İSTANBUL- Avrasya Hastaneler Grubu Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi Bilimsel Danışmanı Neonatolog Prof. Dr. Asiye Nuhoğlu başta olmak üzere, Çocuk Hastalıkları Uzmanımız Uzm. Dr. Selen Baran Özmen, Beslenme ve Diyet Uzmanımız Uzm. Dyt. Büşra Çengel katılımcıları ile gerçekleşen yayında “Bebeklerde ve çocuklarda bağışıklığı güçlendirmek için beslenme, uyku, D vitamininin önemi gibi birçok konudan bahsedildi. Şimdi sizlerle…

“Bebek ve çocuklarda bağışıklık sistemini güçlendiren faktörler; vitaminler ve minerallerdir”

Avrasya Hastaneler Grubu Yenidoğan Yoğum Bakım Ünitesi Bilimsel Danışmanı Neonatolog Prof. Dr. Asiye Nuhoğlu  konuşmasında şu ifadelere yer verdi; Çocuk sağlığı diyince koruyucu çocuk sağlığı ve bağışıklığın güçlendirilmesi en önemli konulardan birisidir. Sağlıklı doğan bebeğin kendi genetik potansiyelinde, bedensel, ruhsal, bilişsel en üst düzeyde yetiştirilmesi gereklidir. Bu konuda da anne bilinçlendirilmesinin son derece önemli olduğunu 1980’li yıllardan beri uluslararası kayıtlardan bilmekteyiz.

 Bebeklerin savunma mekanizmasının güçlendirilmesi çok önemlidir. Sağlıklı bebek ve çocuk diyince annenin bağışıklığının güçlü olması gerekir. Annenin gebelik ve gebelik öncesi dönemi önemlidir, biraz daha geriye gidersek evlilik öncesi ve hatta cinsiyet hormonlarının etkisini göz önüne alırsak kız ve erkek çocuklarının yani anne ve baba adaylarının ergenlik dönemlerine kadar gitmekteyiz.

Bebek ve çocuklarda bağışıklık sistemini güçlendiren faktörler; vitaminler ve minerallerdir. Vitaminler içerisinde ise yağda eriyen vitaminler ve D vitamini çok önemlidir. D vitamini alımı için yaz döneminin çok iyi değerlendirilmesi gereklidir. Özellikle D vitaminin emiliminde ve üretiminde problem olan obez hastalarımız, gebelerimiz, büyüme çağındaki çocuklarımız, cilt yapısı ince olanlar bu konuda daha dikkatli olması gerekir. Yılda en az bir kere yapılacak bir kontrolle vitaminlere bakılması gereklidir.

Beslenme de en az vitaminler kadar önemlidir. Beslenmede en önemli noktalardan birisi meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketmektir, örneğin kereviz bir kış sebzesidir ve kış mevsiminde tüketilmelidir. Domates yaz sıcağında yetiştiği için yazın tüketilmelidir. Kısaca her meyve ve sebze kendi mevsiminde tüketilmelidir. Gece salgılanan anne sütünde melanin hormonu vardır ve çocuğun sakin olmasını, uykuya rahat dalmasını sağlar. Gündüz salgılanan süt içeriği sayesinde çocuğu daha enerjik yapar. Sütün sağılarak verildiği durumlarda sütün üzerine mutlaka saat yazmak gerekir. Nasıl kış sebzesi kışın, yaz sebzesi yazın tüketiliyorsa; gece sağılan süt çocuğa gece, gündüz sağılan süt ise gündüz verilmelidir.

“A Ve D Vitamini Eksikliğinizi Mutlaka Değerlendirin “

Çocuk Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Selen Baran Özmen, Bağışıklık çok önemli bir konu. Eksikliğinin altında yatan birçok şey olabiliyor ve bağışıklığı tamamlanmamış çocuklarda çok ciddi problemler yaratabiliyor. Bağışıklığı birkaç madde ile özetlemek istiyorum.

Anne Sütü: Bebeğin doğumundan itibaren ucuz maliyetsiz temin edilebilecek bir ürün ve çocuğun bağışıklığını anlamında da çok ciddi etkileri mevcuttur.

Aşılar: Çocuklarımızın mutlaka aşılanması bağışıklık açısından çok önemli. Bebeğimizin doktor muayenelerini kesinlikle aksatmıyoruz Her ne kullanırsak kullanalım bunların doktor önerisi ile ve doktor kontrolü ile olması çok önemli.

