"ÇOCUKLAR AÇ KALMASIN" "ŞEKER DE YİYEBİLSİNLER"
Murat TAŞDEMİRCİ
Türkiye'de aylardır gündemi meşgul eden; bazı Şeker Fabrikaları'nın kapatılma kararının gerçekleştirilme çabaları için isyan eden halk, ekmek teknesi fabrikaların kapatılmaması için birçok ilde mitingler yapmaya başladı. Diğer illerde olduğu gibi Kars?ta da geçtiğimiz günlerde yapılan miting ile genç, yaşlı, kadın, erkek; kapatılmamasından yana olan herkes, gönül birlikteliği içerisinde miting alanındaydı.
Şeker-iş Sendikası tarafından fabrikanın kapatılmaması için Cumhuriyet meydanında düzenlenen ve Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Demokratik Sol Parti, Ülkü Ocakları İl Başkanlığı ve sendikalar, fabrika çalışanları ve aileleri ile çok sayıda halkın katılımıyla iki bine yakın insan miting alanında "Fabrikamız Kapatılmasın" çığlıkları eşliğinde sesleri kısılana kadar, Ankara'ya çağrıda bulundular. Ağlayan çocuklardan tutun da, ayakta duramayacak kadar yaşlı insanların, "EKMEK TEKNEMİZ" dedikleri fabrikanın kapatılmaması için verdikleri çaba boğazlarından çıkarılmaya çalışılan ekmek uğrunaydı. Sayın bakan Kemal Unakıtan'ın "babalar gibi satarım" sözü için birlik olmuş babalar omuz omuza satılmamasının direnişini yaparken, sayın başbakanın "ananı da al git" dediği çiftçiler analarını almış, yine geçim kaynakları şeker pancarı için miting alanında destek sağlıyordu. Ya çalışanlar; çoluk çocuk binlerce kişinin ekmeğinin sebebi koca fabrika; sadece Kars ili olarak yıllık 250 bin ton nakliye ve 50 trilyonluk gelirle yalnız çalışanlarına, çiftçiye ve esnafa değil aynı zamanda devlete de vazgeçilmeyecek kadar büyük bir gelir sağlıyor.
Bu ilk değil gidişata bakılırsa sonda olmayacak. Daha önce de özelleştirme adı altında elimizden alınarak satılan fabrikalarla işsizler ordusuna katılan yüz binlerce insanın ekmeği, fiyatını bile bilmez birilerinin kursağına sunulurken, kimilerinin cüzdanları şişti, kimilerinin ise beli büküldü.
Köylüyü köyde tutma projesi için iki tane inek yetmiyor beyler. Görünen o ki bir takım politik oyunlarla köylüyü köyden kaçırma ve işi olanı işsiz bırakma projeleri ile satışa sunulan devletin demirbaşları, birileri için çok daha cazip gelmekte.
Fabrikalarımız birer birer kapatıldı ya da satıldı. İş olanaklarımız zaten yokken birde işi olanların işini kaybetme korkusu ile meydanlardan medet umuluyor. Babalar evlatları için endişeli, analar ağlıyor ve çocuklar yarınsız yarınlardan umut bekliyor. Yürekler bir olunca sesler daha bir güçlü haykırıyor aş, ekmek uğruna..Teknoloji o kadar ilerledi. Kimi fırsat düşkünleri için değiştirilen anayasa maddeleri 24 saat ekranlardan halka duyuruluyor. Ya da artistlerin özel hayatları ekranlardan canlı yansıyor. İş halkın sesine geldimi Osmanlı'dan kalma davullu duyuru misali emektar meydanlarda sessiz çığlıklar eşliğinde dertlere çare aranıyor. Ve milletin sesi televizyonlarda ne yazık ki, Ahu Tuğba'nın aşklarının sesi kadar yer bulamıyor.
Bizler zaten imkânsızlıklar içerisinde ya da yok denecek kadar kısıtlı imkânlarla zaten zor olan hayat şartlarını çok daha zorlaştırılmış bir şekilde yaşamak zorunda bırakılmış doğu insanı olarak zorlukları, çaresizlikler içerisinde göğüslemek zorundayız. İşsizlik sorunu kaç aileyi canından kanından hatta vatanından kopararak dağı taşı altın denilen İstanbul ya da benzeri metropollere sürüklerken, kaç evlat henüz daha on sekizine bile girmeden ana kucağından sökülüp gurbet yollarına düşmekte. Doğuluyu batıya yönlendiren bu büyük sorun giderilmeye çalışılmadan elde olan ekmeklerin alınması yetmedi şimdi boğazlardaki lokma için pazarlık mı var? Birkaç kişinin masa başında el tutuşarak pazarlığa oturması ile bitirilen işler YETİM HAKKI BEYLER, YETER GÖZ DİKTİĞİNİZ!
Hani nerede hükümetin yatırımı teşvik edici çalışmaları "Nerede insanları evinden barkından koparmayacak uğraşları" Vazgeçtik artık bu tür masalları dinlemekten ve usandık artık! yöneteceğim hikâyesiyle başa çıkan birilerinin, masa başlarında yönetmeden yönlendirmeye çalıştıkları bir şeylerin ne olduğunu bile anlayamamış bizler, yokluklar içerisinde varlık beklentileriyle avunduk. Elde avuçta ne varsa sözleri doğrultusunda biraz sabır diyerek sürekli bedel, hep bedel ödeyenler açlığa mahkum edilmekten başka ne elde etti ki şimdi onların çocukları, bugün aynı bedelleri ödemek zorunda bırakılmak istenmekte..
Elimizde ki tüm olanak ve tüm güzellikler birer birer alındı. Yavru vatanımız bile anavatanımızdan kopartılmaya çalışılarak gözü dönmüş birilerinin kucağına atılmaya uğraşılmakta. Bu memleket yönetenleri, bağırlardan evlatları söküp almaya alışkın. Ve alışkınlar, kursaklarda ki lokmaları yutturmadan yumrukla attırmaya.. Şeker çalışanları, sadece kendilerini düşünerek değil, bu güne kadar mağdur edilen ya da kendileri gibi mağdur edilmeye çalışılan herkes için avazının çıktığı kadar çocukların yalnız ekmek değil şeker de yiyebilme hakkı için mücadele veriyor. Onların bu haklı mücadelesini yürekten destekliyor ve herkesi bu mücadelede desteğe çağırıyorum.
Yorumlar