ERBİL

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün Musul'u ele geçirmesinden sonra ülkede yaşanan gelişmeleri ve IKBY hükumetinin tutumunu AA'ya değerlendirdi.

Musul'un kimsenin tahmin etmediği çok kısa sürede IŞİD'in eline geçtiğini ifade eden Barzani, "Elbette İŞİD denilen terör örgütünün yanında başka güçler de vardı. Baas Partisi üyeleri ve bazı bölge aşiretleri de işin içerisinde olabilirler. Bunlar, farklı gruplara bağlıdır. Bütün dünya, bu olaya odaklandı ve endişelendi. Yaşananlar, Kürdistan bölgesini de tedirgin eden bir durumdur" diye konuştu.

Olayların yaşanacağını öngören istihbarat bilgilerinin ellerine geçmesinden sonra Bağdat hükümetiyle temasa geçtiklerini aktaran Barzani, ilk olarak Savunma Bakanlığı yoluyla ellerindeki bilgileri, Irak Başbakanına ulaştırdıklarını söyledi. Barzani, olayları önlemek için merkezi hükümete birlikte çalışma isteğini ilettiklerini ancak Bağdat'tan saldırı başladıktan sonra gece saatlerinde cevap geldiğini anlattı.

Barzani, "Bağdat hükümetinden gelen mesajda bizden gerekeni yapmamız isteniyordu. Ancak bazı şeyler için çok geç kalınmıştı" ifadesini kullandı.

Peşmerge güçlerinin harekete geçmesi için Irak anayasasına göre yerine getirilmesi gereken bazı prosedürler olduğunu aktaran Barzani, "Irak başbakanının, resmi bir şekilde Kürdistan bölgesi başkanından yardım talep etmesi lazım. Ancak o zaman askeri güç gönderebiliriz" bilgisini verdi.

Bağdat'ın şu ana kadar resmen kendilerinden yardım talebinde bulunmadığını bildiren Barzani, Musul olaylarının ardından hükümet olarak ilk önce Kürdistan bölgesinin güvenliğini ve istikrarını sağlamaya çalıştıklarını ve bunda da başarılı olduklarını dile getirerek "Peşmergenin hakim olduğu bölgelerde çok rahat şekilde emniyet ve istikrar tamamen sağlanmış durumda" dedi.

"Kimse bu sonucu beklemiyordu"

Barzani, IŞİD'in, Musul'a saldıracağını tahmin ettiklerini ancak sonuçlarının bu kadar büyük olacağını kimsenin beklemediğini ifade ederek şunları söyledi:

"Musul'da terör eylemleri düzenleneceğini tahmin ediyorduk. Fakat askeri ve siyasi olarak böyle bir sonuç beklemiyorduk. Bağdat, hatta IŞİD de Musul’da bulunan Irak ordu gücünün birkaç saat içerisinde dağılmasını beklemiyordu. IŞİD bile olayların bu kadar büyüyeceğini tahmin etmiyordu."

"Sorumlu Maliki'dir"

"Bu olayda birinci sorumlu Nuri el-Maliki’dir. Bağdat’ın yanlış politikası nedeniyle bu olaylar yaşandı" diyen Barzani, şöyle devam etti:

"Ramadi bölgesinde 2 yıl önce gösteriler başladığında siyasi bir çözüm bulma çabası içine girilseydi olaylar bu kadar büyümezdi. Zira Kürt, Arap, Türkmen, Sünni, Şii genel olarak Irak’ta herkes, teröre ve IŞİD’e karşı. Tüm etnik ve dini unsurlar, kendilerini Irak’ın bir parçası olarak görmeli. Eğer bu sağlanmazsa olaylar yaşanmaya devam eder."