Beslenme: Diyetisyenimiz bu konuyu daha detaylı sizlerle paylaşacak zaten.

Uyku: Çocuklarda uyku çok önemli.

Egzersiz: Çocuklarda özellikle ergen çocuklarda yaptırabiliyorsak egzersiz çok önemli. En basitinden yaklaşık 45 dakika tempolu yürüyüş bile yeterlidir. Hatta egzersizi psikiyatristler bile önerir, depresyonda etkilerinin gerçekten çok iyi olduğu gözlemlenmiştir. Stresten uzak durmak gibi.

Bunların hepsi bağışıklığı etkileyen faktörler fakat şimdi birkaç şeye özellikle değineceğim. Örneğin; çocuklarımızı kreşe gönderdik çok sık hasta oldu kreşten alalım gibi uyarılar çok sık olabiliyor. Özellikle ben de çalışan bir anne olarak söylüyorum ki mecbur olmadıkça çok erken yaşta göndermiyoruz ama gönderdiğimiz zaman da ‘’ bak gönderdik hasta oldu ‘’ gibi ifadeler çok doğru değil çünkü o mikroplarla şu an değilse bile ilerleyen yaşlarda illaki karışılacaktır. Benim önerdiğim bir şey değil. Gerekli takviyeleri, gerekli izlemleri yapalım beslenmemizi düzgün tutalım emin olun o çocuk bir yerden sonra rayına ulaşacak ve belki ilkokula gitti zaman birçok çocuktan daha sağlıklı ve kuvvetli bir bağışıklık sistemine sahip olmuş olacak o yüzden öyle bir tavsiyede tabii ki de bulunmuyoruz ailelere.

Bunlar dışında beslenmede bir takım takviye gıdalar var. Bir sürü firmanın takviye gıdası var fakat özellikle doktor önerisi ile olması çok önemli. Komşudan alınan fikirle bu da iyi geliyormuş deniliyor. Probiyotiklerinde mümkünse besinle doğal yolla alımı önerilir. (Yoğurt, kefir, turşu, şalgam, boza vs gibi.) Besinle alamadığımız durumlarda dönem dönem özellikle enfeksiyon döneminde probiyotik de ekstra dışardan önerilebilinir. Bunlar dışında karamürver ekstresi olan bitkisel ekstratın bağışıklık üzerinde etkisi gözlemlenmiş. Balık tüketimi de bağışıklık k konusunda çok önemli. Yiyebiliyorsak balık yiyemiyorsak balık yağı önerebilirim. Balık yağı karaciğeri yoran bir madde olduğu için sürekli vermekten ziyade haftanın 2 veya 3 günü balık yağı takviyeleri olabilir.

Baharatlar yine özellikle bağışıklık için önemli bir yerde. Zencefil, zerdeçal enfeksiyonu olan çocuklarda kullanılabilinir. Bal, zencefil ya da zerdeçal karışımı hem çok daha doğal hem de bağışıklık sistemini güçlendirir.

Adaçayının da yangısal anti prematüre özelliği var. Özellikle boğaz ağrılarında çocuklarda çok iyi gelmektedir. Ama bitkilerde ben her zaman çok temkinliyimdir. Hiçbir şeyin fazlası iyi değildir. Ne gibi yan etkiler yaratacağı konusunda yeterince çalışma henüz yok. Veriyorsak da 1 çay bardağı adaçayı içerisinde biraz limonla tüketilebilinir.

Ve tabi su. Hayatımızın her anında her döneminde hücrelerimizin temel gıdası çünkü su. Günlük su ihtiyacımıza da dikkat etmemiz gerekiyor.

Besinlerde de şöyle vitamin ve mineral zaten dengeli beslenmeden kastımız yeterli miktar. Fazla değil, azda değil, gerekli şeyleri alarak beslenmemiz lazım. Vitaminler arasında özellikle suda eriyen vitaminler B ve C vitaminleri, yağda eriyen vitaminler A, D, E ve K vitaminleri, yine bir takım mineraller çinko, demir, omega 3 gibi bunların hepsi bağışıklığı destekleyen şeyler.

Ben bugün özellikler A ve D vitaminleri üzerine yöneleceğim. A vitamininin özellikle çocuklarda mukozal bütünlük dediğimiz salyanın olduğu her yerde etkili olduğunu söyleyebilirim. Akciğerlerimizde, bağırsaklarımızda, gözlerimizde, özellikle yetişkinlerde üreme organlarımızda, kemik gelişiminde ve cilt bütünlüğünde çok önemli. Mesela akne problemi olan bazı ergenlerde acaba A vitamini eksikliği mi var diye değerlendirmek lazım. Ama tekrar altını çiziyorum hepsinin doktor kontrolünde olması gereken şeyler.

