Yapmamıza imkan hasıl olan işleri yapmazsak,

tarih bizi tenkit eder.

-Gazi Mustafa Kemal Atatürk- (1928)

 

İran?da Şah Rıza Pehlevi, en güçlü olduğunu hissettiği bir anda neye uğradığını anlamadan aşırı dinci Humeyni yanlısı bir grup tarafından devrildi. Tapınak Şövalyeleri bununla bir taşla iki kuş vurmuş oldular. Fransa?da sürgünde yaşayan Humeyni?yi başa getirerek iç kargaşalıkla bölgedeki bu büyük gücü kısa sürede güçsüzleştirdiler. Ayrıca gelen yeni rejim vasıtasıyla meydana çıkan ideolojiyi, yani  SİYASAL İSLAM?ı İran?ı kuşatan (Türkiye ve SSCB dahil) ülkelere yaymaya başladılar. Hedefleri daha sonra milli menfaatleri doğrultusunda kullanacakları yeşil kuşağın genişletilmesiydi.

Bu arada ABD?nin" kısa sürede hakim olurum" diyerek Fransızlardan devraldığı Vietnam macerası istenildiği gibi bitmedi. Ho Shi Minh ve General Giap komutasındaki Vietnam gerillaları bölgeyi Amerikalılara dar ettiler. Büyük kayıplar veren ABD  çekilmek zorunda kaldı. Ama soğuk savaş bitmemişti. Benzeri bir yenilgiyi SSCB?ye tattırmak isteyen ABD, SSCB?nin Afganistan?a müdahalesini sağladı. Afgan halkını destekleyerek  SSCB?nin bölgedeki gücünü ve prestijini düşürmeyi başardı. Bu şekilde ABD?nin Vietnam macerasının bir benzeri hasım SSCB tarafından Afganistan?da yaşandı. Afgan gerillalarla karşı düzenli kuvvetlerle baş edemeyen SSCB Afganistan?dan güç ve prestij kaybına uğrayarak çekildi.

Buradaki oyun çok taraflıydı. Şövalyeler SSCB?nin Ortadoğu?ya yerleşmesine zemin hazırlayan Arap ülkelerine gözdağı vermek istiyorlardı. SSCB?nin çekilmesi tamamen birbirine düşmüş ve dini liderlerin kontrolü altına girmiş Afganistan?da uyuşturucu ekimi artık çok daha kolay ve düzenli olarak yapılabilecekti. Bu şekilde hem uyuşturucu trafiği kontrol  edilecek, hem de  birbirine düşürülen İran ve Irak?a silah ve savunma teknolojisi satarak bol para kazanabileceklerdi.

Ortadoğu?yu şekillendiren güçler; bölgede kendilerini temel unsur olarak gören Irak ve İran?ı 10 yıl sürecek anlamsız bir savaşla karşı karşıya getirdiler. Hasım güçler her alanda birbirlerini bitirip zayıflatırken, sınırsız ihtiyaç duyarak satın almak zorunda oldukları silahlarla Şövalyeler daha da zenginleşip güçlendiler.

Bu savaşla beraber bölgenin stratejik silahı olan petrol de kontrol altına alınacaktı. Ayrıca İsrail de fırsattan istifade ederek savaşlar dolayısıyla zayıflayan ekonomisini  yeniden ayağa kaldırarak  güçlenecekti. Her şey plânlandığı gibi oldu. İran ve Irak her geçen gün birbirlerini küçültürken İsrail her alanda büyüdü.

Bu arada Petrol Boru Hattı gelirleri, bankacılık ve turizm ile  güçlenerek göze batan Lübnan?a da dur demek gerekiyordu. Çünkü Lübnan bütün Ortadoğu ülkelerine kötü örnek olabilirdi. Nitekim kalkınmışlığın doruğundaki zengin ve müreffeh Lübnan birdenbire  ve hiç beklemediği bir şekilde kendisini iç savaşın içinde buldu.

Lübnan halkı kiminle ve neden savaştığını bile anlayamadan on yıla yakın birbirini yedi. Lübnan iç savaşında silah ve askeri malzeme siparişlerinin karşılanmasında şövalyeler zorlandılar, ama buradan da önemli kârlar elde ettiler. Beyrut  başta olmak üzere ülke tam bir harabeye döndü. Yakacak- yıkacak yer ve öldürecek insan kalmayınca ve nihayet  silah alacak para bitince savaşta bitti. Savaş sonrası yeniden inşa maksadıyla batılı şirketler bölgeye akın etti. İsrail ise güvenliğini korumak bahanesi ile Kuzeye doğru da sınırlarını genişleterek kendini emniyetini arttırdı.

