İki Darbe Arasında Prof.Dr. İskender Pala’nın kaleme aldığı “İki Darbe Arasında” hatıra türü eser bugüne kadar neredeyse yüz bine yakın satış yaptı. Kitabın hem konusunun gündeme denk gelmesi hem de yazar Pala’nın akıcı ve kıvrak bir dille kaleme almış olmasından büyük pay olsa gerek. İki Darbe Arasında kitabı Kapı Yayınları (0212 5133420) tarafından neşredildi. İskender Pala, tuttuğu yıl yıl (1982–1996) günlüklerden oluşan “İki Darbe Arasında” kitabına “Önsöz”ün ardından “Yüzlerce benzer öykü içinde bir öykü bu… Keşke yaşanmamış olsaydı. Yaşandı işte..” diye kitaba başlıyor ve belgelerle kitap bitiyor. Askeriyede subay olarak geçirdiği onbeş yılı arı ve duru bir Türkçe ile kaleme alan Pala, geçirdiği döneme dair tarihe not düşüyor. 265 sayfalık “İki Darbe Arasında” kitabı bir solukta okuyabilirsiniz. Kitabın bize öğrettiği gerçekten çok önemli şeyler var. Bir kere askeriye gibi çok köklü bir kurumun ihbar ve iftiralarla subayların harcandıklarına şahit oluyorsunuz. Ne kadar acı bir şey değil mi? Böylesine faydalı bir kitabı kaleme aldığı için Prof.Dr. İskender Pala’yı tebrik ediyorum. Kitabı okuyunca bana hak vereceksiniz. İşte kitapta öne çıkan çarpıcı başlıklar: İskender Pala Neden Ordudan Atıldı? — İskender Pala orduda iken, Namaz kılarken bir defa görülmüş Osmanlıca kitap okurken (Kuran zannediliyor) görülmüş. Cenaze namazında saf tutarken görülmüş. — Recep Tayyip Erdoğan (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı) ile İlhami Erdil (Kuzey Deniz Saha Komutanı) arasında geçen sohbet... Askeri Lokalde Başörtü Tahammülsüzlüğü... — İskender Pala eşi ve çocuklarıyla askeri lokaltadan eşinin başörtülü oluşu nedeniyle çıkartılıyor. Eşi ve çocukları önünde rencide edilen İskender Pala hukuk mücadelesini kazanamıyor. Deniz Kuvvetleri tarihini arşivleyip bu arşive 50 araştırma kitabı kazandırmış. Ordunun bilime yeterince önem vermediğini ifade ediyor.(Edebiyat doktorası yapmış birini doktor zannedip deniz hastanesine gönderiyorlar). Asker Kitapları Yakıyor... - MEB kitapları orduda yakılıyor.Orduda Etnik ve Dinsel ayrımcılık - İskender Pala kendisinden önce Kürt’lerin, Alevi’lerin ve Çingene’lerin orduya alınmadığını bu etnik ayrımcılığa kendisinden sonra inançlı, namaz kılan insanların da dâhil edildiğine dikkat çekiyor. Bir Felsefe Geleneğimiz ve Bir Evrensel Projemiz Var mı? Prof.Dr. Kenan Gürsoy’ın kale aldığı ve “Bir Felsefe Geleneğimiz Var mı?” ve “Bir Evrensel Projemiz Var mı?” isimli her kitapta Etkileşim Yayınları (0212 5513225) tarafından neşredildi. Şu anda Vatikan Büyükelçimiz olan Prof.Dr. Kenan Gürsoy, bugünün insanı manevi ve fikri anlamda arayış içinde olduğunu geçmiş on yıllara oranla daha fazla fark etmekte ve çözümler üretmeye çalışmamız gerektiğinin altını çiziyor. Modernite’nin getirdiği problemler, çağımız insanının Aydınlanma’dan itibaren kabul gören ilke ve değerleri yeniden gözden geçirmesine neden olmuştur. “Bir Evrensel Projemiz Var mı?” kitapta, günün problemlerini çözmede bizim medeniyetimizin evrensel çözümler sunabileceğini öngörmekte; Batı hümanizmiyle İslam medeniyetinin insana verdiği değer arasındaki farkları tarihi ve felsefi perspektiften ele almaktadır. Bu bağlamda eserde ABD’nin Irak işgali siyasi, kültürel ve ekonomik yönleri yanında özellikle etik yönden incelenmektedir. Bir Evrensel Projemiz Var mı? Batı modernitesinin yeni ürünü olan küreselleşmenin karşısına İslam medeniyetinin tüm varlıkları kuşatan şefkat ve merhametinin boyutlarını gündeme getiriyor. Bir Felsefe Geleneğimiz var mı? Kitabında Prof. Dr. Kenan Gürsoy şu önemli konuların altını çiziyor; “Bir tür gelenek demek olan bu dinamik süreklilik bulunmuyorsa, felsefenin felsefece kavranmış olması mümkün görünmemektedir. Felsefe, bu noktada bir ‘felsefe geleneği işidir.’ Böyle bir gelenek, herhangi bir kültür çevresinde oluşturulamamış, ya da böyle bir gelenekten kopulmuş ise, orada felsefe adına bir durgunluk ve kargaşa vardır. Hatta fikir hareketleri mevzii ve köksüzdür. Farklılıkların diyalogu diyebileceğimiz felsefi platform kurulamamıştır. O halde, felsefe geleneğini oluşturmak dediğimiz andan itibaren karşımıza felsefe ile kültür arasındaki bağın kurulması zorunluluğu çıkıyor. Bir başka ifadeyle, değer derken ‘kültür’; ‘kültür-insan münasebeti’ derken, felsefenin gerektirdiği diyalog, tartışma bağlamında beliren ‘ortak yaşanmışlık’; ortak yaşanmışlık derken ‘bizim kültürümüz’ kavramları gündeme geliyor. Hareket noktası olan insan boyutuyla bütünleşmesi gerekiyor. Bunun yolu ise kültürle tanışmak o kültürden yansıyan insanı anlamak, o kültürün taşıdığı ya da sakladığı irfan toprağında zemin bulmak ve ondan güç almaktır.(Sayfa 7) Prof.Dr.Kenan Gürsoy, Batı insanı son üç yüz yıldır maddi anlamda yükselirken manevi yönüyle inişe geçtiğini, Batı toplumu “öteki”ne olan hoşgörüsünü yitirdiğini belirterek, “Batı şu soruyu sormayı hep unutmuştur: İnsan nedir? Bu sorunun cevabını hep maddi anlamda bulmaya çalışmıştır. Batı’nın bu tür bir evrensel keşmekeşe neden olması insanlığın tamamen ümidini yitirdiği anlamına da gelmiyor. Çünkü bizim medeniyetimizin bir insanlık projesi var. İnsanlığa evrensel mutluluğu getirecek değerlerimiz var. Bu değerleri Batı ve Doğu kültürlerini çok iyi tanıyan ve oralardan süzülen birikimi bize anlatabilecek insanlarımız vardır.” Diyor. Her iki kitabından dolayı Profesör Kenan Gürsoy hocamızı tebrik ediyor ve okuyucularıma her iki kitabı da okumalarını öneriyorum. “Nasıl Bir Diyalog?” Ve “Sessiz Ustalar” Fatih Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Şerif Ali Tekalan’ın kaleme aldığı “Nasıl Bir Diyalog?” kitabı Doğan Kitapçılık (0212 3737700) tarafından neşredildi. Yedi bölüm ve 172 sayfadan oluşan kitapta diyalogla ilgili birinden ilginç akıcı bir dille yazılmış makaleler yer alıyor. “Dünya, sınırları eriyen ve herkesin birbirine etki edebildiği büyük bir köye dönüşüyor. Teknolojinin geldiği noktada, iletişim araçları bizi tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar birbirimizle bağlantılı kılıyor. Ama teknoloji ve iletişim araçları, bireylerin ve toplumların sağlıklı iletişim kurması için tek başına yeterli değil. Çünkü hem toplumsal hem de uluslararası arenada sağlıklı iletişimin yolu, diyalog ve hoşgörüden geçiyor. Nasıl Bir Diyalog? Vatandaşı olduğumuz küresel köyde, diğerini ‘öteki’leştirmeden, sağlıklı ve hoşgörülü diyalog kurmanın ipuçlarını veriyor.” Prof.Dr.Şerif Ali Tekalan kitabında uzun yılların tecrübesinin ürünlerini görüyoruz. Türkiye’nin ve hatta Dünyanın birçok yerini gezerek insanlarla diyalog kuran Tekalan Hocamız hem bilim adamı hem de hekim olarak insanlarla mutlaka iletişim kurmanın bir yola olduğuna dikkat çekiyor. İşte kitabının “Sonsöz” kısmında herkesi uyarıyor ve önemli mesaj veriyor: “Her insan özel ve güzeldir. Herkesin bir konumu vardır ve bu konuma saygı gösterilmelidir. Kimse ilgi sahası dışına bırakılmamalıdır. İnsani ilişkiler samimiyet ve fedakârlıkla kurulmalı, geliştirilmeli ve feda edilmeyecek arkadaşlıklar tesis edilmelidir. Her seviyede, herkesle, her milletle tesis edilen bu dostlukların neticesinde yerkürede sulh adacıkları meydana gelecek, savaşlar ve çatışmalar yerini huzur ve sükûna bırakacak, her şey adalet paylaşılacak, insanlar adeta bu dünyada cenneti yaşayacaklardır.” Evet yerden göğe kadar haklı Şerif Ali Tekalan Hocamız. Gerisini kitapta okumaya davet ediyorum. Yine Prof.Dr.