“Çalışanlar kötülük düşünmeye vakit bulamazlar; tembeller ise kendilerini kötülükten kurtaramazlar”

Hz. Ali

“İnsan, gülümseyişiyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır.”

Byron

Okul Faktörü!

Okullar, toplumun ihtiyaç ve isteklerine uygun olarak, iyi vatandaşlar yetiştirmek için fertlerdeki başarı güdüsünü harekete geçirmeye ve kabiliyetlerinin geliştirilmesine çalışan bir kurumdur. Okullar temeli hiç şüphesiz öğretmenlerdir. Okulların genel amacı topluma uyum sağlayabilecek başarılı insanlar yetiştirmektir.

Çocuğun eğitiminde aile, okul ve sosyal çevre çok önemlidir ve etkili ortamlardır. Bu üç ortam yani aile, okul ve sosyal çevre adeta çelik bir üçgeni andırır. Ülkelerin kalkınmışlık düzeyi ile eğitim sistemleri arasında sıkı bir ilişki vardır. Tarihte ün yapmış güçlü devletlerin zirve noktalarına bakıldığında, çok düzenli ve ileri seviyede bir eğitim sistemine sahip oldukları görülür. Eğitim sistemleri, düzenli bir şekilde uygulayan ülkelerin, hızla kalkındığını görmekteyiz.

Bugün aksine, eğitim sistemlerini bir türlü rayına oturtamayan, yaz-boz tahtası gibi sık sık değiştiren ülkelerin ise kalkınma sürecinde adeta sürünmekte olduğunu söylemek mümkündür.

Gençlik toplumun ruhu, beyni ve servetidir. Eğitim yönünden gençlik bugün, kültür emperyalizmi ile karşı karşıyadır. Kendi kültürünü alamadığı için bir boşluk içine itilmiştir, işte bu yüzden yabancılaşma tehlikesi belirmiştir. Nitekim terörün temel sebeplerinden birisi de, insanların birbirlerini tanımamalarıdır. Grupta geliştirilmesi gereken önemli bir özellik de fedakarlık duygusudur. Bir kere gençlere vatana fedakarlık, vazifeye bağlılık hislerini iyiden iyiye telkin etmek gerekir.

Gençlik uğrunda mücadele edeceği bir değere sahip olmalıdır. Bu değerler vatan, din, dil, bayrak, tarih ve kültürdür. Bu değerlerden yoksun olan gençlik, yabancı ideolojiler karşısında komplekse kapılmaktan kendini kurtaramaz.

Gençliğe kişiliğini veren ibret ve heyecan kaynağı olan bir kuvvet kazandırmadıkça, ondan ümitvar olamayız. İyi bilmeliyiz ki, şahsiyeti yok olan gençlik taklit eder. Bir çok kötü alışkanlıkların sebebi aşağılık duygusu ve komplekstir.

Sevgi ve güven

iyi eğitim almış, sevilen ve kendisine değer verilen aile çocukları kolay kolay kötü arkadaş seçmezler. Çünkü aileden aldıkları eğitim onlara güçlü bir güven duygusu kazandırmıştır. Arkadaşı tarafından ailesinden aldığı terbiyeye uymayan bir teklifle karşılaştığı zaman 'hayır' demesini bilecek, ısrarı halinde onunla ilişkilerini kesecektir.

Hata yapmayan insan yoktur. Öyleyse, hata yapmayan çocuk da olmayacaktır. Çocuklarınız hata yapacak, ona öğrettiklerinizi deneme-yanılma yoluyla pekiştirecek veya yeni bir şey öğrenecektir.

Ergenlik çağındaki çocuklarınızla çatışmak istemiyorsanız, onlara güvendiğinizi, değer verdiğinizi ve bütün huylarına rağmen onları sevdiğinizi söz ve davranışlarınızla göstermelisiniz. "Biz senin yaşında iken..." diye başlayan nasihatler kadar genci sıkan bir şey yoktur. Gençlerle konuştuğum ve anne babaları hakkında en çok sebep şikayetçi olduklarını sorduğum zaman, aldığım cevaplar genellikle şöyle: "Annem babam bana güvenmiyor, bana hep çocuk gözüyle bakıyorlar, büyüdüğümü kabul etmiyorlar, arkadaşlarımı beğenmiyorlar, görüşlerime değer vermiyorlar, her şeyime karışıyorlar, kendilerinin de yanılacaklarını "ve yanlış yapacaklarını kabul etmiyorlar, beni sevmiyorlar."

