O, varlığı ve yokluğu ailenin iki kuşağında da birebir deneyimlemiş, arasındaki farkı gözlemleyip ticari zekasıyla tecrübeye dönüştürmüş, küçük yaşta minik adımlarla finansal özgürlüğüne kavuşmuş, bunun yollarını da cömertçe diğer insanlarla paylaşan, onlara fırsatlar sunan özel bir isim..

Tabiri caizse yerli Robert Kiyosaki..

Sıfırdan sermayesiz zengin olmanın unutulmuş, unutturulmuş sırları üzerine konuştuk.

Öncelikle merak ediyorum insanlara yol haritası çizmekteki motivasyonun ne, aynı yollardan geçmiş olmak mı insanlara bir ışık tutmak mı?

Amacım iyilik yapmak değildi, ama zaten kendim vicdanlı ve iyi biri olduğuma inanıyorum öyleyimdir. Buradaki amacım ben zamanında bunun açığını çok gördüm böyle bir açık var piyasada ve bunu aradım bulamadım, yıllarca kendim bulamadığım bir şeyi bu açığı görmüştüm bu açığı doldurmaya karar verdim. İnsanlar bir yatırım yaparken nasıl yapacaklarını bilmiyorlar, nerde yapacaklarını bilmiyorlar ve soracak da kimseleri yoktu, dünyada da bunun örnekleri vardı Amerika’da görüyordum buna tasarruf koçluğu ya da fırsat avcılığı deniyor.

Tam da bunu soracaktım, nedir bu Burgain hunter(fırsat avcısı) ?

Fırsat avcılığı şu, genelde siz hangi evi ya da arsayı alıyorsunuz ya da herhangi bir ayakkabı saati hangisini alıyorsunuz size medyanın gazetelerin ya da instagramın önünüze sunduğu arsayı evi saati alıyorsunuz, bunun adı ne oluyor genelde belli markaya ait o markanın finansal gücüyle reklamları verilen dolaysıyla da fiyatı fahiş, fahiş demesek de pahalı, pahalı demesek de o reklam giderlerinin üzerine konulmuş bir ürün.

Şişirilmiş yani?

Aynen öyle, yani 100 liralık bir evi siz gazetede haber olarak gördüğünüzde o size 120 liraya geliyor çünkü o 10 lirası da onun gazetenin haberinin maliyeti var. Ben de şunu fark ettim ki piyasada aslında hiç kimsenin görmediği gazetelere haber olmayan sadece emlakçıların eline geçen ya da al satçıların bu işi bilenlerin eline geçen 50-60 liraya fırsatlar var. 100 liralık şeyi 120’ye almak yerine aynı bölgelerde. Ama bunu 50-60’a biri alıyor üzerine biraz masraf yapıyor sana 120’ye satıyor ya da 50-60’a alıyor güzel bir reklamla sunumla sana 100-120’ye satıyor. Ben de düşündüm dedim ki madem böyle bir fırsat var piyasada ve ben de yıllardan beri bunu yakaladım çocukluktan beri kitapta da anlatıyorum. Hepsinde ben bu küçük fırsatları yakaladım ve çok kazandım. Madem ben bunları yakaladım kazandım insanlara da ben bunun fırsatını vereyim, bunları bulayım insanlara sunayım ve insanlar da para kazansın insanlar para kazanırken de tabi ben de para kazanırım. Ama benim ana motivasyonum para kazanmak değildi, kişisel tatmin ego yani bunu hayır için de yapmıyorum para için de yapmıyorum kendim marka olmak için, show için reklam için yapıyorum ve bundan da tatmin oluyorum egom besleniyor sonuçta kimsenin bulmadığı bir evi buluyorum, dün İzmir’de 100bin liraya bir ofis buldum daha önce 140bine başka bi ev buldum, Mecidiyeköy’de 300bin liraya bir ev buluyorum kendini 7 yılda amorti ediyor bunları bulmak beni tatmin ediyor. Ve böylece markalaşıyorum.

Senin yaşlarında çocuklar sek sek oynarken bu ticari aklın gelişimini neye borçlusun sence? Al-satlar, borsaya girmeler..

Şirket Avukatı Nedir? Ne iş Yapar? Şirket Avukatı Nasıl Seçilir? Şirket Avukatı Nedir? Ne iş Yapar? Şirket Avukatı Nasıl Seçilir?

