Yıl 2009..
AİBÜ de Deprem Sempozyumu Organizasyon Komitesi Üyesiyim...
Sempozyumun başladığı gün evimde takım elbise giydim ve tam dışarı çıkacağım...
Birden elim ayağım tutmadı ve olduğum yerde kalıverdim...
Asklında bazı minik öncülerde gelmedi değil ama sıradan ve hafif bir soğuk alma diye düşünmüştüm...
Ambulans ve doktor geldi...
İlk kez ambulansa bindim.
Hastaneden hızlı bir işlemler zinciri ve ilaç yüklemesi sonrası kendimi iki, üç günde toparlamaya başladım...
Sempozyumun son gününde bulunabildim...
DOMUZ GRİBİ olmuşum...
Bağışıklığım güçlü diye de çabuk atlatmışım...
Böyle söyledi doktorlar...

*     *     *

HANİ...
Kırsal kesimde hayvanlarda bulaşıcı hastalıklar olur bazen...
Ve Köy girişlerinde yazar...
"Bu köyde karantina vardır" diye...
Şimdiyse...
Biz karantina altındayız evlerimizde...
Sadece sokakta ya da bina girişimizde yazmıyor...
Amaç aynı...
İzole etmek ve hastalığın yayılmasını önlemek...
Biz destek olalım ilgililere...
Evimizden çıkmayalım...
Kitap okuyalım...
Satranç oynayalım, dama oynayalım...
Ve hatta gelecekte okunsun diye gelecekteki soyumuza mektup yazalım...
Sahi bu günlerde neden sonuç ilişkisine bağlı duygularımızı yazalım ve yayınlamaya çalışalım...
Ne dersiniz?

*     *     *

OLMAK YA DA OLMAMAK
ÖLMEK YA DA ÖLMEMEK
İŞTE BÜTÜN MESELE BU..
.
Dede, dayı, amca
Çıkın dışarı, dolaşın aheste aheste parkı bahçeyi...
Sarılın insanlara, öpün yanaklarından, sürün yüzünüzü...
Öksürün, aksırın, tıksırın çevreye...
Kaçın güneşten loş yerlere...
Ve inanın bana...
Bu virüs sizin peşinize takılacaktır hemen...
Sarıp sarmalayıp kefenle, bir de pamuk tıkayacaktır...
Peki ya evlatlar, torunlar, dostlar...
Onlar ne yapacaktır?
Ya dışarısı...öte taraf için...
Ya da içerisi...bu taraf için...
Bu karar size kalacaktır...

*     *     *

Son söz

Evlerde kalırken Büyük Marmara Depremi olursa ne yaparız bilmem…

Ama bir Z planımız her zaman olsun...

DİKKAT.