Eksikliğinde ne gibi şeyler görebiliyoruz? Görme konusunda problemler oluşabilir. Özellikle çocuklarda üst solunum yolu, alt solunum yolu enfeksiyonları ve sık ishaller ve şöyle çalışmalar var gebelikte A vitamini eksikliği olan annelerde doğan bebeklerde özellikle ilk 6 ay ishal ve solunum yolu enfeksiyonlarının çok sık görüldüğüne dair yapılan çalışmalar var. A vitamini eksikliği özellikle bağırsak problemi olan çocuklarda, karaciğer rahatsızlığı olan çocuklarda, pankreas rahatsızlıkları olan çocuklarda yani yeterli emilimin sağlanmadığı çocuklarda görebiliyoruz. Hayvansal kaynaklı ve bitkisel kaynaklı gıdalarda A vitamini mevcuttur. Bitkilerde turuncu, kırmızı, sarı ve yeşil renkli bitkilerde bulunuyor. Domates, havuç, kavun, mandalina, şalgam, brokoli, ıspanak gibi besinler A vitaminine sahiptirler.

D vitamini ne kadar süt ve süt ürünlerinde var desek de D vitaminini biz güneş ile aktifleştirebiliyoruz. Güneş ile aktifleşmeyen D vitamini istersek kovalarca yoğurt yiyelim D vitaminine sahip olamıyoruz. O yüzden mutlaka güneş görmek çok önemli. Bu hem çocuklar için hem erişkinler için geçerli olan bir şey. D vitaminini aktifleştiren güneşten gelen ultraviole A ışınıdır. Ultraviole B ışığı biraz daha kanserojen olan bir ışındır. A ışınını biz en çok güneşin dik gelen saatlerinde yani saat 10:00 ile 14:00-15:00 arasında gelen güneş ışınlarında alabiliriz. Günlük 5 ile 30 dakika arasında, günlük çıkamasak bile haftada 2-3 gün bunu yapabilirsek zaten yeterince D vitamini seviyeniz yükselir. Güneş kremleri direkt ultraviole A ışınını kestiği için güneş ışınının bir anlamı olmuyor. Bir de cam arkasına da ışın geçmediği için cam arkasından da A ışını çok geçerli olmuyor. Bunlar dışında eğer karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında da bir bozukluk yoksa vücudumuz D vitamini üretimi sağlayabiliyor.

D vitaminin sistemik etkileri var. Kemik, kas ve iskelet gelişiminde, kalsiyum - fosfor metabolizmasınde etkiler mevcut. Büyüme çağında çocuklar, boy uzamasında yavaşlama olan çocuklar, 2-4 yaş arası çocuklarda ‘’ O ‘’ bacak görülüyor bunlarda çok önemli sistmik etkinlerinden örneklendirebilirim. Bir de hücresel etkileri var. Vücutta o kadar çok D vitamini reseptürü var ki hemen hemen her organda var. D vitamini vücuda girdikten sonra o reseptörlere tutunarak işlev gösteriyor. Son yıllarda gerçekten çok ciddi çalışamalar söz konusu. Bağışıklık üzerinde etkisi de burda devreye giriyor. D vitamininin bir etten bütünlüğü koruyucu, mekanizmaları destekleyici etkisi var, antimikrobiyal ve antienflamatuar etkisi var. Yani mikrobu öldürücü ve enfeksiyon bastırıcı etkisi var. Birçok organda görev alıyor. Örneğin bir takım antienflamatuar etkileri ile romatizmal hastalıklarda etkili oluyor. Gebelerde D vitamini eksikliği olan annelerden doğan çocuklarda özellikle ilk 6 ay sık bronşit atakları gözlemlenmiştir. Bu D vitamini takviyesi vererek atakların azalması gözlendiğine dair çalışmalar var. D vitamini bu dönemde 50 veya 75’in üstünde olması çok önemli. Ama üst sınır 100 olması gerekiyor. 30’un altında ise mutlaka eksiklik var takviye gerekiyor, 20 ve altı ise ciddi eksiklik demektir. Mümkünse senede bir baktırmak hele ki büyüme çağındaki çocuklarda D vitamini değerlerine baktırmak gerekiyor. Nöropsikiyatrik hastalıklardan, depresyonla ilişkisi gösterilmiş hatta gebelikte sık düşük yapmaya sebebiyet verdiğine yönelik yapılan çalışmalar var.

