Gülümseme anı insanın en olumlu, iyi niyetli, samimi ve güvenilir anıdır.

Gülümseme, iç güzelliğini yansıtan evrensel selamdır. Hiçbir insan sahte olmayan gülümseme anında kötülük, düşünemez, yalan söyleyemez.  

Gülme gülümseme anımız doğamıza en uygun anımızdır; tedavi edicidir ve rahatlatıcıdır. Gülme anı ruhsal, duygusal ve zihinsel en iyi anımızdır gülen insan sosyal yönden de iyi olandır.

Samimi, insanın ısıtan, sımsıcak içten gülümsemeleriyle insanlara dokunanlar sevilir, aranır ve unutulmazlar. Tıpkı Fatma Nene gibi.

Akseki'nin dağ köylerinde bir yaşlı kadındı Fatma Nene.

Ona o yörede "Gülen Nene" derlerdi. Fatma nene denilince akla hep o sımsıcak, içten ve samimi gülümsemesi gelir. Bırakın Antalya’yı, ilçesi Akseki'ye bile 90 yıllık ömründe ancak birkaç kere gidebilmiş Fatma Nene. Okul yüzü göremediğinden okuma yazmayı o zamanlar komşusu hocası öğretmiş ona.

Evine televizyonu İstanbul'da yaşayan oğlu almış o da çok nadiren ancak misafirler geldiğinde açılır. O hiç içinden gelerek açmamış bu televizyonu. Eşini kaybedeli uzun yıllar olmuş. Bir oğlu İstanbul’da saatçilik yapıyor, kızının biri civar köye gelin giderken, diğer kızı  bakkallık yapan “Ahmet ağayla” evlenmiş.

Torunlarından bile evlenenler olmuş. Torunun çocuklarını görmek ona nasip olmuş. Komşular ve özellikle çocukları onu hiç yalnız bırakmazlar. Zira Fatma nene çok eli açık yüzü hep gülen bir kadın, kim “benim şuna ihtiyacım var” derse, varsa onda mutlaka verirdi. Herkesin Gülen Nenesiydi o.

O herkesin her şeyini bilir ama kimseye kimsenin sırrını vermez. Çok iyi dinler. Dinlerken gülümsemesi bile rahatlatır insanları. Aslında rahatlayan insanlar daha anlatırlarken bulurlar sorularının cevaplarını.

Onun sağlıklı ve çok yaşamamış olmasında sürekli gülümsemesinin neden olduğunu söylerler. Gülen Nene çocuklara hikayeler anlatırken gülümsemesi yüzünden hiç eksik olmazdı.  

Kışın o kar, fırtınalı ve soğuk günlerinde yanan odun sobasının etrafını çevreleyen köyün çocukları Gülen Nenenin anlattığı hikayeleri dinlerken bilinç altlarına hitap eden o resimler onları başka dünyalara alıp götürür. Her biri kendilerine güler yüzle ikram edilen  bazen badem, bazen de şekeri alırken çok mutlu olurlar. Halbuki Akseki ve civar köylerde dağlarda bol miktarda badem ağacı vardır; her evin bahçesinde mutlaka badem ağaçları vardır. Badem ora insanının sıradan bir gıdasıdır 

Fakat Gülen nenenin bademleri onu dinleyenlerine  daha bir lezzetli gelir sanki.

Dünyanın en meşhur bilim adamı olan Einstein,  "hayal bilimden daha önemlidir, çünkü bilim sınırlı hayal sınırsızdır" diye.

Dünyanın en meşhur eğlence merkezi olan  Disneyland'ın Kurucusu; Walt Disney "benim tüm buluşlarım hayallerimdir." der.

Gülen Nenenin hayallere hitap eden hikayeleri, dinleyenlerin hayal dünyasını zenginleştirir. Ve bir gün güçlü yaratıcı ve sıra dışı düşünebilen insan görürsek bilelim ki, beklide çocukluğunda ona da gülümseyerek masal anlatan hayal dünyasını geliştiren bir Gülen Nenesi vardır.

O sımsıcak, duygu dolu hikayeleriyle insanlara dokunanlar, gülümseyen gülümseten Gülen Neneler hiç unutulmazlar. 

Geldik, gidiyoruz
Üç gündür İstanbul’dayız ve delikanlıların evlerinde kaldık.     

Yağmur soğuk ve çıkası gelmiyor insanın dışarıya çoğunlukla evde geçen zamanda kitaplar, internet ve sohbet zaman çabuk geçti. En son kaldığımız evde yazı tahtası var. Onlar mesaj için, not için, eğlence için komik cümleler ya da unutmamak için kullandıkları duvara asılı 40*50 boyutunda beyaz zemin üzerine tahta kalemiyle yazıyorlar siliyorlar.

2-3 saat sonra evi terk edeceğiz, süremiz doldu. "Baba sen de bir not bırakabilirsin" sözleri üzerine mizah katmak istediysem de"Geldik, gidiyoruz." yazısı çıktı kalemimden.

Bu evde kaldığımız üç günün içini istediğimiz gibi doldurmuştuk. Halkımızın dediği, "şu üç günlük dünya da" da ister 70 ister 90 yıl kalalım içini nasıl doldurduğumuzdu önemli olan.

En değerlisi de; hem kendimize, hem de diğerlerine faydalı şeylerle doldurmaktı. Ardımız da bıraktığımız ölümlü dünyaya attığımız imzamızdı, anılarda nasıl bir iz bıraktığımızdı.

Geldik gidiyoruz yani.