Bebek dünyaya geldiği andan itibaren dinleme süreci başlıyor. Anne babalar daha ilk anlardan itibaren bebeği anlamaya çalışıyor dinliyorlar. Annesi, babası tarafından ilgiyle sevgiyle dinlenilen çocuklarında dinleme becerileri gelişmektedir. 

Duygu ve düşüncelerini rahatlıkla ifade edebilen saygı ve gülümsemeyle dinlenilen çocuklar kendi iç dünyalarının farkına varabilmekte ruhsal, zihinsel ve sosyal gelişimi artmaktadır. 

Dinlenilme anında tepki görmeyen çocuk duygu ve düşüncelerini aileleriyle daha çok paylaşma eğilimine girerler. Bu durum çocuklarda farkındalık, iletişim becerilerinin ve duygusal gelişiminin gelişmesini sağlar. 

Yargılamadan söz kesmeden anlamasına dinlenilme anında çocuklar kendilerini daha iyi tanırken farkına vardığı problemlerini çözme yetenekleri artmaktadır. 

”Seni dinliyorum, çünkü seni seviyor, önemsiyor, kabul ediyorum ve seninle ilgiliyim” mesajı çocuğun duygusal, ruhsal, zihinsel ve sosyal gelişimine katkısı oldukça fazladır. 

Çocuklar çok şeyin farkına varırlar. 7 yaşında çocuğun iç dünyasından, “annem ben bir şey söylerken dikkatle dinliyor, benim konuşmamın bitmesini bekliyor ve konuşmam bitince kendisi konuşuyor. ”  Ve bu şekilde anne babasını daha çok seven çocuğun onları rol model almaları sağlanıyor. Unutmayalım çocuk seviyorsa model alır sağlıklı bir bağ oluşmamış ise sevgi yoksa çocuk anne babayı rol model almaz.  Çocuğunuzun nasıl birisi olmasını istiyorsanız önce onu dinlemekle sağlıklı iletişim içinde kalarak sizi sevmesini sağlayın ve ona örnek olun. 

Dinleme anında sessiz kalmak, dikkatimizi çocuğumuza vermek onda kabul edilmişlik duygusu oluşturur. Kabul edildiğini hisseden çocuk daha çok anlatma eğilimine girer. Anlattıkça rahatlayan çocuk daha çok şeyin farkına varmaya ve sorunun çözümünü görmeye başlar. Olumlu dinleme sayesinde güçlenen sağlıklı iletişim aile içi ilişkilerin sağlıklı olmasını sağlar. Ve çocukları ile sohbet içinde kalmayı beceren ailelerde geliştirici bir ortam vardır. 

Olumlu iletişim döngüsünde; çocuk konuşmaya başladığı zaman anne ve baba tarafından sevgi ve ilgiyle anlamasına empati ile dinlenir. Ve çocuk bu ortamda var olduğunu önemsendiğini sevildiğini hisseder ve anlatmaya isteği artarken hem rahatlar hem de kendi duygu ve düşüncelerini fark etmeye başlar. Bu ortamda çocuk kendisi ile ilgili sorun çözme sürecine girerek çözüme ulaşır 

Olumsuz İletişim Döngüsünde; çocuk konuşmaya başlar anne baba söze girerek kendi duygu ve düşüncelerini ifade eder ikna çabasına girer. Çocuk değersizlik duygusu içine girer. Anlatamadığını anlaşılmadığını hisseder. Anne baba konuştukça çocuk içe kapanır ve sorunla baş başadır. İletişimsizlik ilişkilerde sağlıksız ortam oluşur. 

