Kış aylarına girerken vaka sayılarında ve ölüm oranlarında artış yaşanmaya başlandı. Bu artış daha da yukarı çıkacak; fakat kapanma söz konusu olmayacaktır. Bir kapanmaya daha gidilmesi halinde bu işin içinden çıkılamaz. 

Diğer yandan Sağlık Bakanlığı, aşıyı teşvik ederek kapanmanın önüne geçmek istiyor. Bakanlığın tutumu çok doğru, olması gerekeni ve elinden gelenin fazlasını da yapıyor. Aşılama sürecinde öyle iki kritik nokta vardı ki, bu iki kritik nokta atlandığı için aşılama hız kazanmıyor. Bu kritik noktalardan biri; aşılama çalışması başlamadan önce, insanlara aşı ile ilgili gerekli bilgilerin verilmemesi. Aşılamayla ilgili gerekli iletişim çalışmalarını yapmakta çok geç kalınması. Diğer bir sebep; şu ana kadar aşılama sürecinde kat ettiğimiz yolu şeffaf bir şekilde halka anlatmamak. Mesela, ben olsam şu anda ölüm sayılarının aşısızlardan mı, yoksa aşılı olanlardan mı olduğunu açıklardım. Şu bilgi, birçok aşı karşıtının propagandasını durdurur. Bu bilgiler açıklanmadığı için aşı karşıtları komplo teorilerine kapılıp gitti. Öyle iddialar dolanıyor ki, bırakın aşıyı başka hiçbir konuda bu teorilere mantıklı bakamazsınız. İşte bunun sebebi de aşı ile ilgili birçok veriyi biz vermeyince bu verilere insanlar yabancı kaynaklardan bakmak zorunda kalıyor. Bir makaleyi internetten aratmak, o makaleyi birçok makale içinden bulmak ve onu Türkçeye çevirip okumak başlı başına meziyet. Bu durum bu kadar zor olunca insanlar önlerine gelen kolay bilgili daha çabuk alıyor. Bir yandan zahmetli bir iş var, diğer yandan kolay lokma var. Bir de bu kolay bilgiler aşı karşıtlarının beklediği tarzda bilgiler olunca o bilgiyi benimsemek hiç de zor olmuyor. Yaşadığımız bu yılda birçok bilgi dezenformasyonu varken aşı gibi önemli konularda bilgi kirliliğine izin vermemek gerek. Sağlık Bakanlığı “aşı iletişim birimi” adında bir birim kurup, insanlara doğrudan bilgi vermeli. Yanlış bilgileri anında düzeltip, doğru bilgiyi dolaşıma sokmalı. Kovide yakalnmış bir hastayı yoğun bakımda göstermek bu işi yoluna sokmadığı gibi aşı karşıtları bunlara bile senaryo dedi. 

SIĞINMACI MESELESİNDE PÜF NOKTALAR

Ankara’da yaşadığımız son olaylarla beraber yükselen sığınmacı tansiyonu, şu anlık durulsa bile yarın ne olacağı belirsiz bir mesele olarak karşımızda duruyor. İnsanların şikayetlerini bu noktada dikkatle dinlemek gerek. Bazı çevreler konuyu ırkçılığa bağlasa da meselenin özü ırkçılık değil. 

İnsanların şikayet ettiği temel noktalar şunlar: Gelen sığınmacıların kim olduğuna bakılmaksızın sınırlarımızdan girmesi. Gelen sığınmacıların kontrol dışı gelmesi. Yani buraya gelen sığınmacıları kampa almak yerine şehirlere dağıtmak bu süreci kontrol edilemez hale getiriyor. Gelen bazı sığınmacılara kovid testi yapıldı ve birçoğu kovidli çıktı. Sığınmacıların yoğun olduğu şehirlerde yaşayan vatandaşlarımıza güvenlik anketi yapılsa, birçoğunun tedirgin olduğunu görürsünüz. 

Bu tedirginliğin temel sebeplerinden biri, kolluk kuvvetlerinin sığınmacılarla uğraşmadığı dedikodusu, diğeri de medyaya yansıyan olaylar. Bu iki faktör insanları sığınmacılara karşı tedirgin etmiş gözüküyor. Kolluk kuvvetleri bu konuda elinden geleni yapıyor. Onların işi, bu konuda daha da zor. Bu konuda çok dikkatliler. Bu dedikoduların önüne geçmek yine İçişleri Bakanlığına düşüyor. Yaşadığımız bu dönemde dedikodular, bilgilerin yerine hızlı şekilde geçtiği için buna hızlı reaksiyon veremyen kuruluşlar, oluşan olumsuz algıyı tersine çevirmekte zorlanıyor.