Peşmergenin Kerkük'e girmesi

Barzani, Irak anayasasının 140. maddesinde sorunlu bölgeler olarak tanımlanan Kerkük ve diğer bölgelere peşmergenin girmesine ilişkin, "Peşmergenin, Kerkük’e girmesi, Irak Başbakanlığının isteği üzerine gerçekleşti. Irak ordusunun çökmesi üzerine bir boşluk meydana geldi. Bu boşluğu, peşmerge doldurmasaydı, IŞİD doldururdu. Bu nedenle buralara girdik. Kürdistan peşmerge güçleri, asayişi sağlamak için bu bölgelere girdi. Bu, 'peşmerge fırsatı değerlendirip Kerkük'e girdi' şeklinde yorumlanmasın" değerlendirmesinde bulundu.

Barzani, "Irak hükümeti, isterse bu bölgelerden çıkar mısınız" sorusuna, "Bizim önceliğimiz bu bölgelerde emniyet ve istikrarın tamamen sağlanmasıdır. Çıkmamız bölgedeki emniyet durumuna bağlıdır" cevabını verdi.

Barzani, şöyle devam etti:

"Irak anayasasının 140. maddesi söz konusu bölgelerin idari olarak nasıl yönetileceği sorununu çözüyor. Biz 10 yıldır bu maddenin uygulanmasını istiyoruz. Bu bölgelerin, Kürdistan toprağı olduğuna dair hiçbir kuşku yok. Biz bu bölgelere 'sorunlu bölge' demiyoruz. Kürdistan idaresinin dışındaki Kürt bölgeleri diyoruz."

"Irak'ın bir parçasıyız"

 Irak anayasası uygulandığı sürece ülkenin bir parçası olmaya devam edeceklerinin altını çizen Barzani, Kürtler olarak hiçbir zaman ülkenin bölünmesinden yana olmadıklarını vurgulayarak "Irak’ta yaşananların sorumlusu Kürtler değildir. Kürtler, hiçbir kargaşanın başlatıcısı olmadılar. Her zaman Irak’ın tek parça olması için çabaladık" dedi.

"ABD, Irak'a yardım etmelidir"

Musul olaylarından sonra artık çok farklı bir Irak olacağını ifade eden Barzani, "Artık Musul olaylarından önce ve sonra diye iki Irak olacak. Musul olaylarından sonraki Irak’ın yeni bir okumaya ihtiyacı var. Şu ana kadar ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Bu nedenle bazı şeyleri söylemek için erken olduğunu düşünüyorum" görüşünü dile getirdi.

Musul olaylarının ardından Bağdat hükümetinin Kürtleri suçladığını anlatan Barzani, şöyle devam etti:

"Maalesef bütün suçu bize yüklemeye çalışıyorlar. Bu, sorumluluktan kaçmaktır. Şunu iyi bilsinler: Irak’ın şu anki durumu Maliki’nin yanlış politikalarının sonucudur. Musul’daki olayda Kürtleri suçlayamazlar. Bizler gereken yardımı yaptık. Bölgemize sığınan Irak askerlerini de gidecekleri yerlere ulaştırdık."

Başbakan Barzani, IŞİD'le mücadelede Irak hükümetine yapılacak uluslararası yardımlara ilişkin ise "ABD'nin Irak’ta ahlaki bir görevi vardır. Bu da Irak’taki güvenliği sağlamaktır. ABD'nin, Irak’la stratejik anlaşması devam ediyor. Irak 2003 yılından sonra en korkulu ve tehlikeli dönemden geçiyor. Irak, teröristlerle tek başına karşı çıkamaz. ABD, Irak'a yardım etmelidir" diye konuştu.

Barzani, Irak'ta yaşananların, bir terör sorunundan çok siyasi bir sorun olduğunu, bu durumdan kurtulmak için kalıcı politik çözümleri hayata geçirmek gerektiğini kaydetti. Askeri yöntemlerin sorunları derinleştireceği uyarısında bulundu.

Şiiler'in, kendilerini savunmak için silahlanmak istediklerine değinen Barzani, nefsi müdafaanın, Şiilerin hakkı olduğunu fakat bundan önce yapılması gerekenin siyasi çözüm olduğunu vurguladı.

