ABD'de devam eden Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla davasında savunma avukatları, mahkeme başkanı Hakim Richard Berman'a bir itiraz dilekçesi sunarak, 17-25 Aralık'tan sonra eski Bankalar Yeminli Murakıbı Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) firarisi Osman Zeki Canıtez'in hazırladığı raporun savcılık tarafından Atilla'yı suçlamak üzere kullanıldığını ve "deliller arasında yer almayan" raporun jüri önüne getirilmesi nedeniyle hatalı yargılama yapıldığını savundu.

Atilla davasının sonuna gelinirken dün (Salı) son kez söz haklarını kullanan savunma ve savcılık makamları arasındaki tartışmalar duruşmaların son gününde de devam etti.

Deliller arasında yer almayan bir raporun mahkeme huzuruna getirilmesinin "jüri üyelerinde önyargıya sebep olacağı" gerekçesiyle yasal olarak önemli bir sorun olduğunu savunan Atilla'nın avukatlarının dilekçesinin, Hakim Berman tarafından halen değerlendirildiği ve savcılık makamına da itiraz için yerel saatle 17:00'ye kadar süre verdiği bildirildi.

Atilla'nın avukatları dilekçelerinde, savcılığın çapraz sorgusunda "Atilla'nın İran yaptırımlarını ihlal ettiğini savunan bir uzman (Canıtez'in) raporunu sunduğunu", bu raporun deliller arasında olmadığını ve bunun jüri üyelerini yanlış yönlendirdiğini savundu.

Avukatlar, yabancı bir ülkede hazırlanmış ve üzerinde kesin bilgiler olmayan bir raporun delil dosyasına girmeden mahkemeye getirilmesinin önemli bir yasa ihlali olduğu görüşünü dile getirdi.

Son söz jüride

Öte yandan duruşmaların 17. gününde sabah toplanan mahkemede savunma ve savcılık makamı, jüri üyelerinin karar verme süreçleriyle ilgili konuları görüştü.

Jüri üyelerinin Atilla'ya yöneltilen 6 farklı suçla ilgili olarak oybirliğiyle karar alması gerektiğinden, üyelere verilecek talimat listesinde hangi başlıkların ne şekilde yer alacağı savcılık ve savunma makamları arasında geniş bir şekilde ele alındı.

Daha sonra jüri üyelerine Atilla'ya yöneltilen suçlamalar tek tek anlatıldı.

Ardından kendi aralarında karar verme sürecini konuşmak üzere toplanan jüri üyelerinin bugün veya yarın kararlarını açıklayabilecekleri kaydedildi.

Ancak jürinin karar üzerinde uzlaşamaması halinde mahkeme başkanının "yeniden yargılama" kararı verme olanağının da bulunduğu belirtildi.

Korkmaz tanıklığı için "hukuk kurallarına uygun" dedi

Diğer yandan Hakim Berman'ın, sabahki oturumda FETÖ firarisi eski Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz'ın tanıklığı için "hukuk kurallarına uygun olduğu" nitelemesi yapması dikkat çekti.

Savcılığın mahkeme önüne tanık olarak getirdiği Korkmaz'la ilgili herhangi bir sorun bulunmadığını dile getiren Berman, bu kişinin tanık olarak dinlenmesini "tamamen yasal" ifadeleriyle tanımladı.

Hakim Berman, daha önce de Atilla'nın avukatlarının tanıklık yapan FETÖ mensubu firari eski Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz'ın "çalıntı deliller sunması" ve "yanlış ifade vermesi" nedeniyle "davanın hükümsüz kılınması" talebi reddetmişti.

Yargıç Berman, savunma makamının mahkemeye daha önce sunduğu delil yetersizliği nedeniyle Atilla'ya yönelik tüm suçlamaların düşürülmesi talebiyle ilgili ise henüz kararını açıklamadı.

Firari FETÖ'cüler Canıtez ve Korkmaz

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, FETÖ 17/25 Aralık yargısal darbe teşebbüsüne ilişkin yürüttüğü soruşturmada, ABD'de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hakkında devam eden yargılamada tanık listesinde ismi bulunan ve "FETÖ üyesi olmak" suçundan firari olarak aranan Osman Zeki Canıtez'in, ByLock kullanıcısı olduğu ve 25 Aralık soruşturmasında bilirkişi olarak görev yaptığı belirlenmişti.

Hakim Berman'ın tanıklığını hukuk kurallarına uygun bulduğu FETÖ mensubu Korkmaz da, mahkemede tanık kürsüsünde verdiği ifadede, mali şubeden atanmasının ardından 17 Aralık soruşturmasıyla ilgili delilleri 6 farklı zamanda temin ettiğini söylemişti.

Soruşturmayla ilgili delilleri verdiği savcıyı 25 Aralık 2013 tarihinde ziyaret ettiğini belirten Korkmaz, delilleri kendisinin de muhafaza etmek istediğini ve savcıdan CD olarak aldığı delilleri daha sonra şifreli olarak kendi flash diskine ve hard diskine kopyaladığını ifade etmişti.

Korkmaz, Ocak 2014'ün sonlarına doğru söz konusu savcıyı 2 kez daha ziyaret ettiğini bildirirken, bu görüşmelerinde delillerin taranmış hallerini ve aramalarda elde edilen fotoğrafları aldığını ve bunları yine flash diskine aktardığını kaydetmişti.

