dünden devam...

70’Lİ YILLAR:

70’li yılların bu özlemli yaşanmışlıklarını hatırlattıktan sonra, şimdi de ülkemizin o dönemde neredeyse bir kan gölüne dönüştüğü; siyasi, ekonomik istikrarsızlıklarla çalkalandığı, toplumsal çatışmaların yaşandığı o dönemin, gözü yaşlı olaylarına bir bakalım:

12 Mart 1971 Muhtırası:

1968 öğrenci olaylarının Türkiye’yi de etkilemesi, sonrasında toplumsal olaylara ve daha sonra da terör olaylarına dönüşmesinin, ülkeyi sürüklemiş olduğu kargaşa ve istikrarsızlık ortamını sona erdirmek maksadıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri komuta heyeti 12 Mart 1971 tarihinde Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e bir muhtıra vererek, partiler üstü bir hükümet kurulmasını istediler. Bunun üzerine dönemin Başbakanı Süleyman Demirel aynı gün istifasını verdi.

1971 Muhtırası sonrasında TBMM feshedilmemiş, partiler kapatılmamış ve anayasa askıya alınmamıştır. Bu muhtıra sonrasında Başbakan olarak, CHP Kocaeli Milletvekili olan Nihat Erim üzerinde anlaşılmıştır. CHP’den istifa eden Nihat Erim, bağımsız başbakan olarak, askerlerin istediği partiler üstü hükümeti kurmuş. 1973’te T.B.M.M’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini de, Fahri Korutürk kazanmıştır.

12 Mart Muhtırasının verilmesi; Ecevit’e göre, CHP içinde egemen olan ‘ortanın solu’ politikasına son vermek ve partinin iktidar olmasını önlemekti.

TSK’nin 1971 yılındaki bu müdahalesi, İnönü’nün parti genel sekreteri Bülent Ecevit ile anlaşmazlığa düşmesine ve Ecevit’e genel başkanlığa giden yolun açılmasına olanak vermiştir.

Ecevit’le yoğun bir mücadeleye giren İnönü; Mayıs 1972’de toplanan 5’nci Olağanüstü Kurultay’da, politikasının partisince onaylanmaması durumunda istifa edeceğini açıklamıştır. Kurultayda parti meclisi, Ecevit’in yanında yer alınca da; 8 Mayıs 1972’de CHP genel başkanlığından ayrılmıştır. Türk siyasal yaşamında, parti içi mücadele sonucunda değişen ilk genel başkan olan İnönü; 4 Kasım 1972’de CHP üyeliğinden, 14 Kasım 1972’de de milletvekilliğinden istifa etti. Başvurusu üzerine tabii senatör olarak, (Cumhurbaşkanlığı yaptığı için) Cumhuriyet Senatosunda görev almıştır.

Ülkemizin içinde bulunduğu siyasi çalkantılar, böylesine önemli bir süreci yaşatırken; bir dönem siyasi tarihimize damgasını vuran, 1960’ların ortalarından itibaren Türkiye’de başlayan öğrenci hareketlerinin en önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluşu Ordusu’nun (THKO) kurucusu ve yöneticilerinden Deniz Gezmiş, 6 Mayıs 1972’de idam edilmiştir.

Deniz Geçmiş ve arkadaşları, ülkemizin siyasal tarihinde yaşadıkları ve yaşattıkları gerçeklerle yerini almıştır. Ancak 68 öğrenci hareketlerine damgasını vuran bu en önemli fikir lideri ve öğrenci hareketi önderinin idam edilmeden önce söylemiş olduğu şu sözlerini kitabımın bu bölümüne alarak, tarihe bir kez daha not düşmek istiyorum:

“…Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum. Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum…”

Tarih, 30 Mart 1972… Bu tarihte gerçekleşen, 12 Mart 1970 askeri müdahalesine damgasını vuran ve yakın siyasi tarihimizde ‘Kızıldere Olayları’ ile anılan bu süreçte neler yaşanmıştı?

Kaynakça: (17)

12 Mart askeri müdahalesinin ardından THKP-C Lideri Mahir Çayan ve arkadaşları; cezaevinde bulunan arkadaşlarının salınması için ses getirecek bir eylem yapma kararı alırlar.

Bunun üzerine, 17 Mayıs 1971’de İsrail Başkonsolosu, Ephraim Elrom’u kaçırırlar. Elrom’un kaçırılmasından sonra Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi adıyla,”Amerikancı Bakanlar Kuruluna”başlığıyla bir bildiri yayımladı. Bildiride tutuklanan devrimci tutsakların, derhal serbest bırakılması isteniyordu. Hükümete 3 gün süre veren THKP-C bu süre içinde şartları yerine getirilmezse Elrom’u öldüreceklerini bildirdi.

İktidarda bulunan Nihat Erim Hükümeti ile sıkıyönetim komutanlığının Elrom’un kaçırılması olayına tepkisi çok sert oldu. Başbakan yardımcısı Sadi Koçaş (1940 Kara Harp Okulu mezunu E. Kur. Alb.) ünlü balyoz harekâtını başlatan konuşmasını işte o olay sonrasında yapacaktır…

Devam Edecek...