Bazı Sünni grupların, siyaset arenasında yer alamadıkları için IŞİD örgütüne destek verdiklerini savunan Barzani, Irak'taki Sünniler arasında birlik olmadığını belirterek şunları söyledi:

"Sünnilerin siyasi talepleri net değil. Kimisi federalizm istiyor, kimisi karşı çıkıyor. . Federalizm, Irak anayasasında vardır. Onlar, kendileri için federal bölge ilan edebilirler. Bu anayasal bir haktır. Ama bence onların asıl sorunu kendi içlerinde birlik olmamasıdır."

Barzani, "Baas Partisi geri mi dönüyor" sorusuna, "Baas Partisi'ne siyasete yeniden dönme fırsatı verilmemeli" şeklinde cevap verdi.

Barzani, Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğuna düzenlenen baskınla ilgili olarak şunları kaydetti:

"Olayın yaşandığı gece, Türkiye Dışişleri Bakanıyla telefonda görüştüm. Bizden konsolosluğu olası saldırılara karşı korumamızı istedi. Kendi mesajımızı başkonsolosa gönderdik. Her türlü yardıma hazır olduğumuzu bildirdik. Onlar da o zaman durumlarının iyi olduğunu bize ilettiler. Sonra bütün olaylar yarım saat içinde meydana geldi. Olaylar, çok hızlı yaşandı. Bizimle iletişime geçselerdi o an bir şeyler yapabilirdik. Fakat Başkonsolos, olayların daha fazla büyümesini istemedi."

"Musul'daki krizin çözümü için Türkiye ile sürekli irtibat halindeyiz. Bazı gelişmeler oluyor. Fakat bu hassas konunun basınla paylaşmasını uygun bulmuyoruz. Basının dışında temkinli bir şekilde bu konuları ele almak gerekiyor" diyen Barzani, şöyle devam etti:

"Türkiye, IŞİD'in elindeki konsolosluk çalışanlarının, var gücüyle sağlıklı bir şekilde dönmesi için elinden geleni yapıyor. Bu konu Türkiye için en önemli gündem maddesi haline gelmiştir. Bu sorunu, bir an önce çözmek istiyorlar. Hepsinin sağ bir şekilde Türkiye'ye dönmesini ümit ediyoruz."

 Barzani, Türkiye'nin yardım istemesi halinde her türlü desteğe hazır olduklarını dile getirdi.

"Petrol sevkiyatı aralıksız devam ediyor"

 Irak anayasasının kendilerine verdiği haklar çerçevesinde petrol satışını başlattıklarını anlatan Barzani, "Anayasal zemine dayanarak hareket ettiklerini" ifade etti.

Türkiye'ye petrol akışının sürdüğünü bildiren Barzani, "Petrol sevkiyatı aralıksız devam ediyor. Günlük 100-150 bin varil olan petrol sevkiyatımızı yıl sonuna kadar 500 bin varile çıkarmayı hedefliyoruz" diye konuştu.

Türkiye ile 50 yıllık petrol anlaşması imzaladıklarını tekrarlayan Barzani, bu anlaşmaya iki tarafın da ihtiyacı olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Türkiye hükümetinin ve özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tutumunu çok değerli buluyoruz. Yaptığımız anlaşma, hem Kürdistan bölgesi hem de Türkiye vatandaşlarının yararınadır. Her iki taraf da bundan kazançlıdır. Türkiye enerji konusunda birçok ihtiyacını karşılamış olacaktır."

