23 Nisan’ları büyük bir coşkuyla tüm dünya çocuklarıyla canlı yayınlarla kutladık onları ülkemizde misafir ederek. En güzeli de her ülkenin kendi kültür zenginliğini yansıtmasıydı minik temsilcileriyle. Üstelik diplomatik ilişkilerin başarısına bağlı olarak değişen puanlama kaygısı olmadan! Sonra sorumluluklarımız arttı. Atamızın bize “Gençliğe Hitabe”siyle seslendiği Cumhuriyetimizin bekçisi gençler olduk. 19 Mayıs’ları kutladık gençliğimizin verdiği bitmez tükenmez coşku ve enerjiyle. Büyüklerimizin verdiği mücadelelere kıyasla çok daha konforlu ve çok daha iyi imkanlarla okuma, öğrenim görme şansına sahip olduk. Farklı kulvarlarda hayata atıldık. Kadın-erkek gerek eğitim gerek iş yaşamında eşit koşullarda görev aldık. Evlendik, anne olduk, baba olduk, omuz omuza verdik ve yanyana durduk hayat mücadelesinde, hayatı üleştik. Yurtdışı deneyimi yaşayanlarımız oldu. Oralarda da enteresan soru ve yorumlarla karşılaştık. “Hiç Türk’e benzemiyorsunuz, anne ya da babanız Avrupalı mı?” gibi sorular kaçınılmazdı pek çoğumuz için. Üniversite yıllarında ağrımıza giden bu durum yıllar geçtikçe Türkiye’ye ziyarette bulunan ve bulunmayan insanların bakış açısındaki farklılık şeklinde empatik bir yaklaşıma dönüşüyordu. Bizi sadece basından ve medyadan tanıyanların günahı neydi ki? Sonuçta bizi ne Avrupa’ya ne de Asya’ya konduramayanlar jeopolitik konumumuza imreniyorlar ama bu konumun biz Türklere ait olduğunu kabullenemiyorlardı.
Bizler hür doğduk, hiçbir ülkenin boyunduruğu altına girmeden hür yaşadık, esareti görmeden hür nefes aldık. Bunu ekmeğini taştan çıkaran, vatan toprakları uğruna kanlarının son damlasına kadar mücadele edip destanlar yazan, zaferler kazanan atalarımıza borçluyuz. Türklerin pratik zekasını ve mücadeleci ruhunu, atalarımızdan miras aldığımız bu güçlü genetik kodlara bağlıyorum ben. Mevcut koşullar karşısında hemen pes etmeyip, birşey için “Olmaz!” dendiğinde bile “Hiç mi olmaz?” şeklindeki sorgulamanın ve sonrasında da bir çıkış yolu aramanın başka nasıl bir izahı olabilir ki?
Evet, bu yıl Cumhuriyetimizin 90. yılına erişen biz Cumhuriyet çocukları şanslı nesilleriz. Dilerim çocuklarımız da en az bizler kadar şanslı olurlar. Çünkü onlar bugünün çocukları, yarının gençleri ve büyükleri! Onlara bu sevgiyi ve değerleri aşılayacak olanlar bizleriz. Dünyanın neresinde olursak olalım, bu manevi duygularla yeri göğü inletelim. “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!”