NESLİHAN KALAYCI

Sevgili öğretmenim Vedat Delek’in, dün Eskişehir’de 13. Kitabı “Mevlana’nın sözlerinden olumlamalar” kitabının imza gününde bir araya geldik. Sevgili Delek, 2024 yılının “değişim” yılı olduğunu bir kez daha dile getirdi. Değişime direnmemiz gerektiğini ve hayatın akışı içinde değişime açık olmamız gerektiğinin de bir kez daha altını çizdi.

 “Her gün bir yerden göçmek ne iyi,

 Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş,

Her gün bir yere konmak ne güzel. 

Dünle beraber gitti cancağızım,

Ne kadar laf varsa düne ait şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”

Mevlana Celalettin Rumi 

Bu da demek ki hayatımızın her alanında değişime açık olmamız gerekiyor. Bu bağlamda gelin bugün Aşk’ı işleyelim. Ne dersiniz?

Gerçek aşk nedir? Belirli zaman dilimlerinde yaşadıklarımız gerçekte aşk mı? Yoksa bizler öyle hissetmek istediğimiz için mi aşk? Hadi gelin, aşkın tanımı yapalım dediğimde herkes kendine göre aşkın tarifini yapabilir. Peki, aşk gerçekten bir delilik hali mi ve bir akıl tutulması mıdır? Yalnız şu da bir gerçek ki aşk insanı güzelleştiren bir duygu selidir. Sevgi de hayatımızda en önemli bir mihenk taşıdır. Peki, sevme duygusu olmayan bir insan sizce gerçekten aşık olabilir mi?

Aşk başımıza geldiğinde, gözümüz hiç kimseyi görmez. Adeta kör oluruz. Bile isteye yaparız bunu. Bir peri masalında yaşıyor gibi ayaklarımız yerden kesilir. Her kim ne derse desin gözümüz o kişiden başkasını görmez. Sanki dünyada sadece bir o ve bir siz kalmış gibi oluruz. Aslında bir kişi aşk acısı yaşıyorsa ve bunu size anlatıyorsa sizden yardım veya yorum istediği için değildir. Sadece anlatıp içini boşaltmak istediği içindir. O nedenle bir arkadaşınız size çok sevdiği ve aşık olduğu bir ilişkisini anlatıyorsa sakın bu konu ile olumlu veya olumsuz yorum yapmayın. Hatta kendi aşk ve sevgilinizden örnekleme kesinlikle yapmayın. Çünkü her aşkın DNA’sı farklıdır. Tıpkı bizler gibi…

İlişkiler her ne kadar birbirine benzer gibi görünse de her aşk kendine özeldir. Eğer arkadaşınıza gerçekten yardımcı olmak istiyorsanız sadece dinleyin. Yaptığınız, yargılama, eleştiri ve/veya olumlu düşünceler sadece sizin kendi yaşadığınız aşkı bağlar. Karışışınızdaki arkadaşınızı değil. Çünkü arkadaşınızın bu sevgiyi nasıl yaşadığını ve ona neler hissettirdiğini asla bilemezsiniz.

Peki!.. Aşk bittiğinde, sevgi de biter mi? Aşk ruhen ve bedenen bir arada yaşandığında tam bir sevdaya dönüşür. Aşk anlık ya da birkaç aylık bir duygu durumu değildir bence…

Bir insanın gözlerinin içine baktığınızda; içinizde bir sıcacık bir dalga yayılıyorsa, kalp atışlarınız onu her gördüğünüzde tatlı, tatlı atıyorsa, onunla zaman geçirmek sizi mutlu ve güvende hissetmenizi sağlıyorsa, onu ilk gördüğünüz anda ki gibi seviyorsanız ve de en önemlisi sonrasında onu değiştirmeye ve dönüştürmeye çalışmıyorsanız. Yani onu olduğu kabul ediyorsanız. İşte gerçek aşk budur!..

Şimdiden sizleri duyar gibiyim. “Yok, ben onu tanıdığımda öyle değildi. Yok, gerçek yüzünü görmemişim” ve buna benzer cümleler kuruyorsanız gerçekte siz ona aşk mıydınız? Bir düşünün lütfen!..

İnsanların en çok ve en kolay yaptığı şey başta kendilerini kandırmaktır. Aslında siz onu ilk gördüğünüzde her şeyini olabildiğince sonuna kadar gördünüz. Ve de siz onu o halde sevdiniz ve âşık olduğunuz.

Hayatta en önemli olan güven, sevgi ve saygıdır. Çünkü saygı ve güven duymadığınız bir kişiye ne âşık olabilirsiniz ne de sevebilirsiniz…

2024 yılı değişimin, sevginin ve aşkın yılı olsun!..

Sevgi ve Saygılarımla,