"Bağdat'ın bütçelerini kesmesi üzerine petrol sevkiyatına başladıklarını" dile getiren Barzani, şöyle devam etti:

"Petrol göndermek için atmış olduğumuz adımlar, Bağdat'taki yanlış politikadan kaynaklanıyor. Normalde petrol satmayı düşünmüyorduk. Bu konuda Bağdat'la anlaşmaya varmak istiyorduk. Bütün gücümüzü bu anlaşmayı yapmak için harcadık. Ancak onlar, tek taraflı olarak Kürdistan'ın bütçesini kestiler. Yaklaşık 6 aydır Irak bütçesindeki payımız gönderilmiyor. Elimiz, kolumuz bağlı Bağdat'ın kararını mı beklemeliydik yoksa başka bir çözüm yolu mu bulmalıydık? İkincisini seçtik ve başka bir çözüm yolu bulduk. Yani petrol satmaya mecbur kaldık. Bunu da Kürdistan'ın bütçesini sağlamak için yaptık."

Petrol gönderimi ve satışının tamamen ticari bir mesele olduğunu, siyasi bir konu olmadığının altını çizen Barzani, Bağdat hükümetinin, Kürdistan bölgesinin bütçesini göndermemekte kararlı olduğunu, bu yolla Kürdistan'ın dağılmasını hedeflediğini savundu.

Barzani, şunları kaydetti:

"İnsanlar maaşlarını almasın ve durumları kötüye gitsin diye bütçeyi göndermiyorlardı. Ben buradan Kürdistan bölgesinde maaş alan bütün vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Kaç aydır bizim kahrımızı çektiler ve hiç seslerini çıkarmadılar. Uzun süre sabrettiler ve bize destek oldular. Bağdat'ın, Kürdistan halkını aç bırakmaya yönelik politikasına direndikleri için çok teşekkür ediyorum. Bu, bir politikaydı. Bağdat, halkı aç bırakarak bizi terbiye etmek istiyordu. Biz de bunun için petrol satmak zorundaydık. Buradan Türkiye'ye de teşekkür etmek istiyorum. Çünkü petrol gemilerin üzerinde kalacak bir malzeme değildir."

Barzani, petrol gönderimi ve satışının tamamen şeffaf olduğunu, bu konuda her türlü denetime açık olduklarını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Petrol nasıl gönderiliyor ve ne şekilde satılıyor. Uluslararası bir kurum veya Iraklı taraflar isterse çok rahat bir şekilde gelip yerinde görebilir. Biz bu gelirden sadece Irak bütçesinden almamız gereken yüzde 17'lik payımızı alıyoruz. Geri kalanı Irak'ındır. Irak anayasasına göre petrol ve doğalgaz bütün Iraklılarındır. Biz bu maddeyi uyguluyoruz. Irak üzerinde uygulanan uluslararası kuralları da uyguluyoruz. Mesela petrol satışından elde ettiğimiz gelirin yüzde 5'i Kuveyt'e gidiyor. Şeffaf bir politika izliyoruz, buna bağlıyız. Bu bizim çerçevemizdir."

Bağdat hükümetiyle anlaşmaya hazır olduklarını dile getiren Barzani, Bağdat hükümetinin, satışı Irak Milli Petrol Şirketinin (SOMO), kontrolüne almak istemesine karşı olduklarını bildirdi. Buna kesin olarak karşı çıktıklarını ifade eden Barzani, "Zaten Irak anayasasında da böyle bir madde yok. Ayrıca bütçedeki payımızın, mevcut mekanizmayla gönderilmesini asla kabul edemeyiz. Yeni bir mekanizma kurulmalı ve bütçe o şekilde gönderilmeli. Biz, yeni mekanizmaya göre payımızı almak istiyoruz. Bağdat'ın tehditleriyle istediği zaman bizim bütçemizi kesemeyeceği bir mekanizma olmalı" değerlendirmesinde bulundu.

Barzani, Kürt petrolünün satışını durdurmak için merkezi Bağdat hükümetinin, Uluslararası Ticaret Mahkemesinde kendileri aleyhine açmış olduğu davadan hiçbir sonuç çıkmayacağını iddia etti.

