Son birkaç yıldır Türk dizilerine en fazla beş dakika katlanabiliyorum. Benzer senaryolar, kötü oyunculuklar yüzünden neredeyse hiçbir diziden haberim yok. Eskiden çevremdeki bazı insanlar televizyondaki hiçbir şeyi izlemediklerini söylediklerinde onları ayıplar, insan kendi ülkesindeki programları nasıl bilmez diye eleştirirdim. Şimdi aynı duruma kendim düştüm.
Birkaç gün önce yine halimize bir bakalım, ne kadar kötü oyunculuklar sergiliyoruz bir görelim diye kanalları dolaşırken bir diziye rastladım. Başrol oyuncusunu “Mustafa Hakkında Her şey” adlı filmden beri yakından takip ediyordum. Fikret Kuşkan, oldukça yetenekli bir Aktör. Fakat bu dizi senaryosu itibariyle ona hafif kalmış. Yine de elinden geldiğinden daha fazlasını ortaya koymaya çalıştığını söyleyebilirim.
Dizinin konusu inanılmaz derecede saçma! Yani senaryo yazarları nerelerde yaşayıp bu kadar kötü konuları kimlerden duyup da yazıyorlar anlayamıyorum. Neyse, dizide Metin isminde market sahibinin karısı bir gün trafik kazası geçiriyor, 12 yıl boyunca hiçbir şeyi hatırlamadan hastanede yaşıyor. (Hastane ya da birinin evi olabilir o kısım açıkça aktarılmadı ya da ben öğrenemedim) Adamcağız da altı yıl karısını arıyor ancak bulamayınca başka bir kadınla evlenip aile kuruyor. Sonra birinci eşin hafızası aniden yerine gelince evine dönüyor. Tabi o zamana kadar insanlar kadının öldüğünü düşünüyorlardı. Birden karşılarında görünce şoke oldular. Neyse… Evde gerçeği söylemek için bin bir oyun dönüyor tabii ki. Şakalar, espriler filan… Adam ne yapacağını bilmez bir haldeyken arkadaşı diyor ki “Oğlum küçük bir haremin var işte başka ne istiyorsun?”
Bu lafı duyduktan sonra bile izlemeye devam ettim. Bakalım ne olacak diye… Benim için baya zordu. Durun! Daha bitmedi… Adamın ilk karısı gerçeği öğrenince oldukça kızıp evi terk ediyor ama sonunda adam karısını güzel sözlerle kandırıveriyor.
İşte ben bundan sonrasını merak ettim. Hem sinirlenip hem de daha ne yazabilirler acaba diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım.
Diziye devam ediyoruz… Adam bir türlü eve gelmiyor çünkü evde iki kadın var. Sahne oturma odasını gösteriyor. İki kadın yan yana oturmuş kocalarını bekliyorlar. Biri telefonla arıyor filan. Birbirlerini çekemiyorlar ama bir yandan da bıraksanız iyi arkadaş olacaklar. Sonunda aynı adamı beklerken koltukta uyuyakalıyorlar!
Allahım sen bana sabır ver dedim izlerken! Bu nasıl bir senaryo!
Aynı evin içinde iki kadın!
Kocalarını beklerken uyuyakalıyorlar!
Bıraksaydınız da nasıl arkadaş olabileceklerini, hatta ev işlerini ne güzel paylaşıp bizlere iki kadın bir adam yaşamanın güzelliklerini görseydik. Belki ilerleyen dönemlerde yaparsınız, kimbilir?
Sonunda adam çıkıp eve geliyor. Zavallı adamcağız kadınları o halde görünce ikisinin de üzerini battaniye ile örtüyor. Ne kadar düşünceli değil mi? Hep böyle iki kadının üzerine battaniye örten vicdanlı koca hayal etmiştim bu zamana kadar!
Dizi Metin’in her iki eşine de onları ne kadar çok sevdiğini söylemesi ile bitiyor… Bir sonraki bölümü izlemeyeceğimden emin olabilirsiniz. Ve buradan benim gibi düşünen herkesi bu diziyi izlememeye davet ediyorum. Biliyorum bir çok kişinin emeği ve beklentisi var ancak böyle bir senaryo kabul edilemez…
Ülkemizde öyle enteresan sorunlar var ki üzerine hikaye yazılacak. Yazamıyorsanız, halkın içine girip koklayamıyorsanız işte böyle bir şeyi dizi diye yayına koyarsınız. Şimdi birileri “Amaaaan ne olacak ki alt tarafı dizi” diyor ama içinde öyle kilit laflar vardı ki şimdi ben bu senaryoya karşı çıkmasam yarın buna benzer başka bir iş yapılacak ve normalleşme sürecine gireceğiz.
Senaryolar gerçek olursa bir gün o zaman hep birlikte makus talihimize oturur ağlarız. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da başından hastalık geçmiş ya da çocuğu olmadığı için üzerine kuma gelmiş birçok kadın var. Yapacaksanız buyurun onların hikayesini kaleme alın. Ama böyle senaryolar şaka kaldırmaz söyleyeyim.
Eğer komedi dizi çekmek istiyorsanız aynı kanalın Şen yuva diye bir dizisi vardı. Hem oyunculuk hem de senaryo anlamında Avrupa Yakası dizisi ile yarışırdı. Aynı diziyi tekrar yayına koyabilirsiniz ama lütfen bizi çifte saadet işleriyle uğraştırmayın. Yeterince başımızda dert var zaten…
Kadın söz konusu olunca kendimi tutamayıp böyle yazılar yazıyorum. Yoksa kendime söz verdim. Bundan sonraki dönemde daha çok kişisel gelişim ve kariyer üzerine yazılar yazmayı deneyeceğim.
Herkese sevgiler,