Boşanmış aile çocuklarının mutsuz oldukları ve iyi evlilikler kuramayacağı yaygın bir varsayımdır.  

Konuyu geneleme yapmadan irdelersek, sağlıksız aile ortamında yetişen çocuklara göre, iyi yönetilmiş boşanma sürecini yaşayan çocuklar psikolojik açıdan daha şanslıdırlar.  Boşanma süreci nasıl yönetilmelidir? 

Çocuğun yaş ve gelişim düzeyine göre duruma uyumuna yardımcı olunmalıdır. 

Eşlerin kendi duygu düşünce ve davranışlarını kontrol edebilmeleri 

Çocuğun durumu en sağlıklı anlamlandırabilmesine yardımcı olabilmeleri  

Çocuğun yanında tartışmaya girmeden ona olan sevgi ve ilgilerinin kesinlikle azalmayacağının ifade edilmesi boşanma sürecinin iyi yönetilmesini sağlar. 

 İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre boşanmaların yaklaşık % 35-40’ı evliliğin ilk 5 yılı içerisinde, % 20-25’i ise 6-10 yıl içerisinde gerçekleşiyor. Bu yüzden çocukların pek çoğu erken çocukluk dediğimiz 0-6 yaş arasında ya da ilkokul döneminde boşanma ile tanışıyor. Yani güven, sevgi ve aynı zamanda ayrışma ve öğrenme ihtiyaçlarının ön planda olduğu yaşlardır bu dönem.  

Çocuğun duygu ve düşünce dünyası cevaplanmayı bekleyen sorularla doludur. 

“Anne babam birbirlerini artık sevmiyorlarsa beni de sevmezler mi?” 

“Bugün sahip olduklarımı gelecekte kaybedebilir miyim?” 

“Anne ve babam beni bırakırlar mı?” 

“Onlar benim yüzümden mi ayrıldılar? 

Endişe, güvensizlik ve suçlanma içinde olan çocuğun en çok ilgi sevgi ve güven sağlayacak tutarlı davranışlara ihtiyacı vardır. Eşler bu dönemde birbirleri ile olan sorunlarını değil çocuklarına her zamankinden fazla anne baba desteği şefkati sunmaları gerekecektir.  

Bazen anne babalar çocuklarının hiç tepki vermemesine ve ağlamamasına bakarak onların çok da etkilenmediklerini zannederler. 

Her çocuk mutlaka etkilenir ama tepkileri farklı olabilir. 

Boşanmış Eşler İçin Tavsiyeler 

Bu durum anne, baba arasında olandır ve anne, babalık hep devam edeceği çocuğa net bir şekilde hem anne, hem baba bir arada iken ifade etmelidir. 

Çocuğa onun anlayacağı dilden boşanma kararları birkaç hafta öncesi konuşulmalıdır. Neden ayrılmaları gerektiği anlatılarak sonuca hazırlanmalıdır. 

   Çocuklar net anlaşılır karışık olmayan bilgilere ihtiyaç duyarlar. Çocuk yeni durumda kendisinin ne olacağı, nerede yaşayacağı, okula gideceği bilgilerine kendisiyle ilgili alınan kararların nedenlerini anlamasına yardımcı olunurken, onunda istekleri önemsenmelidir. 

Anne, baba çocuğa birbirleriyle ilgili olumsuz konuşmalar yerine daha saygın sözler söylemeleri, davranışlarında nezaketli olmaları önemlidir.  

Anne baba çocuğu ajan gibi kullanmaktan mesaj taşıtmaktan kesinlikle kaçınmalıdırlar. 

Onunla sohbet içinde kalınması ve onun duygu ve düşüncelerini tam olarak anlamasına ve yargılanmadan dinlemeli, onun sorularını önemseyerek tutarlı cevaplar vermelidirler. 

Anne ve baba ileriki zamanlarda çocukları ile bir araya gelebilirlerken birbirleriyle olan iletişimlerinde saygılı ve ölçülü olmaları gerekir. 

Anne babanın mutlu olmaları çocuğunda mutlu olmasını sağlar. Çocuk anne babasının mutluluğunu ister. Birlikte ama mutsuz olacaklarına ayrı ama mutlu olmalarını tercih ederler .  

Boşanma Öyküleri

Ayşe değil, Ali  

40 yaşlarında bir kadın eşinin kendisini aldattığı şüphesiyle boşanmak istediğini söyleyerek avukata başvurdu. Gerekçe olarak eşinin telefonuna sürekli ‘Ayşe’ isimli birisinden aşk mesajları gelmesini gösterdi. Aynı numarayla eşi arasında telefon görüşmeleri de vardı. Eşi ise onu bir kadınla aldatmadığına dair yeminler ediyor, onu çok sevdiğini ayrılmak istemediğini söylüyordu. Eşini ‘bir kadınla’ aldatmadığını söyleyen kocanın iddiası doğru çıktı. 

Mahkeme kanalı ile GSM şirketinden istenen telefon kayıtlarında kocanın telefonuna "Ayşe’ ismiyle kayıtlı olan numaranın aslında ‘Ali’ adında bir erkeğe ait olduğu tespit edildi. Eşi onu bir erkek ile aldatıyordu. Bu gerçeğin ortaya çıkmasından sonra koca boşanmayı kabul etti. 

Eşinizi gerçekten tanıyor musunuz?  

30’lu yaşlarının başındaki erkek eşiyle geçinemedikleri, sık kavga ettikleri gerekçesiyle boşanmak istediğini söyleyerek avukatına başvurdu. Eşinin egosu yüksek, narsist, mezun olduğu okullarla sürekli öğünen tavrından yılmıştı. 

Dava açtıktan sonra eşinin öğündüğü okullara gitmediğini, çalıştığını söylediği işte çalışmadığı ve hatta ailesine dair yalanlar söylediği ortaya çıktı. Üstelik eşiyle birlikte oturdukları evde dinleme ve ses kayıt cihazları buldu. Ortada teşhisi konmamış bir ruhsal hastalık durumu vardı. Mahkeme sunulan deliller karşısında çiftin boşanmasına karar verdi.