Temmuz 2014 dönemi tüketici fiyatları %0,45 artarken, üretici fiyatları %0,73 artış gösterdi.

İlk yedi ayda tüketici fiyatları %6,18, son bir yılda ise %9,32 arttı.

Yine ilk yedi ayda üretici fiyatları %5,89, son bir yılda ise %9,26 arttı.

Uzun zamandır enflasyon oranları ortalama %9 civarında oluşmaktadır.

Buna rağmen yıl içerisinde emekliye %5,7, memura ise derecesine göre %1 ila %5 arasında zamlar yapıldı.

Özel sektörde ise; uzun zamandır, zam yapan firmalar parmakla gösteriliyor. 

Şirketlerin, zam yapmadığı gibi sık sık personel değiştirerek kıdem tazminatından kurtulduğunu, ücretleri de aşağıya çektiğini görüyoruz.

Her ne kadar kişi başı milli gelirimiz arttı dense de... Ekonominin tabanındaki halkın geliri erimekte.

Enflasyon hedefin üzerinde çıktıysa, mutlaka bir suçlu üretiliyor. 

Başka bir şeyi, genelde de sebzeleri suçlu göstermek, son yılların modası.

Bu yılın suçlusu; “biber” hem de “sivribiber”!!!

Geçen yıl “domates” idi, ondan önceki yıl “patlıcan”.

Siyasi ya da yönetimsel bir sorun sebebiyle enflasyon yükselmemiş gibi!!!

Hatta çalışmalardaki başarı sebebiyle hiç enflasyon çıkmaması gerektiği halde, enflasyon hedefin üzerine çıkmış gibi anlatılıyor basında!!! 

Ah bu “biber” yok mu? Ne yapıyor yapıyor enflasyonu yükseltiyor.

Bu durumda;

Biber’in, enflasyonu yükseltmesini ayrıntılı olarak incelemeliyiz.

Tüketici fiyat endeksleri belirlenirken gıda ve içeceğin payı toplam enflasyon sepetinin %25’idir.

Enflasyon sepetinde, gıda endeksini belirleyen toplam 129 ürün vardır. 

Hesaplama yapılırken, bu 129 ürünün azalış ya da artışları göz önünde bulundurulur.

Sivribiber’in ay içindeki artışı %30,94’tür.

Bu yüzdeye göre; sivribiber’in bu 129 ürün içindeki gıda sepetindeki payı binde 2’dir. 

Bu da toplam enflasyon endeksinin içindeki payının yaklaşık 10 binde 9’a geldiğini ifade eder.

Diğer anlatımıyla bu oran, sivribiber’in suç oranını da ifade eder.

Açıkçası, üzerine basarak “İşte Suçlu” denecek kadar ağır bir oran değil. 

Hatta üzerinde durulacak bir oran bile değil.

Geçmişte çok yüksek enflasyonun görüldüğü dönemler de oldu. Temelinde enflasyon siyasi bir karardır. 

Düşmesi ayrı bir politika gerektirir, yükselmesi ayrı bir politika gerektirir. Ama ikisi de siyasi bir karardır.

Enflasyonun çift haneli olduğu yılları da hatırlıyoruz. 

Şirketler 3 ayda bir ücret zammı yapar, özel günlerde hediyeler verirdi.

Yüksek enflasyon şirketlere ekstra finansman kaynağı temin eder ve ekstra para kazanma imkânı sağlardı. 

Ödeme yapana kadar enflasyon farkından ayrıca kazanacaklarını bilen yurtdışı müşterileri Türkiye’den mal almayı tercih ederdi.

Bu da ülkenin üretimini artırır, piyasaları canlı tutardı.

Bugün enflasyon tek haneli rakamlarda, ama enflasyona oranla finansman kaynağı bulmak daha maliyetli, bunun üzerine ürün kârlılıkları azalınca, ülkenin üretimi de iyice yavaşladı.

Ekonomi inşaat sektörünün başarısına terk edildi.

Önemli olan, enflasyonu sağlıklı düşürebilmektir.

Enflasyon düşük ya da yüksek fark etmez; 

Piyasalarda hareketlilik varsa, 

Ürününü satan firma, tahsilat kaygısı daha az yaşıyor ise, 

Şirketler bir kontenjanlık personel için iş ilanı verdiğinde, 10 binlerce iş başvurusu olmuyor ise, 

Adliyelerde hareketlilik yok denecek kadar az ise,

Gelir tabana sağlıklı bir şekilde yayılabiliyor ise,

O ülke ekonomisi başarılıdır.

Bütün günahı sivribibere atıp işin içinden sıyrılmak çok hakkaniyetli değil...

---------------------------------------------------------   

Cumhurbaşkan’lığı seçimleri de hafta sonu tamamlandı.

Yeni Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, kullanılan 40,9 milyon oyun %51,85’ini alarak ilk seferde seçimleri kazanmayı başardı.

Toplam seçmen sayısı 55,7 milyon kişi olduğuna göre, oranlamalara birde buradan bakalım, böylece daha sağlıklı bir değerlendirme yapılabilinir.

Toplam seçmenin %38’ini Recep Tayyip Erdoğan, %28’ini Ekmeleddin İhsanoğlu, %7’sini Selahaddin Demirtaş almış. Oy’ların %26’sı ise çekimser kalmış ve kullanılmamış.

Görüldüğü gibi %26’lık oy oranı tüm sonucu etki edebilecek, önemli bir oran.

Demek ki halkın %26’sı hiç bir partiyi kendine yakın hissetmemiş, benimsememiş, istememiş. 

Kazanan zaten haklı sorun yok, ama kaybedenler için halkın 4/1’i çok anlamlı bir değişim mesajı vermiş görünüyor.