Şafak sökerken yavaş yavaş ilk saatlerde sabahın
          Uzaydan dünyaya kuş bakışı şöyle bir bakın

          İşte hâlâ ışıkları yanan cıvıl cıvıl Newyork
          Çıkmış evlerinden insanlar üstelik ne de çok

          Bakın bakın Okyanusun öbür ucunda Londra
          Bürünmüş sislere hazırlanıyor sabaha

          İn aşağı biraz işte göründü Eyfel'iyle cilveli Paris
          Ara sokakları kaplamış akşamdan kalma bir is

          Roma, Berlin, Viyana ve şımarık Atina
          Kavuşmaktalar sabahın ilk aydınlığına

          Hele bir de iki kıt'anın kavşak noktası
          Tüm şehirlerin stratejik yönünden atası

          Dense doğrudur İstanbul'a eşsiz Dünya Cenneti
          Kem gözlerden sakınır onu Türkiye Cumhuriyeti

          İstanbul'dan müjdeli, ulvî ezanlar yükseliyor uzaya
          Sesleniyor Mü'minler “Selâm olsun!” diye Ay'a

          Yeni bir sabah adım atarken nice şehirlere
          Döndü cadde, yol ve meydanlar sayısız mahşere

          Kimi sağa kimi sola koşuşuyor karınca gibi
          Dönüyor insanın başı sanki düştüğü kuyu dibi

          Akşam olunca aynı telaş aynı aceleci tavırlar
          İnsanlar bu sefer evlerine doğru yol alırlar

          Ama değişmez manzara hep aynı telaş
          Evlerine götürmek için az veya çok birer aş

          Bir mütefekkir / düşünür görünce bu kaynaşmayı
          İnsanların çırpınarak geçim derdini hergün aşmayı

          Dedi: “Sanki olmuş insanlar birer robot
          Konmuş gibi her birinin önüne bir tutam ot

          Ne sağını görüyor ne solunu habire hışır hışır
          Dalmış dünyaya hırsla varsa yoksa hep kışır

          Tamam yaşamak için verdiği savaş kayda değer
          Eli işte olsun ama aklı fikri dimağı varsa eğer

          Bir yol da kalbine ver kulak bak ne diyor merde:
         'Çalış ey insan dünya için olma muhtaç nâmerde.'

          Fakat aman sakın titre ve kork kalbin için
          Girmesin dünya sevgisi yani hubb-u dünya
          Farkında olmadan sessizce için için”

          Olsun insana ölçü şu altın söze ederek niyet
        “Dünyayı kesben (çalışmamak şeklinde) değil
          Kalben (kalbde yer vermemekle) terk et.“

          Yani su geminin altında olursa ne güzel
          Yüzdürür emniyetle gemiyi deniz üstünde
          Şayet su girerse Kalb Gemisi'nin içine
          Ne dünya kalır geride ne güdülen emel

          Evet el işte güçte olarak
          Dökmeli bol bol alın teri
          Ancak bu şekilde olur insan
          Hem dünya hem ukba eri

          Bu gerçeğin anlaşılması için
          Diyor ki aynı Batılı Düşünür:

        “Dursa da düşünse bir an
          Akşam sabah biraz insan
          Şu kaynaşan insanlar
          Bu dünyada niçin var?
          Bu yoğun gayretin altında
          Nasıl bir sır yatar?
         
         'Hikmet' denen muamma
          Bu gizi niçin, nerde saklar?”