Dünya’nın sadece izlediği bizim açımızdan önemli tarihi bir olaya şahitlik ediyoruz. Barış Pınarı Harekâtı başladığı günden beri Dünya’nın gündeminde. Sınırlarımızda gerçekleştirdiğimiz bu operasyona bazı ülkelerin karşı çıktığı bazı ülkelerin de  desteklediğini  görüyoruz.

Harekât başlamadan önce ve şu dakikaya kadar birçok açıklama yaptı Amerika Birleşik Devletleri ( ABD).  Bu açıklamalara yönelik okuma yapmaya çalışanlar var. Ne demek istedi diye kafa yoranlar var. Çok kafa yorulacak bir mesele değil. Birleşmiş Milletler ( BM)  şartının 51. Maddesi, üye ülkelere silahlı saldırıya hedef olması halinde meşru savunma hakkını tanıyor. Türkiye tamamen kendi meşru savunma hakkını kullanıyor. Bildiğiniz üzere Trump birçok açıklama yaptı. Bu açıklamalar bazen bir birinden tamamen bağımsız oldu. Benim gördüğüm kadarıyla Trump, ABD’nin iç dinamiklerini de memnun etmeye çalışıyor ama kendi düşüncesinden de vazgeçmiyor. Aslında Trump defalarca askerlerini bu bölgeden çekmeye çalıştı fakat ABD’nin iç dinamiklerinden biri olan Pentagon buna izin vermedi. Şu durumda Türkiye’nin kararlı tutumu karşısında yapılacak çok bir şey yok aslında. Gündemde bu sorunun çözümü konusunda Suriye Başkanı Esed ile masaya oturmak zorunda olduğumuzu savunanlar da var. Hükümet ilerleyen günlerde nasıl strateji izleyecek hep beraber göreceğiz.  Bir yandan Türkiye’ye yönelik lobi faaliyetleri yapılıyor. Benim en çok kızdığım noktalardan biri Türkiye’nin lobi faaliyetlerinde başarısız olması. Lobi faaliyetlerinde pasif kalıyoruz. Haklı olduğumuz Barış Pınar Harekâtı için bile doğru düzgün lobi faaliyeti yürüttüğümüzü söyleyemem. Bu yüzden şu anda bu harekât için biz suçlanıyoruz. 

Türkiye böyle durumda kenetlenir. Muhalifine kadar tek ses oluruz. Kimse siyasi bir çıkar gütmez. Öncelik ülkenin geleceğidir. Öncelik vatandır. Bu tür ortamlarda hangi siyasi aktör olursa olsun işin içine bir şekilde siyaseti sokması,  rant sağlamaya çalışması iyi niyet göstergesi değildir. Ülkenin içinde bulunduğu birlik ve beraberlik ruhuna gölge düşürür. Bu konuda önceliğimizin belli olması gerek. Siyasi partiler gelip geçicidir ama devlet daimdir. Bence böyle durumlarda siyasi rant sağlamak yerine bu enerjiyi ülkenin birlik ve bütünlüğüne harcamak daha mantıklı diye düşünüyorum.

Dönüm noktası diyebileceğimiz bir duruma şahitlik ediyoruz. Bu süreçte ordumuza ve devletimize desteğimiz tamdır. Bu operasyonun da üstesinden gelerek önümüze bakacağız. Değişen dengelerde Türkiye, yeni stratejiler geliştirerek ve geçmişte yaptığımız hatalardan ders alarak daha güzel bir tablo ortaya koyacağına inanıyorum.