Şerif Ali Takalan tarafından kaleme alanın ve Kaynak Yayınlarından (0216 3184288) çıkan “Sessiz Ustalar” kitabında birbirinden önemli konular yer alıyor. Sessiz ustalar, bulundukları devirlerde bilinmez, tanınmazlar ama, sonra gelen nesiller bunların kimler olduğunu net bir şekilde görür, öğrenir, daha sonra da bunların yaşam biçimlerini adeta evliya menkıbeleri gibi nesilden nesile aktarırlar. Profesör Tekalan, toplumlarda, beklentisiz, öne çıkmadan her işin altına girebilen, her boşluğu doldurmaya çalışan, gerçekten toplumları ayakta tutan insanları konu ediyor kitabında. Sessiz ustaların önünü açıp onlara imkânlar tanıma ve her birimizin birer sessiz usta olma yönünde birbirimizi destekleme, özellikle yeni yetişen nesillere bu yolda yaşayan örnekler gösterme ve bunların özendirilmesi, gelecek adına yapılabilecek hayırlı ve bereketli bir yatırım olacaktır. “Sessiz ustaların ve sessiz ustalaşanların gayretleriyle gürültüsüz, beklentisiz sulh adacıklarının birleştirilip sulh kıtaları oluşacağı bir dünyayı kim istemez ki…” Şerif Ali Hocamızı tebrik ediyor daha nice eserler vermesini dilerken, siz aziz okurlara her iki kitabı da dikkatle okumalarını tavsiye ediyorum. Çocuk Eğitiminde İlgi Bilgi Sevgi Ahmet Altun tarafından kaleme alınan “Çocuk Eğitiminde İlgi Bilgi Sevgi” ismini taşıyan kitap Elit Yayınları ( 0212 5013019) neşredildi. Kitap yedi bölümden ve 272 sayfadan oluşuyor. Kitapla ilgili yazar Ahmet Altun şu önemli noktaların altını çiziyor: “Bu kitap ilgi, bilgi ve sevgiyi kullanma reçetesi hükmündedir. Bu reçetenin iyi uygulanması halinde bütün problemlerin çözüleceği görülecektir. Tecrübeler bunu gösteriyor. Bu üç kelime aynı zamanda aile yapısının temel harcıdır. Binanın sağlamlığı bu harcın kalitesine bağlıdır. Kitapta, çocukların eğitim ve öğretiminde, İlgi, Bilgi ve Sevgi’nin önemi ve uygulaması üzerinde durduk. Bu çalışmayı yaparken bilimsel araştırma neticelerini, istatistikleri, Kur’an ve Hz Peygamberin hadis ve uygulamalarını, müşahedelerimi ve yaşadıklarımı, esas aldım. Kitabın her bölümünün; ilgi, bilgi ve sevgi merkezli olduğunu göreceksiniz.”İşte kitapta öne çıkan bölüm başlıkları şöyle: Anne-babanın yaygın olan yanlış tutum ve davranışları., Anne-babanın ideal tutumları., Çocuklarla iletişim., Ergenlik., Veli öğrenci ve öğretmen dayanışması; Eğitim Yöntemleri., Disiplin konularını içermektedir. Bugüne kadar on kitap kaleme alan Ahmet Altun daha önce yazdığı “11 Eylül Öncesinde ve Sonrasında Dünyada İslam” isimli kitapla ismini duyurdu. Yaklaşık yirmi yıldan beri yakından tanıdığım Ahmet Altun Hoca sürekli kendini yenileyen, yeni öğretim metotlarıyla öğrencilerine yeni yaklaşımlarla alternatif üreten soyadı gibi Altun Hocamızın yazdığı kitaplar takdire şayandır. Birbirinden önemli kitaplara imza atan Ahmet Altun’un kitaplarından bazılarını siz aziz okurlarımı takdim ederken kendisini tebrik ediyor iyi okumalar diliyorum. Arapça Öğretiminde Çağdaş Yöntemler, Kendi Kendini Pratik Arapça, Besmelenin Sırları, Namazın Sırları, Duanın Sırları…