Anne ve babası tarafında etkin dinlenilen çocuk anne babayı rol model alır ve Dinleme becerisini geliştirir. Bu sayede empatik becerisi gelişen çocukların başkalarıyla sağlıklı iletişime geçmeleri, bilgi toplama arkadaşlarıyla iş birliğine girebilme onlar arasında güçlü yerlerinin olmasına neden olur. Çatışma çözme, iş birliği uzlaşma, konu üzerinde tartışma, olay hakkında konuşmayı sürdürme, başka insanlarla görüşme yapmaları sayesinde zihinsel ve duygusal gelişimleri artar. Ancak genel gözlemlenen o dur ki çocukların ve yetişkinlerin dinleme becerileri eksiktir. Dinlemenin eksik olduğu yerde öğrenme, düşünce ve duygu alışverişi azalmaktadır. Ancak her dönem sağlıklı iletişim becerilerini edinmek ve geliştirmek mümkündür. 

Anlaşılmasına dinlenmiş çocuklar anne ve babalarının davranışlarını örnek alarak arkadaşlarıyla kurdukları sağlıklı ilişkileri sayesinde saygınlık kazanırlar. 

Çocukları Dinlerken Davranışlarımız 

Laf göze anlatılır yani gözler tüm insanların dünyalarını yansıtır. Sadece söylenilenlere değil söylenme anında gözlerinde takip edilmesi anlaşılmış olmayı sağlar.  

“Seni dinliyorum sen anlat kulağım sende” demek iyi his bırakmaz. Anne babalar bazen de çocukları heyecanla bir şey anlatırlarken konuyla hiç ilgisiz bir şekilde onların iç dünyalarına değil de dış ortamla ilgili sözleri çocukları bozar. “Bak hava soğudu üzerine bir şey giy” çocuğun anlattıklarını önemsememek anlamına gelebilir. Önce onu tam olarak anlamasına dilemek, “seni anlıyorum bunu demek istiyorsun” “çok etkilenmişsin..vb” dedikten sonra dış ortamla ilgili sözlerinizi sarf edebilirsiniz. 

Aksi Durumda, siz onun iç dünyası yerine dış dünyası ile ilgilenmeyi daha önemsiyorsunuz sonucu çıkar. 

Ailelerde çocuk kime anlatmayı seçiyor onu gözlemleyin. O kişi onda daha iyi hisler uyandıracak şekilde ilgilenmiştir.  

Çocuk üzüldüğü, endişe duyduğu korktuğu konular hakkında duygu ve düşüncelerinin paylaşılmasını isterler. Çünkü korku da üzüntüde bir duygudur çocuğun bir parçasıdır. Ve o duygulara şahit olmak yaşamasını sağlamak duyguların onaylandığı anlamına gelir. Çocuklar kendi varoluşlarını etkileyenlere son derece duyarlıdırlar. Çocuk onaylanmasa da, dinlenilmiş olmayı ister.  

Küçük çocukların elleriyle anne babalarının yüzlerini kendilerine doğru çevirmeleri için müdahale ederler. Çocukların paylaşmak istedikleri duygularını ifade ederlerken dikkatlerini başka yerlere çekmeye çalışmak o duygularını yaşamalarını engellemek onlarda yaşanılmaması gerekenlermiş gibi algı yaratabilir. Duygu ve düşünce paylaşımının iyi bir davranış olmayacağı sonucuna varabilirler. 

Olumsuz Tepkiler 

Çocukların anlattıkları karşısında ilgisiz ya da bıkkın tavır takınmak değersizlik hissi yaşatır. 

Eleştirel davranmak onların suçlanmasına eden olabilir. İletişim engeli davranışlar; öğüt vermek, çözüm getirmek, yönlendirmek, yargılamak, eleştirmek, ad takmak, soru sormak, araştırmak, incelemek, tanı koymak, tahlil etmek, teselli etmek, konuyu değiştirmek, kendine odaklanmak, 

Şakaya boğmak, alay etmek, hafife almak, akıl okumaktır. Bu davranışlar tüm yaşlardaki insanlar arasında çocuk ve yetişkin arasında iletişim kopması, çocuğun iletişim kurduğu kişiye olumsuz duygular hissetmesi, kendisi hakkında olumsuz düşünmesi suçlanması utanca boğulması, yaşantılarını anlatmakta güçlük çekmeye başlaması gibi olumsuz sonuçlar kaçınılmazdır. Hakkı Güleç