Bilindiği gibi ABD?nin Vietnam?da, SSCB?nin Afganistan?da uyguladığı senaryo birbirlerine tıpatıp uyuyordu. Vietnam?da Afganistan gibi önemli bir uyuşturucu üreticisi idi. Ve burası mutlaka kontrol edilmeliydi. Ayrıca ABD?nin elinde pek çok eski silah stoku vardı. Bunlar kısa sürede elden çıkartılmalı, ve maddi durumlarını güçlendirmek isteyen Yahudi tüccarlarca ABD ordusuna yeni silahlar satılmalıydı. Nitekim istenenler oldu. ABD ,Vietnam?ı tam bir serbest silah pazarı gibi gördü. Her cins yeni teknolojiyi bizzat harp sahasında deneyerek hem silah sistemini geliştirdi ve hem de müşteri pazarını garantiye aldı. Çünkü artık televizyonlar da devreye girmişti ve silahların büyük etkilerini doğrudan doğruya alıcı pazarların her köşesinde  tanıtma imkanı bulunmuştu.

Tapınak Şövalyeleri?nin yeni ürettikleri ve SİYASAL İSLAM?ın başrolünü oynayacağı YEŞİL KUŞAK STRATEJİSİ  çok daha uzun soluklu ve önemli kârları beraberinde  getirecek  bir buluş idi. Sonradan görüldü ki bununla çok isabetli bir yatırım yapılmıştır.

Bu projede baş rollerde görev alması düşünülen Afganistan, Pakistan ve İran gibi devletlerin topraklarında geçmişte Hasan Sabbah?ın Haşhaşinleri vasıtasıyla uyuşturucu pazarı önemli roller oynamıştır. Tarihi süreç aynen devam edecekti. Önce Afganistan dağlarında planlandığı şekilde yenilen  Sovyetler ve sonra da Şövalyeler; Kandahar-Peşaver-İsfahan üçgenindeki uyuşturucu üretimini de kontrol ediyorlardı. Bunlar hem uyuşturucuyu bedavaya temin ediyorlar ve hem de bunun karşılığında taraflara istedikleri fiyattan her türlü silahı satıyorlardı. Dilimizde çok kullanılan "Bir taşta iki kuş vurmak" fiili burada resmen hayata geçiriliyordu.

Bir diğer önemli uyuşturucu üreticisi ülke de Kolombiya idi. Bu ülkede de şövalyeler emrindeki uyuşturucu tekelleri istedikleri şekilde faaliyetleri yönlendiriyorlardı. Fakat  Kolombiya?daki uyuşturucu yönetimi el değiştirip kontrolden çıkınca  ABD askeri güçlerinin  derhal duruma el koymak için hiç bir uluslararası kuralı dinlemeden Kolombiya?yı işgal ettiğine şahit olduk. 24 saat geçmeden ABD Deniz Piyadeleri tarafından gerçekleştirilen işgalin şövalyelerin gücünü göstermesi bakımından önemi vardır.

Türkiye'de 20 yılda 30.000?den fazla insanımızın hayatının kaybına ve ekonomimizin çökmesine neden olan eli kanlı terör örgütü PKK?nın güçlenmesinin en büyük sebebi; uyuşturucu ticaretinde kendisine şövalyeler tarafından verilen görevi iyi yapmış olmasıdır.

PKK Terörü; güçlenen ve kuvvetlenen Türkiye?yi istikrarsız bir hale sürüklemekle kalmamıştır.

Ortadoğu?nun can damarı olan suyu kontrol edeceğimiz GAP PROJESİ?NİN durmasına sebep olmuştur.  Büyük dış destekle palazlanıp boyundan büyük işlere kalkışan PKK?nın ortadan kaldırılması için yapılan mücadelede sadece can kaybımız olmamıştır. Ekonomik kalkınma ve üretime aktarılacak mali kaynaklarımız silahlanmaya ayrılarak ,bir bakıma şövalyelerin ekmeğine yağ sürülmüştür.

DEVAM EDECEK