Çok güzel bir şey soruyorsun, bu biraz da genetik bence dedemin genleri var dedem böyle bir adamdı çünkü Allah rahmet eylesin. İkincisi de yine kitapta yazdığım gibi babamın o güzel hayatı yaşayarak yaşatarak o parayı bize nasıl kaybettirdiğini de gördüğüm için bir travma belki korku oluştu. Bu da bana avantaj sağladı sonuçta başarılı insanların hayatlarına baktığınızda bir de başarısız insanların hayatlarına baktığınızda, başarılı insanlar genelde Doğu’da Karadeniz’de başka bölgelerde hatta belki yurtdışında zor şartlarda çalışmış fakirlik görmüş üç kuruşlarla sırtında hamal çantalarıyla gelip yoklukla para kazananlar oluyor çünkü zorluk insana tasarruflu olmayı sağlıyor aynı şekilde zengin doğanlar o bollukla şımarıkça harcayarak genelde yok ediyorlar. Ben de ikisini aynı anda gördüğüm için, hem babamın bollukla o paraları nasıl yok ettiğini hem de dedemin o küçük paraları nasıl çoğalttığını gördüğüm için, ben de küçük yaştan itibaren bunu böyle yapma gerekliliği duydum biraz da genetik dediğim gibi dedemden dolayı. Bir de bir kolejde okudum kitapta bahsediyorum, orda zengin babaların çocuklarını nasıl yetiştirdiklerini gördüm çok küçük yaştan itibaren paranın bir güç olduğunu ve yavruladığını ve paranın önemsendiğinde büyüdüğünü gördüm dolaysıyla ben de bir yerden başlamam lazım diye o dönem başladım.

Bu çok kıymetli gerçekten, yokluk gören zor şartlarda hayatını sürdüren birçok insan var etrafta aslında ama bu durumu parayı yönetmeye dönüştürmek başka bir şey çok büyük bir maharet ve vizyon bence.. 

Ama zaten baktığınızda başarılı insanlar parayı yöneten insanlar bir yere gelmiş insanlar hep bu insanlar. Yani alaylı dediğimiz bu işin okulu okumamış kitabın ana felsefesi o zaten kitabı o yüzden yazdım. Dünyanın en iyi okulları mezunu Harward bilmem ne MIT bakıyorum hep çalıştığı şirketler zamanında lise mezunu ortaokul mezunu adamların kurup holding yaptığı şirketlerde çalışıyorlar. Demek ki okullarda bize öğretilmeyen bir şey var. Alaylı insanların sahada çarpışarak yollarda yürüyerek öğrendiği başka bir şey var. Bu aradaki fark okullarda anlatılmıyor ben de bunu gözlemledim. Kitapta da yazmıştım bir tek benim babam okumuştu en fakir bizdik, arkadaşlarımın çoğunun babası okumamıştı hepsi çok zengindi. Demek ki okullarda bilerek bize zengin olmamayı öğretiyorlar. Okullarda bize iyi bir maaşlı çalışan olup rahat yaşamayı öğretiyorlar, ama zengin olmamayı öğretiyorlar yani olamayacağını kafana kodluyorlar riskleri anlatıyorlar o riskleri de o kadar güzel anlatıyorlar ki, öbür adamlar ise o riskleri bilmedikleri için öğretilmediği için atılıyor atıldıkları için de çok daha başarılı oluyorlar. Benim de hayat felsefem bu ikisi arasındaki farkı gözlemleyip bunu  kitaplaştırmak.

Peki kitabın çıkış noktası neydi, nasıl oldu süreçten biraz bahseder misin?

Ben kitap yazmayı düşünen biri değildim bir kanalda Türker diye bir arkadaşım var bir gün programına davet etmişti beni, dedi ki senin hayat hikayen çok ilginç sen bunu kitaplaştırmalısın.  Ben de kitap yazamam disleksim var falan dedim O da gölge yazar çözebilirsin hikayen çok güzel dedi ben de öyle bir başlayım dedim gerçekten gölge yazarla gerçekten beklenenden güzel tuttu. 4 ayda 40bin gibi bir satış oldu bu da benim gibi no name profesör olmayan herhangi bir büyük title olmayan Amerika görmemiş basit bir adam için, ama halkın diliyle anlayacağı şekilde anlattığım için ve halkın yaşadıklarıyla olayı harmanladığım için çok tuttu.

Bence bu çok büyük bir açıktı. Çünkü herkes bu mevzuları üst düzeyde anlatmaya çalışıyor.

Aynen öyle, herkes olayı üst düzeyde ve makro mikro iktisat kelimeleri kullanmaya çalışıyorlar. Bu arada ben de zır cahil değilim İstanbul üniversitesi mezunuyum ama o tip kelimelerle bunu anlatmanın bir şey ifade ettiğine inanmıyorum çünkü zaten halkın yüzde 90’nın bunu anlayacak eğitimi yok yüzde 10’luk kesim de zaten benim anlattıklarımı biliyor. O yüzden onların anlamasına gerek yok bunları, adam zaten doların enflasyonu olduğunu biliyor eurobond’a koyuyor parasını. Doların enflasyonu olmayan bir sürü insan da dolara koyuyor eritiyor parasını. Ayşe teyze, Fatma nine benim hedef kitlem anneler anneanneler.

Tüketim çılgınlığı, mış gibi hayatlar yaşamak adına sürekli harcama yapmak, yatırıma engel olan en önemli faktörlerden kitapta da belirttiğin gibi bunun için neler söylersin, bu çarktan çıkmak için nasıl bir motivasyon sağlamalı insanlar?

Birincisi şu, çaresiz değilsiniz çare sizsiniz. Gerçekten bu hayat böyle gelmiş böyle gidecek diye bir şey yok öyle olsaydı kast sistemi gibi olurdu Hindistan’daki gibi zenginler zengin fakirler fakir devam ederdi. Ama Türkiye’de tam tersi fakirler zengin oluyor zenginler fakir oluyor ve bu değişmiyor. İnanmayanlar 1930 yılında Vehbi Koç’un hayat hikayesini okusun o dönemin en zenginleri bugün yok diyo 1960da anlatıyor, çocuklarına diyor bakın zenginler yok oluyor gidiyor bizim bir şeyleri değiştirmemiz lazım aynı şekilde 1980’nin en zenginlerine bakın bugün yoklar, sonuçta ölmesen de zenginler bir şekilde yok oluyorlar. Yeni zenginler geliyor, yeni zenginler de genelde fakirlerden geliyor dolaysıyla Türkiye böyle bir fırsatlar ülkesi. Eğer doğru kararlar verirseniz küçük paraları küçümsemeyip de düzenli olarak yıllarca, sigara içmeyip de altına yatırsaydınız bugün bir ev paranız vardı yada bitcoine yatırsaydınız servetiniz vardı yani hep bir fırsat var dünyada onu görmek lazım görmek de değil herkes görüyor da sabır lazım sabır yok insanlar aceleci şunu yapmak zor geliyor ben paylaşıyorum instagramda dalga geçiyorlar ya bir kere geldik dünyaya kahve içmeyecek miyiz araba almayacak mıyız evet yapmayabilirsin yapadabilirsin bu senin tercihin ama bunu yapmazsan hayat boyu böyle kalırsın ama yaparsan bir şansın var ve bu şans sana veriliyor. Allah bir şans veriyor, postacı kapıyı 3 kez çalışıyor aslında bakarsan.

Bir şeyin damlaya damlaya göl olduğu bilinen bir gerçek aslında bir şeyi verimli kılan sürekliliğidir. Tam da dediğin gibi sabretmek lazım ama insanlar bu finansal aklı biriktirme refleksini nasıl kazanacak, Ayşe teyzenin anlayacağı cinsten neyin birikimini yapacak bu insanlar? Senin çok güzel bir motton var hoşuma giden, diyorsun ki atıyorum o gün kahve içmedin ya da bir tatile çıkacaktın gitmedin misal 2 günlüğüne onun parasını kenara atsınlar hatta resmini çekip bana göndersinler diyorsun. İş insanı olmayan normal halk için soruyorum, bu süreci nasıl yönetsinler?

Buna zaten rich mindset deniyor, zengin kafa yapısı demek. Zengin kafa yapısı şöyle başlıyor, asla küçümsemiyorlar hiçbir parayı ve mutlaka o parayı yavaş yavaş biriktirme yoluna gidiyorlar. Ben de küçükten beri hep öyleydim bir kumbaram vardı biriktirirdim. O kumbarayı sonra büyüttüm işte başka şeylere yatırdım hisselere yatırdım kitapta bunun detaylarını anlatıyorum bir sürü alternatif yatırım aracı var ama sonuç itibariyle düzenli olarak hangi yatırım aracına yatırırsanız yatırın uzun vadede çok kazanıyorsunuz.

Nerden başlasınlar? Adam hiç hayatında yatırım yapmamış birikim yapmamış diyelim.

Bir kumbara alarak başlayacak gram altın ya da çeyrek altın alarak, çok basit TL olarak değil dolar olarak değil ama altın olarak atacak o kumbara dolduğunda o kumbarayı alacak bozacak belki onla gidip bir yatırım için tarla alacak o tarlayı da sonra biriktirecek o tarlayı satacak onu sattıktan sonra bir tane ev alacak belki gibi. Ya da bireysel emeklilik çok önemli parası yavaş yavaş birikecek, önemli olan birikme para yavruluyor. Paranın yavrulama özelliği var insanlar bunu bilmiyor. Küçük paraların bir şey olmayacağı bize öğretiliyor, aslında ben ona küçük paralarla bir şey olmayacağını söyleyen küçük kafalardan olmayın diyorum. Aslında küçük paralar çok ciddi büyüyebiliyor yeter ki siz o küçük parayı köşeye atıp biriktirmeyi bilin. Altın olur, hisse senedi olur, fon olur bunlarla ilgili danışmanlık alabilirsiniz bankacınıza sorabilirsiniz. İnternetten benim gibileri araştırabilirsiniz. Alternatif çok siz yeter ki biriktirmeye gönüllü olun. Sepet yaptıktan sonra hepsi artıyor zaten.

İnsanların seni Robert Kiyosaki’ye benzetmesi hoşuna gidiyor mu?

Gidiyor tabi, ben Türk Kiyosaki olma yolunda ilerliyorum hoşuma da gidiyor şöyle adamın yaptığı da güzel bir şey O da insanları uyandırmış ben de insanları uyandırmaya çalışıyorum. Benim hatta şöyle bir artım olduğunu düşünüyorum o tabi Amerika’da olduğu için. Orada bunu bilmeyen daha az insan var.

Buranın dokusuna göre ele alıyorsun evet

Burada daha çok insan bilmiyor daha çok açık var dolaysıyla bu daha çok tatmin ediyor. Burada daha az eğitimli bir kitle var ve burada Amerika’dan daha ağır şartlar var burada enflasyon var Amerika’da böyle bir enflasyon yok dolaysıyla orda bazı şeyleri yapmazsanız ölmezsiniz ama burada yapmazsanız ölüyorsunuz açlıktan, dolaysıyla bizim için daha önemli zaten benim şaşırdığım konu o. Amerika’da Norveç’te Avrupa’da insanlar çok çok daha tasarruflu yaşarken benim zaten tüm kitabı yazma nedenim o, Almanya başbakanı aynı kıyafetle dolaşırken sürekli bilmem kim bakan bisikletle işe giderken biz kimiz biz neyiz de bu kafayla dolaşıyoruz bu kibrimiz nedir diye sinirleniyorum gerçekten bizdeki halkın vatandaşın davranış kalıbına. Şimdi halk diyecek ki yo biz öyle değiliz, öyleyiz var benim arkadaşlarım hala asgari ücretten biraz fazla alıp son model telefon alıyor plazada çalışırken beyaz yakalı olarak insanlar her gün öğlen 2 kez kahve içiyorlar yemek paralarını o kahveye harcıyorlar bunlar şart değil yani şart olmayan şeylere vermek bir de bunları paylaşmayı selfie yapmayı çok seviyoruz o yüzden bunlar beni kızdırıyor gereksiz olduğunu görüyorum. Bunu söylediğim zaman da eleştirenler oluyor dünyaya bir kez geldik senin gibi ot gibi mi yaşayalım işte kahve içmeyelim mi falan filan, ama işte burada çelişkili bir durum var yani eğer bunu yapmazsan da hayat boyu sabah yine alarm kurarsın emin olun hayatta istediğiniz her şeyi yaparsanız 60 yaşında alarm kurup metrobüse bineceksin bunun kaçışı yok yani, maalesef böyle babadan zengin değilsen. Ama benim dediğimi yaparsan kurtulma şansın var.

Diyoruz ya halkımız bilmiyor, nerden başlayacağını vs okullarda da öğretilmiyor. İş dünyasında kaybolmamak parayı doğru yönetmek için ne tür yollara başvurabiliriz, finansal alt yapımızı oluşturmak adına edinebileceğimiz bir eğitim platform vs var mı?

Var, öncelikle kitap okumak lazım benimki gibi bir sürü kitap var bu tür kitapları okumak lazım. Bir de tecrübe çok önemli buradaki hiçbir eğitim size tecrübe veremez, yaşayarak görmeniz lazım. Ben 14 yaşımda ilk hatamı yaptığım için bu noktaya gelebildim, 14 yaşında param batmasaydı büyük kazıklar yemeseydim bugün çok daha büyük paralar batırabilirdim o yüzden mutlaka genç yaşta çocuklarınız için bu işlere genç yaşta girip hata yapıp para kaybetmesine izin verin. 100 dolar harçlığını kaybetmezse 40 yaşında biri gelir bir tüyoyla elindeki tüm parayı kaybetmesine neden olabilir. Ama ben 14 yaşında yaşadığım için ben yemem bunları diyebiliyorum. En iyi eğitim o. Yetişkinler için de küçük küçük girin batırmayacak şekilde, bütün paranızla ilk başta başlamayacaksınız. Güzel bir söz var bilmediğiniz bir suyun derinliğini iki ayağınızla ölçmeyin tek ayağınızla ölçün. Hayatınız boyunca bir hisse almamışsanız bugün size 1 milyon lira miras geldiyse o 1 milyonla borsaya girerseniz mahvolursunuz. Bütün her şeyinizi kaybedersiniz, hayatınızda girmemişsiniz çünkü. Sizin yapacağınız 10 bin lirayla girip onun nasıl battığını görüp ya da nasıl çoğaldığını görüp hareket etmeniz lazım. Ama insanlarda öyle bir şey yok, bir tane tanıdığım var müthiş bir miras kaldı 20 milyonluk dükkan kaldı o dükkanı hemen sattı o parayla borsaya girdi sıfırladı. Yapmayacaktı o kadar basit değil, ama insanlar söz dinlemiyor aç gözlülük diye bir şey var hırs var kazanç güzel geliyor. Şuan borsa çok güzel gidiyor sen de biliyorsun, 2 sene önce endeks 1000 iken herkesle paylaştım çok ucuz alın tutun dedim şimdi endeks 5e katlamış herkes alayım mı alayım mı diyor ve evini arabasını satıp almaya başlıyorlar. Bunu da önümüzdeki 1-2 yıl içinde riskli görüyorum bir dönüş olduğunda birçok insan kaybedecek çok balon olmuş şirketlere giriyorlar çünkü ciddi para kaybedecekler bunda da tedbirli olmak lazım.

Gençler ve yetişkinler için uzun vadede çok güzel tüyolar veriyorsun ama diyelim ki biz o treni kaçırdık 40-50 yaşında, bu işin neresinden dönülür Mert?

Sonuçta insanların atladığı şey şu para illa zengin olmak için kazanılmaz, eğer sen bana dersen ki 50 yaşındayım Ferrari almak istiyorum cebimde de yok biriktirip alabilir miyim, ee çok zor 50 yaşındasın alamazsın büyük ihtimalle. Ama bana dersen ki şimdi başarsam köşede param olur hayatımı kurtarır mı evet kurtarır. Sonuçta küçük paralar hayat kurtarır insanlar bunu anlamıyor, bugün düşün sen biriktirmeye başladın 100bin 200bin liran var annene kardeşine başına bir şey geldi bir hastalık geldi ya da başka bir şey o paranın olmadığını düşünsene bir de o paranın olduğunu düşün. Zengin olmak önemi değil köşede paran olsun. Ne olacağı belli olmaz en sevdiğin insanın bir ilaç alması gerekir ve o parayı bulamadığında yaşadığın sıkıntıyı düşünebiliyor musun. Belki çocuğun o parayla 6 ay İngiltere’de güzel bir okula gidecek eğitim alacak güzel bir şirkete girecek belki sen de o parayı zamanında çar çur etmişsin ne kadar koyar. Tabi ki ot gibi de yaşamayın ama anneannelerin babaannelerin kenarda o kefen parası dediği şey çok doğru. 1 yıl yetecek para candır, biri size mobing uyguladığında, bir çocuk aşağılandığında, bir kadın tacize uğradığında kenarda benim param var kardeşim deyip masaya vurması özgürlüktür. O bir yılda zaten sen iş bulursun, köşede bir yıllık paran olmasıyla 300 bin borcun olması arasında fark var. Birinde köle oluyorsun sömürülüyorsun, diğerinde tavrını koyduğun için mobing yapamıyor. Dolaysıyla servetin olması gerekmiyor, köşede 1 yıllık maaşın olsun yeter.