Haber: Damla Oya Erman

2018'de başlayan hikaye, Columbia Üniversitesi'nden astronom David Kipping ve ekibinin, Kepler Uzay Teleskobu tarafından keşfedilen Kepler-1625b adlı Jüpiter benzeri bir gezegenin etrafında dönen bir exoay keşfettiklerine inanmalarıyla başladı. Ancak, Max Planck Güneş Sistemi Araştırmaları Enstitüsü'nden astronom René Heller liderliğindeki başka bir ekip, Nature Astronomy dergisinde yayımlanan bir makalede bu iki exoay keşfini sorguladı.

İki ekibin arasındaki anlaşmazlık, kullanılan veri analiz algoritmalarının farklılığına dayanıyor. Kipping'e göre, her iki ekip de aynı teleskop verilerini kullandı, ancak Kepler-1625 b I ve Kepler-1708 b I'nin kaybolma nedeninin, ekiplerin verileri nasıl işlediklerinden kaynaklanabileceğini belirtiyor. Bu durum, exoay tespitinin ne kadar zorlu bir süreç olduğunu ve doğru sonuçlar elde etmek için teleskop teknolojisinde büyük ilerlemelerin beklenmesi gerektiğini gösteriyor.

Kipping, yaşanan anlaşmazlığın bilim dünyasına exoay avcıları için bir fırsat sunduğunu ve bu küçük uzak cisimleri avlamak için en iyi yaklaşımı bulmak için yöntemleri karşılaştırma ve birleştirme olasılığını değerlendirdiğini belirtiyor. Bu tür bir gelişmiş exoay tespit yöntemi, iki ekibi bir gün hemfikir edebilir.

Kepler-1625 b I ve Kepler-1708 b I'nin boyutları, bu exoay'ların sıra dışı olabileceğini gösteriyor. Mini-Neptune boyutundaki bu dev ay adaylarının, bilim dünyasında kabul görmelerini zorlaştıran bir faktör olduğunu söyleyen Kipping, James Webb Uzay Teleskobu'nu kullanarak daha güvenilir exoay analoglarını aramaya yöneleceğini ifade ediyor.

JAXA, yeni tip "ALOS-4" gözlem uydusu fırlattı JAXA, yeni tip "ALOS-4" gözlem uydusu fırlattı

Bu tartışma, bilim dünyasının güneş sistemi dışındaki ay avına dair zorlukları ve belirsizlikleri anlamak için yoğun bir çaba içinde olduğunu gösteriyor.