D vitamini yağda eriyen bir vitamin olduğu için ( toplumda yapılan bir yanlış var suya damlat al fakat uyla alındığı zaman yeterince emilim sağlanılmıyor ) yağ ile karıştırılıp ve tok karına alınması önemlidir. Akşam alındığı zaman biraz uyku düzeninde bozukluk oluşabiliyor. Bundan dolayı sabah alınmasını öneriyorum.

Özellikle obez hastalarda yağ tabakası çok derin olduğu için yeterince aşağıya inip alt tabakayı uyaramıyor. D vitamini seviyeleri düşük olabiliyor. Birde esmerlerin D vitamini seviyesi daha düşük oluyor. Yaşlılarda ise ciltleri ince olduğu için, onlarda da yeterince yağ tabakası olmadığı için D vitamini üretilemiyor. O yüzden obez hastalar, esmer tenliler ve yaşlıların ekstra D vitamini takviyesi genellikle gerekli oluyor.

Doktor muayenelerimizi ihmal etmeyelim.

“Anne sütünden sonra en değerli bağışıklık güçlendirici besin yumurta”

Beslenme ve Diyet Uzmanı Uzm.Dyt.Büşra Çengel, Anneler çocuklarını getirdiği zaman hem obezite yönünden hem de bağışıklık güçlendirme ile ilgili değerlendirmemizi yapıyoruz. Genellikle çocuk danışanlarımıza bağışıklık güçlendirici listeler yazıyoruz. Çocuklar yemek konusunda çok seçici davranabiliyorlar ve vitamin içeren besinleri reddedebiliyorlar bu gibi durumlarda özel tariflerle bu vitaminleri verebiliriz.

 Ebeveynlerin yaptığı en büyük hata ise çocuğu kahvaltısız okula göndermek oluyor. Çünkü anne sütünden sonra en değerli bağışıklık güçlendirici besin yumurtadır. Yumurtayı yulafla birleştirip verebilirsiniz, yulafı sütle pişirebilirsiniz, meyvelerle özellikle kış aylarında turunçgillerle pişirip üzerini balla süsleyebilirsiniz.

Öğlen/Akşam yeterli ve dengeli beslenme bunun yanında yeterli et, tavuk, balık ve kuru bakliyat özellikle yeşil mercimek gerekir. Kuru bakliyatı genelde unuturuz ama bağışıklığımız için çok önemli bir etkendir.

Araştırma: APOE4 geni kopyalarına sahip ileri yaşlıların yüzde 95'i Alzheimer belirtisi gösterdi Araştırma: APOE4 geni kopyalarına sahip ileri yaşlıların yüzde 95'i Alzheimer belirtisi gösterdi

Ana yemeğinizin yanında mutlaka yoğurt olsun, biz ev yapımı yoğurt öneririz ama evde yapamıyorsak pastörize sütten yapılmış yoğurt olabilir.  Salatalarımızı renklendirelim içine havuçları, domatesleri, kuruyemişleri ekleyelim. Kuruyemişler omega-3 açısından oldukça faydalı oluyor.

Çocuklar kefiri tek başına içmeyi sevmiyor, kefirli meyveli içecekler yapabiliriz. Yemeklerimizi baharat andırarak içine zencefil, zerdeçal ve karabiber gibi baharatlar koyabiliriz.

Akşam yemeklerinin yanında az tuzlu turşu çocuklarımıza sunabiliriz, oldukça probiyotik kaynaklı oluyor. Önemli bir diğer konu uyku, uyku ve beslenme birebir etkili ve iyi uyuyamadığımız zaman ertesi güne karbonhidrat ihtiyacımız artıyor bu sebeple şekerli gıdalar yediğimizde bağışıklık düşüyor. Ertesi güne zinde uyanmak için güzel bir kahvaltıyla başlayalım ve uykumuzu yeterli şekilde alalım.

Son olarak en önemlisi su. Çocuklarımızın yanında sulukları olsun, ara ara kontrol edelim ve sürekli hatırlatalım. Su içemiyorsa içine kivi, çilek gibi meyveler ekleyip tatlandırabiliriz.

HABER: ELİF HAYVALI