Çocuklarınızı duygusal olarak kendinizden uzaklaştırmak istemiyorsanız onlara karşı hoşgörülü, yumuşak, sabırlı ve sevecen olmalısınız. Onlara zaman ayırmalı, onları dinlemeli, her sıkıntılarında arkalarında olduğunuzu hissettirmelisiniz. Sevabıyla günahıyla, doğrusuyla yanlışıyla onlar sizin çocuklarınız.

Başarı; Başarılı insanlar, aklını verimli şekilde kullanabilendir. Beyinin ne istediğini bilen, hedef tayin eden bir insan başarılı olmaması için hiçbir sebep yoktur. Başarılı olacağınıza

korkmadan inanırsanız; çok sayıda yeni hareket tarzı dener ve istediğiniz sonuçlara ulaşabilirsiniz

Başarı faktörleri!

İnsanları başarıya ulaştıracak temel karakter özellikleri şunlardır:

1. Hırs

2. İstek

3. İnanç

4. Strateji

5. Azim ve sebat.

Başarılı insanlar, genellikle kendilerinden çok, başkalarının tecrübelerinden yararlanabilen kişilerdir. Başarıyı, kişi için, önce okul, sonra da hayat başarısı olarak ele almalıyız.

İnsan için gerçek ve en büyük başarı mutlu olabilmektir. Başarılı bir hayat, uyumlu ve doyumlu bir şekilde yaşamaktır. Kişi için okul başarısı, öğrenme metotlarının iyi uygulanması, etkili ve çok çalışmakla mümkün olmaktadır. Başarı için; aile hayatı başarısı, sosyal hayat başarısı, iş başarısı şeklinde ele alabiliriz.

Çocuk eğitimi ailede başlar

Çocuklara, huzurlu ve sevgi dolu bir aile ortamının hazırlanması, geleceğe mutlu ve güvenli adımların atılmasını sağlıyor. Toplumun değer yargılarına ve niteliklerine uygun sağlıklı bir neslin yetişmesinde anne-babaya büyük görev düşüyor. Aile toplumun çekirdeği ve temelidir. Sağlam ve güçlü bir toplum ancak güçlü ve düzenli ailelerden oluşur. Mutlu ailelerin, geleceğin sağlıklı ve güçlü toplumlarını oluşturacağım asla unutmamalıyız.

Ana, baba ve çocuklardan oluşan ailenin, yasalarla saptanan görevleri yanında, geleneklerle belirlenen birçok başka işlevleri de vardır. Aile, içinde bulunduğu toplumun bir birimi olarak, onun özelliklerini taşır.

Toplumun değer yargılarını, gelenek ve göreneklerini, inançlarını kısaca kültürünü yansıtır. Ayrıca öze! bir içyapısı ve kendine özgü bir işleyişi vardır. Çocuğun toplumun değer yargılarına ve niteliklerine uygun bir birey olarak yetişmesi, önce aile çevresinde sağlanır. Başka bir deyişle bir toplumun kültürünün kuşaktan kuşağa aktarılması aileden başlar; okulda ve çevrede sürer gider.

insanın tüm davranışları çocukluğunun ürünüdür. Bu sebeple insana çocukluk döneminde örnek davranışlar aşılamak gerekir. Bireyin yetiştiği aile ortamı ve fertleri ile olan ilişkiler, kişiliğin oluşmasında çok önemli rol oynar.

Çocuklar aile atmosferini yansıtırlar. Gerçek şudur ki; yetişecek yeni nesiller anne-babaların eserleridir, Bu sebeple günümüzde çocuk hekimlerinin organik hastalıkların tanı ve tedavisi ile ilgilenmekten öte sorumluluklarının olduğu bir gerçektir. Zira çocuğun her çeşit davranış sorununu tanıma ve bununla başa çıkabilme görevi büyük ölçüde çocuk doktorlarına düşmektedir.

Çocuğu küçük yaştan beri izlemesi çocuk hekimine, normal çocuk ve normal ana-baba davranışları konusunda büyük deneyim sağlar. Aileyi ve problem öncesinde çocuğu tanıyan bir hekim, normal davranıştan sapmaları kolaylıkla ayırt edebilir.

Pek çok sorun ciddi boyutlara ulaşmadan, çocuğu izleyen hekim tarafından çözümlenebilir. Çocuğun davranış bozukluğuna yaklaşımda, anne ve babanın kişilikleri ve duygusal olgunlukları dikkate alınmalıdır. Anne ve baba ile eğitimin ailede başladığını gösteren genel kavramlar konuşulmalıdır.

(devam edecek...)