Şubat 2014'te eski görevinden alınan savcının yeni ofisini ve Temmuz 2014'te de evini ziyaret ettiğini söyleyen Korkmaz, bu ziyaretlerinde de daha önce taranmamış olan belgeleri ve eksik kalan raporların dijital versiyonlarını aldığını anlatmıştı.

Haziran 2016'da da dosyada bilirkişi görevinde bulunmuş bir memurdan da delil temin ettiğini ifade eden Korkmaz, ABD'li savcılarla ilk olarak avukatı aracılığıyla iletişim kurduğunu aktarmıştı.

Korkmaz, ABD Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) kendisine 50 bin dolar verdiğini ve ABD'de oturduğu evin kirasını ise savcılığın ödediğini söylemişti. Korkmaz, ABD'ye geldiği günden beri hiç çalışmadığını ancak çalışma başvurusunda bulunduğunu ve iki hafta önce olumlu yanıt aldığını anlatarak ABD hükümetinden yardım alıp almadığı sorusuna, "Savcılık 3 defa 300 dolar, toplamda 900 dolar verdi." demişti.

Kapanış konuşmaları yapıldı

4 haftadır devam eden duruşmaların ardından sona doğru yaklaşılan davada çapraz sorgulamalar tamamlanırken salı günü savcılık ve savunma makamı kapanış konuşmalarını yapmıştı.

Savcı Yardımcısı Michael Lockard bu davanın "yalanlardan ibaret" olduğunu iddia ederek Atilla'nın "Halk Bankası'nın kara listeye alınmaması ve kendisinin bankadaki pozisyonunu kaybetmemesi için" ABD Hazine Bakanlığına yalan söylediğini öne sürmüştü.

Atilla'nın yaptırım uzmanı ve önemli bir kişi ve her şeyden haberdar olduğunu savunan Lockard, jüri üyelerinden Atilla'yı suçlu bulmalarını istemişti.

"Bu dava Rıza Sarraf'ın bir şovu"

Savunma avukatlarından Victor Rocco ise, bu davanın Rıza Sarraf'ın bir şovu onun yalanları ve onun işlediği suçlarla ilgili olduğunu söylemişti. ABD hükümetinin Sarraf'a ve FETÖ firarisi eski Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz'a kucak açtığına dikkati çeken Rocco, Atilla'nın "bu düzeneğin mimarı" olduğu iddialarını kanıtlayamadığını ifade etmişti.

"Sarraf ve Süleyman Aslan Türkiye’de tutuklandığında OFAC neden Halkbank’ı arayıp neler olduğunu sormadı? Neden takip etmediler, neden kendilerini bu işten uzak tuttular?" diye soran Rocco, "Atilla, Sarraf’ı yaptırım listesini alacak mısınız diye sorduğunda OFAC neden böyle bir şey yapmadı? Atilla 22 yıllık kariyerini böyle bir şey yaparak neden bitirsin? Atilla’nın her şeyi bildiğini gösteren kanıtlar nerede?” şekilde konuşmuştu.

Asıl suçluların Sarraf ve onun rüşvet verdiği Halk Bankası eski Genel Müdürü Süleyman Aslan olduğunu belirten Rocco, Atilla'nın Sarraf ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını belirtti. Rocco, jüri üyelerinden yalanlar söyleyen, her şeyi satın alabileceğini düşünen Sarraf'a inanmamalarını istemişti.

Duruşmayı izleyen Bharara yargıç ve savcı yardımcılarıyla görüşmüştü

Duruşmanın salı günkü oturumunu izleyenler arasında Türkiye'de hakkında soruşturma açılan eski New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara da vardı.

ABD başkanı Donald Trump tarafından görevden alınan Bharara'nın duruşmanın ardından savcı yardımcılarıyla ve Yargıç Berman ile görüşmesi ise dikkati çekmişti.

Dava süreci

Dava süreci içerisinde sanıklıktan haklarındaki suçlamaları kabul ederek tanıklığa geçen Sarraf'ın, Manhattan'da beraber kaldığı hücre arkadaşı tarafından "Sarraf'ın kendisine iki kez tecavüz etmek ve cinsel tacizde bulunmak iddiasıyla" dava edildiği bildirilmişti.

Faouzi Jaber isimli 62 yaşındaki mahkum, geçen hafta Çarşamba akşamı Sarraf aleyhine "tecavüz" davası için başvuruda bulunmuştu. Buna göre söz konusu mahkum Jaber, avukatı Alexei Schacht aracılığıyla, Manhattan'da beraber aynı hücreyi paylaştıkları sırada Sarraf'ın kendisine iki kez tecavüz etmek ve cinsel tacizde bulunmak iddialarıyla dava açmıştı.

Sarraf marihuana içtiğini de kabul etmişti

Duruşmalarına devam edilen dava süreci içinde Sarraf, tutuklu bulunduğu cezaevindeki bir gardiyana, Türk avukatı vasıtasıyla, yaklaşık 45 bin dolar rüşvet verdiğini belirtmişti. Sarraf, cezaevinde uyuşturucu madde olan sentetik marihuana içtiğini de kabul etmişti.

İran'a yönelik yaptırımları delme, banka dolandırıcılığı ve kara para aklamak gibi suçlar atfedilen Sarraf geçen yıl mart ayında ABD'de tutuklanmıştı.

Atilla ise 27 Mart'ta JFK Havalimanı'ndan Türkiye'ye gitmek üzereyken gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı.