Geçen hafta Fethi Yeken’ in “Müslüman Olmam Neyi Gerektirir” isimli kitabını okudum. Uzun süredir birçok mecrada hep tartışılagelen birkaç konu vardı. Tebliğ, irşat, davet gibi mefhumların mahiyeti nedir? Bu üç kavram aynı şeyi mi ifade eder? Nasıl olmalıdır, nelere dikkat edilmelidir gibi sorular üzerine de konuşurken, birçok yerde birbirinin yerine kullanılan kavramlar olduğuna da şahit olduk.  Fethi yeken ’in meşhur bir davetçi olması hasebiyle bu soruların meşgulünde olduğumuz bir sıra da kitabını okuyor olmak hoş bir tevafuk oldu.


Hemen her sistemli ideal kendi davet usulünü mensupları vasıtası ile uygulamaya koymaktadır. İslam’da elbette Müslümanlar aracılığıyla kendi davet usulünü sosyal sahada icra eder. İnsan ilişkisi burada son derece önemlidir.


Davet, farklı boyutları olan bir mefhum olmakla birlikte, en önemli yönü tanıtımdır. "Müslüman olmam neyi gerektirir." eseri İslam dininin, önce bireyin şahsi hayatında zuhur etmesi, sonra topluma yerleşip kurumsallaşması gerçeğini İslam’ın varlık hedefi olarak ifade ediyor.

Eserin mesajı sadece Kimliksel bir Müslümanlığın yetersizliğidir. İslamiyet insanlık için gönderilmiş kurtarıcı bir dindir. İnsanlığı kurtarmak, selamete çıkarmak, huzuru, barışı tesis etmek ve iki cihan saadetini sağlamak için gönderilmiş bir dindir. Bu sebeple bireysel ve toplumsal sahada görünmeyen bir İslam anlayışı söz konusu olamaz. Kitap, Müslüman şahsın bireysel hayatında inancın ne şekilde tezahür etmesi gerektiğini genel hatları ile vermektedir. Ayrıca vazife olarak Müslümanın toplumda ne şekilde duruş belirleyeceğini ve toplumsal davranışlarını sistemleştirmeyi amaçlamaktadır. Kitabın geniş planda özeti, İslam’a mensup olmanın getirdiği hak ve sorumluluklardır. 

Daveti çok farklı boyutlarda ve çok farklı sebepler içerisinde değerlendirebiliriz. Fakat burada davetin en önemli gereği, farz olmasıdır. Hem İslam’ın inanç esaslarını ortaya koyması hem de toplumsal düzeni sağlayıp kurumsallaşması gibi iki önemli konuyu anlatmaya çalıştığı için bu kitap son derece önemli bir kaynak eser vaziyetindedir. Kaynağımız, çıkış noktamız, Kuran olması ve Kuranında insanlığı hedef alması sebebiyle bu iki mevzu İslam’ı tanıyan ve tanımayan herkesi muhatap alır. Eser bu yüzden Müslüman olan ve olmayan herkes için mesajlar taşıyor. 

Birinci bölüm; ‘inancımda Müslüman olmalıyım’, akaidin(itikat esaslarının) bir bütün olarak hayatımıza tezahürünü anlatıyor. İnanç, ibadet ve ahlak konularında, bireysel olarak tutum ve davranışlarımızın İslam’a uygun olması amaçlanmaktadır.  Eserin ilk bölümünün ifadeye etmeye çalıştığı, temsiliyet, davanın istikametini ve hayatımızdaki kapsamını konu edinmektedir. Bu davet ’in en önemli yönü tanıtımıdır. Çünkü en iyi tanıtım da temsiliyettir. İslam gibi bir yüce ilahi davanın temsili tezahürü ise teslimiyettir. İslam davasını en iyi şekilde temsil etmek, ancak İslam’ın emir ve yasaklarına uygun yaşayıp, ibadet ve ritüellerini gerektiği gibi icra etmekle mümkündür.