1980'Lİ YILLAR
Ne yazık ki, böylesi davranışları adanın her kesiminde görmek mümkündü! Tam anlamıyla adanın kuzeyinde Kıbrıslı, Türkiyeli ayrımı yapılıyordu! Bir de, Türkiye'den hem adayı görmek ve hem de alışveriş yapmak için gelen Türkiyeli turistler vardı. Onların durumları da çok ilginçti! K.K.T.C'ye giriş, çıkış gümrüklerinde yaşanan olaylar; her gün gazete sayfalarında ve günlük konuşmaların içindeydi…
Pek çok ziyaretçi, Rumların terk ettikleri evlerden toplanarak çarşıda satılan, ya da Rumların güneye kaçarken; Lefkoşa'da, Girne'de, Mağosa'da, Güzelyurt'taki dükkânlarında bıraktıkları elektronik eşyayı, mutfak eşyasını, çeşitli hediyelik eşyayı Türk bölgesindeki bu dükkânlardan satın alan Türkiyeli turistler; geriye dönerken, faturası olmayan bu malları gümrük kapılarından geçiremiyorlar; satın aldıkları bu mallara el konuluyordu.
Üstüne, üstlük bu eşyaları, içki ve sigarayı satın aldıkları dükkânlarda; bunların satışını yapan Kıbrıs Türkleri ile aralarında yaşanan diyaloglar da hiç hoş değildi! Bu alışverişlerde, Türkiye'den gelen turistlerin pazarlık yaparak, satın alacakları eşya fiyatlarına çok az fiyat biçmeleri, bunun sonucunda Kıbrıs Türk'ünün bu malları düşük fiyata satmak istememesi, Hele, hele bu alışverişlerde; Türkiyelilerin, satın almak istedikleri hediyelik eşyalar, onların istediği fiyata verilmeyince, Kıbrıs Türküne dönüp; 'sizi biz kurtardık, biz olmasaydık Rumlar hepinizi öldürecekti', 'onun için bizim istediğimiz fiyata bu eşyaları satmalısınız' şeklindeki hitapları; adada ki Kıbrıs Türk'leri üzerinde büyük bir soğukluk yaratıyordu…
1974 sonrasında ve 11 yıl içinde gelişen böylesine olumsuz bir tablonun oluşum nedenlerini, nereden kaynaklandığını, şöyle sıralayabilirim:
1- Daha 1974 Kıbrıs harekâtı biter, bitmez; Rumlar büyük bir propaganda faaliyetine başlamışlar, özellikle fısıltı gazetesini kullanarak; (Adada yaşayan insanların psikolojisinde, kulaktan, kulağa dolaşan fısıltıların çok büyük önemi vardır! Öylesine önemi vardır ki, kimilerinin uydurduğu ve aslı astarı olmayan haberlere, gün gelir bu yalan haberi uyduranlar dahi gerçekmiş gibi inanır!) adanın kuzeyinin Türk ordusunun işgali altında olduğunu, buraların hiçbir zaman Kıbrıs Türküne verilmeyeceğini, tam tersine bu yerlere zaman içinde Türkiye'den getirilen T.C uyruklu göçmenlerin yerleştirileceğini ve yakın bir gelecekte kuzeyin nüfus yoğunluğunun Türkiye'den gelen göçmenlerin oluşturacağını, Kıbrıslı Türklerin azınlıkta kalacağı tezini işlemeye başlamışlardı. Sanıyorum bu propaganda, kısmen de olsa başarıya ulaşmış gibi gözüküyordu
2- Kıbrıs'ın kuzeyinde 1974 savaşları sonrasında 15 Kasım 1983 yılında yeni bir Türk Cumhuriyeti, K.K.T.C'i, kurulmuştu. Bu genç Türk Cumhuriyetinin gençliğini oluşturan bireylerin büyük bir kısmı; 50'li yıllardan beri Kıbrıs Türk Halkının yaşadığı sıkıntıları, o acılı yılları yaşamamışlar, yaşamadıkları gibi ne yazık ki, neler yaşandığını da bilmiyorlardı!
3- Ayrıca1974 Kıbrıs Harekâtı sonrasında; kuzeyden, güneye göç eden, 250-300 bin civarındaki Rum'un bu bölgedeki zengin mal varlıkları; adanın güneyinden, kuzeyine göç eden Kıbrıs Türkleri ile kuzeyde yaşayan, diğer Türk nüfusuna verilmişti. Bu nüfus yaklaşık 150 bin civarındaydı. Yani neredeyse Kıbrıs Türk'üne Rumların iki katının mal varlığı kalmıştı.
Arazinin, narenciye bahçelerinin, fabrikaların, çok modern evlerin, bu evlerdeki mükemmel elektronik eşya, mobilyanın, en nihayetinde on binlerce binek aracı, tarım ziraat araç ve donanımı ve kullanıma hazır binlerce yatak kapasiteli turistik tesis… Böylesine zengin bir yapıya kavuşan Kıbrıs Türk Halkı tabii ki, bunu fazlasıyla hak etmişti. Çünkü onlarda 1963 yılında yakıp, yıkılan 103 yerleşim bölgesindeki tüm mal varlıklarını Rumlara terk ederek, emniyetli Türk kantonlarına göç etmişler; 1974'te kavuştukları özgürlüklerine kadar, 11 yıl boyunca on binlerce Kıbrıs Türkü, Hamitköy ovasında Kızılay'ın gönderdikleri çadırlarda yaşam mücadelesi vermişti.
1974 sonrası kavuştukları bu yüksek standartlı yaşam, o sıkıntılı, acılı yılları çabuk unutturmuştu! Bu unutuluşun nedenleri arasında; 1955- 1974 arasında yaşanan onca acıya göğüs geren, Kıbrıs Türk'lerinin o günlerini yaşayan büyüklerinin; bugünün gençlerine o sıkıntılı dönemi yeterince anlatamamaları da vardı!
Eski kuşaklar, yeni kuşaklara sanki geride yaşanan hiçbir şeyi anlatmadığı, öğretmediği gibi; bir de Türkiyelilere karşı oluşan ön yargılı ve olumsuz bakış açısında da, büyük pay sahibi olmuşlardı! Çünkü gençler, son dönemde K.K.T.C'ye gelen Türkiyeli turistlere karşı; büyüklerinin sergilemiş olduğu olumsuz davranışlarını, görüyorlar ve onlarda aynı davranışı sergiliyorlardı!