Geçen hafta Avrupa şehirlerini türkülerin diliyle dolaşmıştık bu hafta da birkaç örnekle Doğu?da kısa bir tur atarak aşkla vatanlaştırdığımız, bugün târümâr olan bu coğrafyayı bir de türkülerle hatırlayalım. ? Evet gidişimiz Batı?ya doğru ama Doğu?dan geliyoruz. Doğu?yu sevmedik mi sanki? Mezopotamya?dan kalkarak konduğumuz, çoğalıp güçlendiğimiz anayurt için, bu gün yarısı Çin sınırları içinde kalan ve Doğu Türkistan olarak adlandırılan, diğer yarısı Kazakistan, Özbekistan, Afganistan, İran, Türkmenistan sınırları içerisinde yer alan anayurt Türkistan için yanmadık mı, türküler yakmadık mı?... Güzel Türkistan sana ne oldu, Sebep vakitsiz güllerin soldu, Çemenler berbâd, kuşlar hemferyâd Hepisi mahzun, olmaz mı dilşâd?.. Sonra oradan Batı?ya göç edişimizin hikâyesi de nağmelerle dile getirilmiştir? Bakın şu göç türküsüne? Bu gün de akşamdan batma yarım ay Işık ver yılda bir dinlenenlere, Gördün mü nasıldı Ural?la Altay, Halini sordun mu halkın bir kere? Bugün Gürcistan?ın başkenti olan Tiflis?te gördüğü bir güzele yanan bir ozanımız bakın nasıl nene(ana)sine dert yanıyor. Başına döndüğüm gül yüzlü nene Nene ben Tiflis?e varmalı oldum. Bir civanın aşkı düştü serime , Nene ben Tiflis?e varmalı oldum. Biraz güneyde bugünki İran?da yer alan Tebriz?i bir türkümüz ne güzel anlatıyor: Tebriz?in etrafı dağdır, meşedir. İçinde oturan ; beğdir, paşadır, Seksen bir mahalle, yüz bir köşedir Çarşısı, pazarı, yolu Tebriz?in Yıkılan, viran olan masallar diyarı bugünki Irak coğrafyası için? Buralar için de bakın ne der Karacaoğlan? Ve bugün Murat Kekilli çok güzel bir söyleyişle günümüze aktarır bu türküyü: Açtım?ola Şam elinin gülleri, Yettim?ola elâ gözün sürmesi, Bağdat?ın Basra?nın telli durnası Turnam, yare selâm saldım!.. gelmedi.. Güzele meftun olan bir Kerkük Türkmeni bakınız nasıl dile getirir duygularınıİ Kerkük?ün kalesiyim, Dibinde lâlesiyim Nerde bir güzel görsem Başının belâsıyım. Yine Kerkük?e yakın Musul kentinden bir başka Türkmen kardeşimiz şöyle zenginlik katar türkülere: Musulluyam türkmenem, Men belâdan ürkmenem, Gönlüm gömülü burada, Ölse etmez terk!.. menem. Bu coğrafyada gezinip de biraz daha güneydeki Yemen?den bahseden şu türküyü ve bir Halep türküsünü anmadan geçmek olmaz: Kışlanın önünde çalınır sazlar, Yemen?e gidene ağlıyor kızlar, İçerim yanıyor, yüreğim sızlar, Bura Yemen?dir, gülü çemendir Giden gelmiyor, acep nedendir? ? Ayrıldım gonca gülümden, O sözleri bülbülümden, Ayrılık zordur ölümden, Sana geldim Halep şehri. Bir zamanlar üç kıt?aya yayılan bir devletimiz varmış. Bu üç kıtadan birisi de Afrika oraya da uğramadan geçmeyelim. O meşhur Cezayir türküsünü sanırım bilmeyen yoktur. İşte Mısır?dan bahseden bir türkü: Armut dalda bir sıra, Yarim gitti Mısır?a Koyun olsam yayılsam Yarimin ardı sıra. Bakarım ki yar gelecek, Yâreme merhem olacak Mısır?a sultan olacak Yusuf u Kenan?ım geldi. Son olarak Ana Vatan Türkiye?den Yavru Vatan Kıbrıs?ın güzellerine türkü şeklinde söylenmiş bir iltifat: Beşparmak Dağı?na türküler yakar, Bülbül gibi şakır dili yarimin. Kıbrıs adasının seçme güzeli, Güzel Lefkoşa?dır ili yarimin. Ne geniş bir yüreği var bu milletin ve ne geniş bir vatanı var türkülerin?Bu bir milletin muhatap olduğu her coğrafya ve o coğrafyaların insanlarına karşı duyduğu muhabbeti, ilân-ı aşkıdır. İşte bu kültürün ufku ve dünyayı kartal gibi kuşbakışı süzüşüdür. Bilmiyorum insan Türkçe?den başka bir dilde bu kadar geniş bir vatanın sevgisini bulabilir mi? Bu kadar geniş bir coğrafyayı başka bir dille böyle çal söyleye gezmek mümkün mü?...