ÖZDEN COŞAR

Herkes bizim hakkımızda öyle ya da böyle birşeyler söyler.

Gerek ahkam keser, gerek eleştirir ya da üzerimizde bazı şeyleri hak görürler. 

Ee bize armağan edilen bir güne yaklaşırken çok azda olsa, biz bize bizden bahsetsek kızmazsınız heralde?

Öyle ya sonuçta bizde sizlerin evlatları yani sizin içinizde yetişen, hepi topu bir canı olan yani hata yapabilme olasılığı da bulunan insanoğullarıyız, yok bunu şunun için söylüyorum sanki biz etten kemikten değiliz de asla hata yapamazmışız ve süper kahraman pelerinlerimiz varmış gibi, bir tutum var ya, neyse biz bize gelelim.

İlk göreve atandım heyecandan günlerce uyuyamadım, Siirt ilk görev yerim ve daha önce hiç gitmediğim bir coğrafya. Ha bir de şu var, hiç zor şartlar görmeden büyütüldüm, Rabbim’e bin şükür, ee durum öyle olunca atamam Siirt’e çıkmış ailem gitmemi istemedi, yaa olurmu ama, ben orda yapamam alın beni rahatça memleketime yakın yerde çalışayım demek yerine, bana yakışmaz ben eğitimciyim deyip yollara düştüm çünkü benim pelerinim var! 

Gittim göreve başladım bir anaokulunda ve öğrencilerim geldi, biri 3 yaşında diğeri 2 yaşında ve niceleri daha 5 yaşında bile değil. Ha bu arada oralarda öyle öğrenci gelsin kaydedelim diye bir durum yok mahalleye çıkarsın kapı kapı dolaşırsın bilmediğin bir dille insanları ikna edip okuluna öğrenci kaydedersin. Yani yaşın pek de önemi yok.

Neyse öğrencilerimin hiçbiri Türkçe konuşamıyor ee ben öğretmenim pelerinimde var başladık Türkçe öğretmeye, kah gülersin kah ağlarsın derken yavrucaklarla iletişim kurabiliyoruz ama ailelerle konuşamadan beden diliyle anlaşıyoruz. Anlaşırız biz pelerinli kahramanlarız.

Neyse okulumdan bahsedeyim biraz olduğum bölgeye araçlar girmek istemiyor tehlikeli bir bölge o zamanlar ama ben kendime “korktu kaçtı” dedirtmem takarım pelerinimi giderim ve her gün aynı manzara okulun yan duvarı tutuşturulmuş okuyamadığım sloganlar yazılmış, o da yetmemiş yakılmış ama biz şükrediyoruz ya içinde bizler varken olsaydı? Neyse al eline boyayı boya duvarları, sınıfını temizle ve kaldığın yerden devam.

Ee aylar geçerken kurulan o bağa değinmesem haksızlık olur, konuşup anlaşamadığımız evlatlar evladınız olur biri hastayken başında hastanede uyursunuz, öbürü düştü kolunu incitti diye onla oturur ağlarsınız hatta o dil bilmeyen aileler gün gelir aileniz olup ekmeğini bölüşür de aile olursunuz.

Ha bu arada benim yaşadıklarım ne ki benim bir çok meslektaşım o pelerinleriyle uçup gittiler, Aybukeler, Necmettinler, Ayşenurlar, Mehmetler ve daha niceleri ...

Oysa biz sadece anlaşılmak ve anlatmak istemiştik, belki pelerinlere değil de sizlerin anlayışına desteğine ihtiyacımız vardır, ya biz anlatamadık ya da siz anlamadınız....

(Tüm şehit öğretmenlerimizin ve ailelerin ve hepimizin başı sağolsun)