“Mide dolu iken, kafa boştur” 

Arap Atasözü

Çocuğunuza ilk pedagog siz olun!

Çocuklarınızı gözlemler misiniz? Veya çocuğunuzu gözlemlerken nelere dikkat etmeniz gerektiği hakkında bilginiz var mı? Çocuğunuzun ilk pedagogu olmaya ne dersiniz? 

İşte uzman uyarıları:

Çocuklarınızı gözlemler misiniz? Veya çocuğunuzu gözlemlerken nelere dikkat etmeniz gerektiği hakkında bilginiz var mı? Ebeveynlerin büyük bir çoğunluğundan çocukları ile ilgili olarak şu tarz kaygıların ifade edildiğine şahit olurum.

- Sorun anlarında nasıl tepki vereceğimi kestiremiyorum.

- Bazen çocuğumun ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum.

- Daha başarılı olması için ne yapmalıyım bilemiyorum.

Her şeyden önce bu soruların cevabı için çocuğunuzu tanımalı ve davranışının nedeni hakkında bilgi sahibi olmalısınız. Bunun dışında bu kaygıların izale edilebilmesi için evvela çeşitli eğitsel faaliyetlerden istifade etmeli ve çocuk eğitimine ve çocuk psikolojisine dair çeşitli kitaplar okumalısınız. Gerek bu kitaplardan, gerek eğitsel süreçlerden ve gerekse ebeveynlik güdü ve tecrübelerinden edindiğiniz bakış açısı ile çocuğunuzun ilk pedagogu siz olmalısınız. Tabii buradaki ifademden bu işin uzmanı pedagoglara gerek olmadığı anlamı anlaşılmamalıdır. Çocukla ilgili net bir yargıya ulaşılması gereken durumlar karşısında ve psikolojik sorunlar karşısında ilgili uzmandan yani bir pedagog, psikolog veya çocuk psikiyatrisinden destek alınmalıdır. Burada kastettiğim sadece annenin pedagog hassasiyetinde olması gerektiğidir:

Ebeveynin pedagojik rolü nasıl olmalıdır?

1. Objektif olmalı: Ebeveynlerin büyük bir kısmı çocuklarının normal üstü bir zekaya sahip olduklarını düşünürler. Bir kısmı da çocuklarının davranışsal anlamda problemli olduklarına öylesine inanmışlardır ki çocuklarının hemen her davranışını bu düşüncelere bağlar, dolayısıyla objektif değerlendiremezler. Her iki durumda da ebeveynin çocuğunu ve çocuğunun davranışlarını objektif bakış açısı ile değerlendiremediği ve çocuğuna hatalı yaklaşımlar sergiledikleri görülür. Bu nedenle ebeveyn çocuğunu gözlemlerken ve davranışlarını anlamaya çabalarken objektif olmayı ve her davranışı kendi konumunda değerlendirmeyi ihmal etmemelidir.

2. Çok yönlü gözlemlemeli: Çocuk farklı ortamlarda gözlemlenmelidir. Evde, parkta, yemek yerken, hastayken, yabancı biriyle birlikteyken vs. Aynı davranışın farklı zaman ve ortamlardaki yansılamalarını bilmek ebeveynin çocuğa doğru tepkilerle yaklaşmasını ve çocuğunu anlayabildiği için davranışsal anlamda mesafe kat edebilmesini kolaylaştırır.

3. Peşin hükümlü olmamalı: Nice ebeveynler vardır ki "çocuğum yaramaz" veya "saygısız" diyerek gerek kendi zihinlerini bulandırıp çocuklarını tanıyamamış ve gerekse çevresindekilerin kendi çocuklarına önyargıyla yaklaşmalarına sebep olmuşlardır.

4. Uzmanlara danışılabilmeli: Ebeveyn çocuğunu kapsamlı olarak ve objektif olarak gözlemledikten sonra çocuğunu daha iyi tanıyabilecek ve çocuğundaki normal dışı süreçleri daha çabuk fark edecektir. Nasıl çocuktaki fiziksel bir hastalık karşısında bir çocuk hekimine başvuruyorsa psikolojik, davranışsal ve gelişimsel bir sorun karşısında da ebeveyn gözlemlediği normal dışı süreç için ilgili uzmanlara (psikolog, pedagog, psikiyatrist, özel eğitim uzmanı, konuşma terapisti gibi) danışacaktır.

5. Çocuğa değerli olduğu hissettirilmelidir: Ebeveynin her hareket ve ifadesinde çocukta "annem-babam bana değer veriyor" düşüncesini uyandırabilmelidir. 

(devam edecek...)

Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı’ndan bildirilmiştir

28.06.2017 tarihinde bu sütunlarda yer alan “Çocuğun başarılı olmasındaki faktörler ve aile (4)” başlıklı yazı ile ilgili olarak Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı yazılı bir açıklama yapmıştır: 

 “Yayımlanmış olan yazınızın içeriğinde “Ankara'da iki, İstanbul, İzmir ve Elazığ’da 1'er olmak üzere toplam 5 tane çocuk ıslahevi bulunuyor.... Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) verilerine göre ise, ıslahevlerin-deki hükümlü çocukların yüzde 98,5'ini erkek, yüzde 1,5'ini kızlar oluşturuyor... Hükümlü çocukların yüzde 48,21'inin ilkokul, yüzde 6,2'sinin ortaokul, yüzde 0,91'inin lise mezunu olduğu belirlendi. Yüzde 28,6'smın eğitimlerini yarıda bıraktığı, yüzde 6,4'ünün okuma-yazma bilmediği, yüzde 5,8'inin halen (iğrenci olduğu, yüzde 3,1'inin ise hiçbir eğitim almadığı ancak okuma-yazma bildiği saptandı.... Suçlar arasında yüzde 39,7 oranı ile hırsızlık başta geliyor. Ayrıca suçların yüzde 74,5'inin kentsel, 25,5'inin de kırsal alanda işlendiği göze çarpıyor.” şeklinde ifadeler yer almaktadır. 

Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri 2015 yılı verilerine göre, 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla Ankara’da iki, İstanbul’da iki, İzmir’de bir Çocuk Ceza İnfaz Kurumu ve Eğitimevi bulunmaktadır. 

1 Ocak – 31 Aralık 2015 tarihleri arasında giriş yaşı 12-21 yaş grubunda olup çocuk ceza infaz kurumu ve eğitimevine giren hükümlü sayısı 483’tür ve tamamı erkektir. 

1 Ocak – 31 Aralık 2015 tarihleri arasında giriş yaşı 12-21 yaş grubunda olup çocuk ceza infaz kurumu ve eğitimevine giren hükümlü sayısı 483’tür ve eğitim durumu oranları (eğitim durumu bilmeyenler kapsanmamıştır): Okuma yazma bilmeyen yüzde 0.4, okuryazar olup da bir okul bitirmeyen yüzde 25.7, ilkokul yüzde 21.1, ilköğretim yüzde 41.1, ortaokul ve dengi meslek okulu yüzde 9.5, lise ve dengi meslek okulu yüzde 2.3’tür. Hükümlülerin eğitim bilgileri, bitirilen (mezun olunan) okul düzeyi olarak derlenmektedir. Bu nedenle eğitimini yarıda bırakanlar ve hiçbir eğitim almama durumu hakkında bilgi mevcut değildir. 

1 Ocak – 31 Aralık 2015 tarihleri arasında giriş yaşı 12-21 yaş grubunda olup çocuk ceza infaz kurumu ve eğitimevine giren hükümlü sayısı 483’tür ve yüzde 52.0 ile hırsızlık suçu birinci sıradadır. 

1 Ocak – 31 Aralık 2015 tarihleri arasında ceza infaz kurumuna giren hükümlü istatistikleri kapsamında suç işlenen il bilgisi mevcut iken suç işlenen kentsel alan veya kırsal alan ayrımı mevcut değildir.”