorular yumağı olduğunu söyledi. Almanya'ya karşı açtıkları tazminat davasını kaybedeceklerini söyleyen avukat Dr. Mehmet Gürcan Daimagüler, “Biz bu davayı kaybedince Bavyera Yüksek Mahkemesine gideceğiz, oradan da farklı bir karar çıkmazsa bir üst mahkemeye taşıyacağız davamızı. Bu en yüksek mahkemeden de davayı kaybedersek Almanya’da Federal Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz. Orada da kazanacağımızı düşünmeyin. Buradan çıkacak kararla artık Almanya'da hukuk yolu tükenmiş olacak. İşte o zaman yolumuz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne düşecek. Bunun uzun soluk gerektiren bir süreç olduğunun farkındayız. Davamız ister 3 yıl, ister beş yıl sürsün. Hiç önemli değil. Ne kadar sürerse sürsün, gerçeklerin ortaya çıkması için sonuna kadar gideceğiz. Adaleti arıyoruz’’ sözleriyle kararlılıklarını belirtti.

NE OLMUŞTU

Almanya’da 2000-2007 yılları arasında 8’i Türk, biri Yunan ve bir de Alman polis memuru Michaele Kiesewetter’i öldüren, Köln’de iki yere bomba koyan ve 15 banka soygunu gerçekleştiren ırkçı terör örgütü NSU davası Münih Eyalet Yüksek  Mahkemesi’nde görülmüştü. Ülke hukuk tarihinin en uzun süren davalarından biri olan NSU davasında mahkeme, baş sanık Beate Zschäpe müebbet hapse çarptırılırken; Carsten Schultze, Ralf Wohlleben, André Eminger ve Holger Gerlach da, NSU terör örgütü üyeliği ve örgütün işlediği cinayetlerde yardım ve yataklık yapma suçlarından, 2 yıl altı ay ile on yıl arası çeşitli hapis cezalarına çarptırılmışlardı.

Davanın Türk müdahil avukatları Seda Başay Yıldız ve Dr. Mehmet Gürcan Daimagüler, bir çok kez tehdit edilmişti.