Ülkeler arasında yapılan ticarette, bazen mal teslimi ile fatura tarihi arasında ya da tatil gününe denk gelmesi sebebiyle kur veya maliyet farkları oluşur...

Sebebi tam olarak açıklanamayan bu ve benzeri minik farklara “Net Hata Noksan Payı” denir.

Merkez Bankası Şubat ayında ülkeye nereden geldiği belli olmayan bir paranın yani “Net Hata Noksan Payı”nın 4,3 milyar dolar olduğunu açıkladı.

Bir önceki ayda, yani Ocak ayında ise tam tersi olmuştu.

Ülkemizden nereye gittiği belli olmayan 1,3 milyar dolar para çıkmıştı.

Bu hata payı, nasıl bir hata ise; son yıllarda koca bir ülkenin cari açığını kapatabilecek boyutlara yükselmiş.

Demek ki! gayri resmi para sirkülasyonumuz çok yüksek.

Giren paranın ucu açık kalınca, akıllara bir sürü soru işareti geliyor!

Kimliğini belli etmek istemeyen, denetimsiz bu yabancılar da yaptıkları işte merak uyandırıyor!

Ocak 2015’te 2 milyar dolar olan cari açığımız, Şubat 2015’te 3 milyar dolara yükseldi.

Ne zaman cari açığımız artsa,

Yurtdışı kredilerimizi borçlarımızı ödeyemeyecek duruma düşsek,

Resmi olmayan yollardan bir şekilde ülkemize büyük miktarlarda para giriyor.

Bu para, miktar olarak çuvala doldurulup bir kamyonun arkasında getirilemeyecek kadar fazla...

Sanki bizi koruyup kollayan bir ağabeyimiz var.

Bu para; o ay cari açığı karşıladıktan sonra arttıyorsa, tekrar sınırlarımızdan rahatlıkla ve gayri resmi olarak çıkabiliyor.

Merkez Bankası ay sonu bilanço ve gelir tablosu hazırlarken ithal kalemlerini gidere, ihracat ve turizm kalemlerini gelire yazar.

Eğer arada fark varsa, bu “Net Hata Noksan” hesabında gösterilir.

Fakat son yıllardaki bu rakamın büyüklüğü sadece “hata” adı altında gösterilemeyecek kadar fazla.

Aylık gayri safi yurtiçi hasılamız ortalama 65 milyar dolar.

Şubat 2015’te ülkeye giren ve nereden geldiği belli olmayan para 4,3 milyar dolar.

Aylık milli gelirimizin yaklaşık yüzde 7’si.

Bu oran sadece “hata” diyerek açıklanamaz!

Hata denilen şey en fazla binde 1’i geçmez...

Ülkeler, döviz bazında gelir-gider kalemlerini tutturmakta genellikle zorlanırlar.

Ve mutlaka “Net Hata Noksan Payı” oluşur.

Mesela yıllık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın diğer ülkelerdeki yaklaşık “net hata noksan” oranına bakalım;

ABD binde 5, Almanya binde 3, İngiltere binde 7, Belçika binde 4, Portekiz binde 5’dir.

Türkiye’de bu oran yüzde 1,5...

Bu oranın “yüzde” ile ifade edilmesi normal değil...

Siyasi olarak da Ortadoğu’nun neredeyse tamamında,

Özellikle Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Filistin’de bunca karmaşanın yaşandığı bir coğrafyadayız.

Bu ülkelerde yaşayan ve kendini güvenli hissetmeyen kişisel servetler de Türkiye’ye döviz giriş-çıkışı yapıyor olabilir.

Ama tam ihtiyacımız olduğu dönemde dövizin girmesi ve döviz varkende çıkış yapması büyük tesadüf...

Belki de bilemediğimiz açıklanamayan başka destekler var.

Şubat 2015 verilerinde garip olan ise;

Cari açığımızı kapatabilmemiz için resmi yada olağan kanallardan döviz girişi hiç olmamış.

Yabancılar, portföy yatırımlarımıza ilgi göstermemiş.

Yabancı sermaye girişi de olmamış, yurtdışı kredisi de kullandırılmamış.

Yani ülkemize döviz girmemiş.

Normal ve resmi yoldan girmeyen döviz yerine, nasıl girdiği açıklanmak istenmeyen döviz ülkemize girmiş ve piyasalarımızı rahatlatmış.

Normal yollarda döviz girmemiş olması; yabancıların piyasalarımıza olan güven eksikliğinin bir neticesidir.

Başka açıklaması olamaz.

Döviz açığımızın olması;

Yeterli üretimin yapılamadığını, ithalata bağımlı ve borçlanmak zorunda kaldığımızı gösteriyor.

Döviz açığı her geçen yıl katlanarak büyüyor.

Acilen ekonomik kalkınma planlamasına ihtiyacımız var.

Su” gibi berrak ve temiz,

Su” gibi insana, bitkiye, toprağa, havaya faydalı,

Su” gibi her türlü pisliği temizleyen bir kalkınma hamlesine ve yönetimine ihtiyacımız var.