Milli bayramlarımızı, milli matem günleri olarak anlayıp ve milletimize yıllarca böyle propaganda yapan "Din yobazı" bazı insanları gördük, dinledik ve tanıdık. Milliyetini inkâr eden bu acınacak haldeki gafilleri önemsemiyor, 19 MAYIS'ın anlam ve önemini bir kez daha hatırlıyoruz. Türk tarihinde 19 MAYIS, Türkiye Cumhuriyet Devletinin kuruluş temellerinin atıldığı ve bu Cumhuriyeti kuran MUSTAFA KEMAL PAŞA'nın dünya tarihine güneş gibi doğduğu gündür. Dünya tarihinde büyük iz bırakan Osmanlı Devleti'nin üzerine, kendileri de emperyalist olan büyük devletler, artık onun nefesinin kesilmesinin zamanı geldiğine karar vermişler ve onu mağlup sayarak SEVR adı altında topraklarını paylaşmışlar ve o topraklar üzerinde yeni devletler kurmaya karar vermişlerdi. İşi savaşmak olan Osmanlı Devleti, artık savaşmaktan yorgun düşmüş, teb'ası siyan edip bağımsızlıklarını ilân etmişti. Yönettiği süre içerisinde iş ve ekonomik hayata uzak kalmış, ticareti gayri müslimlere bırakmıştı. Dinimizi yanlış anlamış, akıncı ruhu taşıyan Türk İnsanı'nı "Derviş Tipine" dönüştürmüş, Rönesansın pozitif bilim ve sanattaki hızlı gelişmelerine ilgi duymamış, büyük bir güç olan matbaayı icadından 286 yıl sonra kabul etmiş, toprakları içinde bulunan Musul petrollerinin farkında bile olmamıştı. Halk cahil bırakılmış, Türk kültürü ihmal edilmiş, dilini bile Araplaştırmış, Farslaştırmıştı. İşte bu sebepler sonunda, bugün yeniden hortlatılmaya çalışılan SEVR başımıza gelmişti. Tarihin doğal bir sonucu olan bu durumu artık görebilen Osmanlı yöneticileri çaresizlik içerisinde bir kurtarıcı aramışlar ve MUSTAFA KEMAL PAŞAYI bulmuşlar; O da, Padişahın, Sadrazamın, Harbiye ve Dahiliye Nazırlarının KUŞKULU OLURLARI İLE Anadoluya geçmek için 19 MAYIS 1919'da SAMSUN'a ayak basarak Devletin ve Milletin kurtuluş meşalesini yakmıştır. Cumhurbaşkanı iken, Ankara'daki yabancı devlet temsilcilerinin, Genel Sekreter Hasan Rıza SOYAK'a O'nun doğum tarihini öğrenmek istemeleri üzerine, kendisine "Ne cevap verelim?" diye sorduğunda "19 MAYIS" cevabını veriniz diyerek, hem kendisinin hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihlerini birbiri ile özdeşleştirmiştir. 1935'de Gençlik ve Spor bayramı olarak kanunlaşan bugün, 19 Mart 1981'de 2429 sayılı yasayla zamanın Askeri Yönetimi tarafından "ATATÜRKÜ ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI" olarak kabul edilmiştir. 19 MAYIS 1919'dan sonra milletçe yaşanan olaylar her TÜRK'ün belleğinde olduğuna inanıyorum. ATATÜRK bu bayramı, "TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABI" ile Türk Gençliğine armağan etmiştir. Gençlik bu HİTABI beynine kazımalı, yüreğinin ta derinliklerine oturtmalıdır. Ne diyor O yüce insan, O büyük Türk: "Ey Türk Gençliği, Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur..." Türk Gençliğine bu iki satır bile yeterlidir. Yalnız O'nun günümüze ışık tutan şu sözlerini hatırlamakta yarar vardır. "Efendiler, Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vâdisine yuvarlanadurmuştur. Artık bu vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklâl vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, cenebilerin planları ile yükselebilsin." GAZİ MUSTAFA KEMAL Kendisini minnet ve şükran duyguları ve saygı ile anıyoruz.