Cumhuriyet Bayramı, ölümsüz lider Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere bıraktığı en büyük miras, Türk halkına birlik ve beraberliğin, sosyal dayanışmanın önemini vurgulayan en büyük bayramımızdır. 

Nice şehitlerimizin kanlarıyla kurulan Cumhuriyetimizin 98. Yılını kutlama hazırlıkları,  pandemi günlerine rağmen başladı bile.  Buda demek oluyor ki, Atamızın, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir,” sözüyle Osmanlı Devletinin küllerinden yeşerttiği bu önemli günü her koşulda minnettarlığımızı göstermekten kaçınmadan kutlamaya devam ediyor ve edeceğiz. Bir düşünün, eğer 98 yıl önce Cumhuriyet ilan edilmeseydi bugün ne olurdu? İlk başta hâlâ padişah yönetiminin altında olurduk. Kendi seçimlerimizi yapma gibi bir lükse sahip olamaz, bizim yerimize kararları padişah verirdi. Fakirler, zengin ve güçlülerin altında ezilmeye mahkûm kalırken şu anda yaşadığımız yerler yerine başka ülkelerin köleleri olurduk. Ne düşüncemizi ifade edebilir, ne bizi yönetecek kişiyi seçebilir, ne kızlarımızı okula gönderebilir, ne de istediğimiz şekilde özgürce yaşayabilirdik.  Şimdi belki de içinizde düne değil bugüne bak diyenler olacak ama dünü unutanın karşısına yarın öbür gün biri çıkar, ona bugünü unutturur! 

Dünden sonra bugüne bir göz atacak olursak… Yüksek mevkideki koltuklarda oturanların, sağlıktan tutun da eğitime kadar tüm imkânlara sahip olanların bütün bunları Cumhuriyetimize borçlu olduğu gün gibi aşikâr. Sağlık hakkı, eğitim hakkı, kadınlara seçme ve seçilme hakkı, düşünce, toplantı ve gösteri özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, özel hayatın gizliliği, dilekçe hakkı, konut dokunulmazlığı, basın özgürlüğü… Bunların hepsi daha da önemlisi hiçbir şekilde sınır koyulamayıp engel olunamayan yaşama hakkı, Cumhuriyetin bize sunduğu özgürlüklerdir. Cumhuriyetimizin yürürlüğe girmesiyle belirlenen bu maddeleri bilmeyen yoktur, diye düşünüyorum.  O sebepledir ki, 29 Ekim hafızalardan silinmemesi gereken çok önemli bir gündür.  Yaşayan ve sürekli gelişim gösteren Cumhuriyetimizi daha özgür şekilde kutlayacağımız günlerin gelmesi dileğiyle… 

AKDENİZ’E DOĞRU

Eğilmez başımız, taç yaptık hürriyeti

Zaferle kalbimize yazdık cumhuriyeti…

Sakarya’dan su içen o çelik süngülerle,

Yuvaları dağılmış, yılmaz bir avuç erle,

“Hedef Akdeniz, asker!” diyen parmağa koştuk;

Zafer bahçelerinden gül koparmaya koştuk…

 Yol gösterdi göklerden bize binlerce yıldız,

Kıpkızıl ufuklardan taştı al bayrağımız;

Koştuk aslanlar gibi kükreyip dağdan dağa,

Canavarlar dişinden vatanı kurtarmaya…

 Vahşetlere dikilmiş gözlerimiz dumanlı,

Hürriyete susamış yanık bağrımız kanlı;

Çılgınca atılarak şanlı Dumlupınar’a,

Süngümüzden şan verdik coşkun yıldırımlara…

Sakarya’dan su içen o çelik süngülerle,

Yuvaları dağılmış bir avuç erle,

Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti,

Zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyeti…

                   ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI