Sevgili dostlar Yunan Pontusçular tam da bu zamanda iyiden iyiye faaliyetlerine hız verdiler. Yunanistan ile Türkiye tarihi bir hesaplaşmaya hazırlanırken, sözde Pontus davasını da psikolojik savaş kapsamında yürütmeye çalışanlar var. 12 Adalar grubunda olan İstanköy Adasına sözde Pontus anıtı dikip açılışını yaptılar. Üstüne üstlük yapılan konuşmalarda Türkiye’de suçlanarak hedef alındı.

Yunanistan'ın Ege Adaları ile Batı Trakya'da ABD işbirliği ile silahlandırmayı sürdürürken, Türkiye ile yaşadığı gerginliği bu kez Muğla'nın Bodrum ilçesinin hemen karşısındaki İstanköy (Kos) Adası'na sözde Pontus Helenizmi Soykırımı Anıtı dikerek arttırdı. İstanköy'de yayın yapan yerel medyada yer alan bilgilere göre; İstanköy Belediye Meclisi'nin aldığı kararın ardından, Pontuslular Derneği tarafından bir ay önce yapımına başlanan sözde Pontus Helenizmi Soykırımı Anıtı ve Parkı, akşam saatlerinde düzenlenen törenle açıldı... Törene anıtı yapan heykeltıraş Kikotis Georgios, Pontus Kos Derneği Başkanı Charalambos Navrozidis, Belediye Başkanı Theodosis Nikitaras, belediye yetkilileri, vatandaşlar, dernek üyeleri ve askeri üst düzey komutanlar katıldı.

Pontus Kos Derneği Başkanı Charalambos Navrozidis, törende yaptığı konuşmada, "353 bin soydaşımızı anmak ve onların hatıralarını yaşatmak için burada bu töreni düzenledik, anıtın açılışını yapıyoruz. Türkiye hala özür dilemiyor, çünkü geçmişi ile barışmak istemiyor, soydaşlarımızın torunları da bu anıta sahip çıkacak" ifadelerini kullandı. Miçotakis ve Dendias da benzer sözde soykırım benzeri açıklamalar yapmış ve üstü kapalı bir şekilde Türkiye’yi hedef almışlardı.

Özellikle tarihte İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali ile başlayan süreçte Yunan Mezalimi birçok yerde görülmüşken, ısrarla sözde Pontus soykırımı iddialarını yeniden gündeme getirmek tesadüf değildir. Yalova Katliamı, Menemen Katliamı, İzmit Katliamı ve 1922 Manisa Yangını gibi hadiselerde Yunan Mezalimi açık ve net bir şekilde tarihi belgelerle ortadadır. Bunları asıl görmezden gelmek Yunanistan’ın ikiyüzlü politikalarına bir örnektir. Tripoliçe Katliamı da keza Yunanların önünde duran bir utanç tablosudur. Bütün bu hususları çıkaran ve propaganda faaliyetlerini yürüten isim ise; Dünya Ortodoks Kiliseleri Konseyi Başkanı ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde sözde Maraş Metropoliti olan Vasilios’dur. Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde Papazlara silahlı atış talimi yaptıran ve propaganda ekipleri kuran Vasilios, Adada ikinci Makarios olma peşindedir. Bu kişiye özellikle dikkat edilmelidir.

Yunanistan her koldan propaganda faaliyetlerine devam etmektedir. Sıcak çatışma öncesi psikolojik savaşı da yürütmeye devam ediyorlar. Bu ve benzeri hadiseler giderek artabilir. Bu konuda Türkiye’de karşı tezleri aynı şekilde sunmalı ve yapmalıdır. Söylem değil, eylem zamanıdır. Durma değil, harekete geçme zamanıdır. Onların bu hoyratça ve sorumsuzca davranışlarına gereken yanıt muhakkak verilmelidir.