Dünyada birçok lider maneviyata inanmış ve onların gereklerini yerine getirmek için birçok yola başvurmuştur. Arkeolojik kalıntılardan ve bıraktıkları büyük eserlerden bunu anlamak çok güç değildir. Kimi liderler özelikle Hitler gibi karanlık taraflar dahil mistik, ezoterik güçlere başvurmuş ve kullanmaktan çekinmemiştir. Bu sadece tek bir örnek olsa da bütün liderlerin bir maneviyata ait gücü ve isteği vardır. Geçmişten geleceğe uzanan bu yol içerisinde ülkeler, liderler ve önemli mevkilerde olan insanlar manevi güçlere ve gruplara çok önem vermiştir. Türklerde manevi güçler her zaman önemli olmuş ve etkileri günümüze kadar etkili olmuştur.

Dua orduları bugün hala ayakta ve faaliyetlerini çok gizli olarak devam ettirmektedir. Faaliyetlerini açık olarak yapan gruplara rastlanmış olsa da geneli bu kutsal görevlerini gizli yaparlar. Özelikle büyük makam ve mevkilerde bulunmayarak halkın içinde bulunurlar. Böylece düşmanların dikkatini çekmeden rahatça hareket ederler. Dua orduları milletini, devletini ve sevdiklerini korumak için bir araya gelmiş gönüllü ve bilgili kişilerdir. Manevi güce inanan bu kişilerin en büyük silahları tanklar, tüfekler değildir. Dua’ya ve Dua’nın gücüne inanırlar. Bilirler ki onlar Hak katında doğru hareket ettiklerinden dualarına icabet edilecek bu yüzden kendilerini ve çevrelerini düzende ve birlikte tutmaya çalışırlar. Grup olarak hareket ettikleri gibi kişisel olarak tek başına hareket edenler yada sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek şekilde varlıklarını sürdürenlerde bulunur. Bu ordular kimi zaman tek, kimi zaman grup olarak görevlerini aynı bilinç ve kararlılıkta yüzyıllardır sürdürürler. Dünyada her hangi bir ülkede sevdiklerine bir şey olma ihtimalinde bile duaya kapanarak tehlike ve belanın geçmesine sevdiklerinin korunmasına yardımcı olmaya çalışırlar. Bu konuda sevdiklerine manevi bir zırh sağlarlar. 

Dua orduları manevi güçleri kullanarak kadim devleti kurmuşlardır. Bugün varlıklarını gizli olarak devam ettiren bu gruplar yüzyıllardır süren kültürü ve bilgileri ustadan öğrenciye aktarmayı da başarmışlardır. Çok sıkı kurallar ve kaideler ile dua ordularına alınan bu askerlerin her yönden ahlaklı insanlar olması istenmiş ve çok sıkı şartlardan ve testlerden sonra ancak kendilerine sırrı taşıma ve aktarma görevi verilmiştir. Barışta barışın devamı için, kargaşada son bulması için, savaşta düşmanları defi ve zafer için görev olan bu manevi güç ordular çok zorda kalmadıkları müddetçe fiili bir çatışmaya girmezler. Tarihte çok zor zamanlar hariç cephelerde silahlı olarak değil yüreklerindeki dua ile hareket etmişlerdir. 

Bu grupların çok çeşitli isimleri vardır. Aslına bakacak olursak bu isimleri bilinen gruplar düşmanların dikkatini dağıtmak ve onları yanıltmak için ortada bulunurlar. O gruplar dağıtılmış olsa bile aslında diğer grupların faaliyetlerini kapatmak ve gizlemek için kullanılırlar. Bildiğiniz isimler değil genellikle bilmediğiniz isimler daha çok etkilidir. Bütün gizli örgütler ve gruplar faaliyetlerini rahatça yapamadıkları için ağır bir kurallar silsilesi ile gizli hareket ederler. 

Bu kadim topluluklar içindeki her bireyi detaylı olarak tanıdıktan ve inandıktan sonra aralarına alarak yıllar süren öğretimlerini ve eğitimlerini tamamladıktan sonra gerçek anlamda halka dedikleri son gruba alırlar. Kendi içlerinde ciddi bir yapılan ve hiyerarşisi bulunmaktadır. 

Duanın gücüne inanmayanlar bile bu gruplardan her zaman çekinmiş tarihin her döneminde büyük zulüm ve işkencelere maruz bırakarak ortadan kaldırmak istemişlerdir. Sadece dua ederek ve ritüellerini gizlilik yüzünden tam olarak veremiyoruz. Özet olarak sadece duaya ve duanın yoluna onun en kutsal sahibine inanan bu kişilerle baş etmek öyle kolay bir şey değildir. Bütün silahları ve teknolojisi olanlar bile dua karşısında tarih boyunca bir şey yapamadıkları askerlerinin dağıldıklarını görüyoruz. 

Kendi içlerinde bağımsız ve gönüllü olarak hareket eden bu manevi güce inanan kişilerin isimleri ve adları bilinmemesine rağmen insanlığın bugüne kadar gelmesine devletlerin sonsuza dek yada verilen süreye kadar ayakta kalmaları için çalışmaktadırlar. Bütün baskı ve zulümlere rağmen tarihte ve gelecekte olacaklardır…

Yolda yürürken bile bu kişilerle karşılaşabilir, onların sevgisini muhabbetini alabileceğiniz gibi yapacağınız kötü hareketlerde tepkisine sebep olabilirsiniz. Günümüzde özelikle korudukları ve inandıkları kişiler ile görüşme bile yapmazlar. Olabildiğince uzak durup manevi olarak desteklemekten başka bir şey yapmazlar. Bu hem sırrı korumak hem de ülkelerini ve inançlarını korumak içindir. 

Duanın gücümü, şerrin gücümü dersek Dua’nın kapısı açık olduğu sürece bu kadim topluluklar da olmaya devam edecektir.