GEÇMİŞTEN, GÜNÜMÜZE ON’ARLI YILLARIN İZLERİYLE TÜRKİYE... Unutturmamak için yazdım, unutulmasın o yıllar..! 1950’li yıllar...

İşte bu yaşam karesi; her yalnız kalışımda, hayatımın her döneminde benimle birlikte olmuştu! Çünkü bu yaşamın adı, aile hasretiydi… 

Böylece çocuksu hayallerimiz katı bir disiplinin içerisinde yavaş, yavaş kaybolup giderdi! Ama her ne olursa olsun bu katı disiplinli hayat içerisinde ben daima hayallerimin içinde ve peşinde olacaktım! Öyle de oldu…

İşte yatılı okul hayatı ve askeri disiplin içerisinde geçen o yıllar, küçücük bedenlerimize yüklenen bizden çok büyük istekler; bizlerin zaman içerinde yaşıtlarımızdan çok önce olgunlaşmamıza neden olan sebepler olarak öne çıkacaktı!

Yatılı okul hayatı, sadece askeri okullara has bir gerçek değildi! Sivil yaşamın içerinde de böylesi öğrencilik dönemleri yaşanıyordu! Ancak bizim yaşadığımız dönem, henüz 12 yaşındayken yaşamaya başladığımız askeri disiplin hayatı, çok özel bir süreci ortaya çıkaracaktı! 

Yıllar sonrasında o dönemleri birlikte paylaştığımız 'Selimiyelilerle' bir araya gelerek kutladığımız geleneksel pilav günlerinde ve anılarımızı paylaştığımızda; hakikaten olağan üstü bir dönemi bir arada geçirdiğimizi daha iyi anlıyorduk...

Büyük, çok büyük bir kışlada; 12- 14 yaşlarında binlerce küçük çocuk, üzerlerinde ki askeri üniformalarıyla küçücük askerler…

Aslında, insan hayatının ilk on yılı çocukluğumuzun anılarıyla süslüdür. İşte yaşamın bu ilk on yılı; bizi geleceğe taşıyacak olan yaşamınızın omurgasını oluşturan ilk temel taşlarıdır aynı zamanda…

Kimimizin çocukluk yılları; zorluklar, yoksulluklar, yokluklar ve acılar içerisinde geçerken! Kimilerimizin çocukluk yılları da; türlü imkânların süslediği bolluklar ve türlü zenginlikler içerisinde geçer…

Çoğu insan çocukluk anılarında; hayatının bu en önemli döneminde; yaşadığı ortamı, sahip olduğu imkânları, ya da imkânsızlıkları asla unutmaz! Çünkü ömrümüzün bu hiç kirlenmeyen çocuksu yıllarında kalan o kadar güzellik bir arada yaşanır ki! 

Ana, baba kucağının o hiçbir şeye benzemeyen sıcaklığını, gözlerimizi hayata açtığımız ilk yuvamızın bizi sarıp sarmalayan güvenirliliği, ailece yenen o sabah kahvaltılarının keyfini, bayram sabahlarının o unutulmaz hazzını, aile birlikteliğinin ne demek olduğunu ve hayatın içerisinde yaşanan pek çok ilki; hep bu çocuksu yıllarımız içerisinde buluruz. Tıpkı ilk çocukluk aşkımızı bu yıllarda bulduğumuz gibi… 

Sonrasında ise hayat gerçek yüzüyle karşımızdadır artık! Ve o gün geldiğinde, geçmişimizden geleceğe sadece anılar kalır…