Kürt bölgesindeki yabancı şirketlere istikrarın devam edeceği güvencesini veren Barzani, "Kürdistan'daki yabancı şirketlere şu güvenceyi vermek isterim ki bölgemizde şu an için herhangi bir sıkıntı yok. Kürdistan bölgesi çok sakindir. Bu huzur ortamı devam edecek. Faaliyetlerini rahat bir şekilde yürütebilirler" dedi.

Barzani, Kürt bölgesinin ekonomisinde herhangi bir sıkıntı olmadığını ancak Irak'ta Musul temelinde yaşanan son gelişmelerin bütün Irak'ın ticari akışını etkileyeceğini belirtti.

Barzani, Kürt bölgesinin, Irak'ın geneline göre daha huzurlu ve sakin olmasıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

"Halkımızın desteğiyle bölgemizdeki güvenliği sağlıyoruz. Zerevani (özel güvenlik gücü) ve peşmerge, gece gündüz çalışıyor. Çok zor bir süreç oldu. Bunu hep birlikte başardık. Bu süreçte birlik ruhuyla hareket ettik ve ittifakı sağladık."

Irak'ta hep "2003'ten öncesi ve sonrası" ifadesinin kullanıldığını anlatan Barzani, " Irak için artık Musul'dan öncesi ve sonrası diyoruz. Musul'dan öncekiIrak ile Musul'dan sonraki Irak aynı olmayacaktır" ifadesini kullandı.

Barzani, Bağdat'ta yeni hükümetin kurulmasının Musul'daki IŞİD saldırısından sonra çok zor olacağını, yeni kabineyi oluşturmanın aylar sürebileceğine dikkati çekti.

"Yeni hükumeti çarşamba günü ilan edeceğiz"

Neçirvan Barzani, Kürdistan bölgesindeki yeni hükümetin ilanıyla ilgili, "Kabinemizi oluşturduk. Bir aksilik olmazsa gelecek çarşamba hükümet ilan edilecek. O tarihte hazır olmayan bakanlar da daha sonraki bir tarihte meclise gelip yemin edebilirler. Ama hükümet o gün ilan edilecek" diye konuştu.

 Barzani, İçişleri Bakanı Kerim Sincari ve Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Hawrami'nin yeni kabinede görevlerine devam edeceklerini, yeni Peşmerge Bakanının ise Mustafa Seyid Kadir olacağını açıkladı.

Türkmenlere bu sefer Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yerine Adalet Bakanlığının verildiğini aktaran Barzani, "Kimin bakan olacağını Türkmenlere bıraktık. Kendi aralarında bir karar alıp bize bildirecekler. Anlaşıldığı kadarıyla Sinan Çelebi üzerinde bir mutabakat sağlanmış. Çelebi, yeni dönemde adalet bakanı olacak" bilgisini paylaştı.

Barzani, Kürt bölgesinde yeni hükümetin gecikmesine ilişkin, "Çıkarlar böyle gerektirdi. Amaç bir olmaktı ve bu da sağlandı. Şu an herkes bulunduğu yerden razı" ifadesini kullandı.

Kürt siyasi partilerinin IŞİD saldırıları üzerine birlikte hareket ettikleri şeklindeki iddiaların gerçekçi olmadığına değinen Barzani, Irak seçimlerinden önce de Kürtlerin ortak bir tavra sahip olduğunu hatırlattı. Barzani, birlikte hareket etmek için bir süre önce siyasi parti temsilcilerinden oluşan ortak bir müzakere heyeti kurduklarını, bu heyetin Irak'taki siyasi taraflarla görüşeceğini kaydetti.

Muhalefetsiz hükümet meselesi üzerinde duran Barzani, "Mecliste sandalyesi bulunan bütün partiler, hükümete dahil oldu. Muhalefet yok. Zaten önümüzdeki 4 sene için muhalefete ihtiyacımız yok, birliğe ihtiyacımız var. Şimdi Kürdistan'daki siyasi tarafların tutumu da aynı. Biz kendi içimizde bir birimize muhalefet edecek ve bir birimizi eleştireceğiz" görüşünü dile getirdi.