Dayanışma, paylaşım, sohbet içinde kalma, aidiyet duygusunu arttırma, kendini ifade etme, anlama, anlaşılma, anı yaşama, uygarlaşma, birlikte haz alma, bağları güçlendirme, yemek sofrasının sağladıklarıdır.

Ayaküstü atıştırmalar, tv nin önünde atıştırma ve herkesin odasına çekilerek kendi dünyasında yaşaması yemeğini kendi odasına taşıması artan yalnızlık, azalan aidiyet, zayıflayan iletişim ve ilişkiler, biten sohbet ve  sıcaklık birbirine yabancılaşma başlıyor.

     Bu durum araştırmaların konusudur. Haftada yedi kez ailesi ile birlikte yemek yiyen öğrenciler ve haftada iki veya daha az yiyenlerle kıyaslanmış.

   Ve daha fazla kurulan aile sofrası zihinsel, duygusal ve sosyal   gelişime bağlı olarak  okul başarısı artmaktadır. Ailece daha sık yenilen yemekler daha özgüvenli, dışa dönük ve başarılı öğrenci demektir.

     Korku kültürünün egemen olduğu ailelerde otoriter olan, “sofrada konuşulmaz, herkes yemeğini yesin kalksın”  yaklaşımını benimserken, tam tersi gelişim odaklı değerler kültürünü benimseyen aileler yemeği sohbet içinde yiyerek çok önemli bir eğitim fırsatını kullanırlar. Oldukça önemli kültürel değerlerimizin kuşaktan kuşağa aktarılması için yemek sofraları önemli birer fırsattırlar.

     Ancak bir de şu var ki, bazı kanallarda gösterime giren son dönemlerde şahit olduğumuz üç kuruşluk ödül için insanların birbirlerini kıyasıya eleştirdiği hatta aşağıladığı yemek programlarını asla örnek almıyoruz ve mahkum ediyoruz.

    Aile sofraları sayesinde sınır ve sorumluluk bilinci gelişen ve yeniliğe, gelişime açık olan aile bireylerinin yaşam başarılarını arttıracaktır.

Yemekte ne konuşulacak, nasıl konuşulacak?

Bu gününüz nasıl geçti, ne öğrendiniz? 

    Etkin dinleyin onu var edin. Karşı tarafın kendisini açmasını, anlatmasını sağlamaya yönelik, ne, nerede, kim, ne zaman nasıl vb ile başlayan açık uçlu sorular sormak ama sorgulamadan, ima etmeden, yaraya dokunmadan  laf sokmadan, küçük düşürmeden kısaca kötü hissettirmeden sorulması önemlidir.

    Ve en önemlisi dinlemesini bilmek, anlamasına önyargısız kesmeden dinlemek oldukça önemlidir.

En çok konuşan en az incelik gösterendir, en çok dinleyen en çok öğrenendir.

     Bu nedenle anlatırken uzatmadan, kısa net anlaşılır anlatmak gerek.

 Anlatırken kinaye yapmayan, ima etmeyen, alay etmeyen geçmişin olumsuzluklarını hatırlatmadan, hafife almadan, alay etmeden,  ve kimseyi kötü hissettirmeyen bir incelikle herkesin en değerli, biricik kişiler olduğunu unutmadan anlatmak gerek.  

    Doğal olmak(!)  adına argo kelimeler kullanmak, küfür etmek, kötü hissettirmek, dedikodu yapmak, yalan söylemek, kendini övmek, yapılan sık tekrarlar, sohbeti çekilmez hale getirir. Ve rahatsız eden böyle bir çekilmez ortam yapıcı değildir; fayda sağlamaz.

     En çekilir sohbetin ilk kuralı kendini övmemektir. İkinci olarak karşıdakilerin isimlerinden, ilgilerinden, olumlu yönlerinden duyulan memnuniyetten bahsetmek, teşekkür etmek, yanlışlarımız için özür dilemek bizi daha sempatik ve güvenilir kılar.

Sohbette o gün başınızdan geçen sizi etkileyen bir olay ve o anlarda ne düşündünüz ne hissettiniz bunu ifade edin.

      Ve en önemlisi kendi kendimize soracağımız yemek öncesi “hangi konuyu neden anlatırsam hem hoş bir sohbet olurken,  bize gerekli değerlerimizi gündeme getrmiş, hem de yaşadığım deneyiminden herkesin faydalanmasını sağlamış olurum?” tarzı düşüncelerin alışkanlık edinilmesi yemek sohbeti verimini arttırır.  “Keşke bu konuyu hiç gündeme taşımasaydım yanlış anlaşıldım”  gibi istenmeyen sonuçlar azalır.

Kimlik ön planda değildir!

 Herkes sofrada eşit, nezaketli ve duyarlıdır

   Sofrada kimlikler kapı dışarıdır; yani kimse baba, anne, evlat, amca, dayı, hala teyze dede nene olmasından dolayı farklılaşmaz, herkes değerlidir ve biriciktir. Yemek boyunca tüm elektronik cihazlar tv vb devre dışı kalabilirse daha iyi olur. Ancak önemli telefon bir bekleniyorsa sürekli el altında, göz ucunda değil ama duyulabilecek uzaklıktadır

“İyi bir yemeğin ardından insan herkesi affedebilir, akrabalarını bile”  Oscar Wilde

Akıllı ve güçlü olanlar affeder

Affediyorum, “ama” diyorum,  “ancak” diyorum..

Affediyorum

Çünkü sevmek, kucaklamak, suçsuz bulmak, haklı görmek, onunla ilişkiyi devam ettirmek ve konuşmak zorunda değilim.

Affediyorum

Çünkü başkası yüzünden kin, nefret, kırgınlık, kızgınlık duyguları ile ruhumu bozmak istemiyorum

Affediyorum

Çünkü aşağı çeken tüm duygulardan kurtularak özgürleşmek istiyorum.

 Özgürleşmek için ve kendiniz için affedin gitsin

Af, aklın zekatıdır.    İmam-ı Muhammed

Affeden asildir, fakat af dileyen daha asildir. Gasset

Affeden kişi, tartışmayı sona erdirir. Afrika Atasözü

Affetmek güçlüyü daha güçlü yapar. Publilius Syrus