Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Olimpiyat Komitesi İcra Kurulu’nun yaptığı  açıklama olimpiyat oyunlarının artık çok daha kolay ve ucuza düzenleneceğinin alenen ilanıdır.
Evet, bugüne kadar, dek ülkelerinin belirledikleri bir şehir adına, bu dünyanın en önemli spor organizasyonunun alabilmek için verdikleri kıyasıya mücadele sanırım artık tarihin karanlık sayfalarına gömülüp gitti.
Yani artık Olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapmak cidden daha kolay ve ucuz bir hale geldi. Kabul edilen yeni reform paketine göre oyunlar artık, o ülkenin farklı şehirlerinde yapılabilecek.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi İcra Kurulu’nun geçtiğimiz ay hazırladığı yeni reform paketi kabul edildi. Monaco'da IOC Üyeleri tarafından onaylanan kırk maddelik reform paketine göre, Olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapmak daha kolay ve daha cazip hale getirildi.
Yeni öneri paketine göre, IOC, üye ülkelerden geçmişte olduğu gibi çok kapsamlı bir bütçe talebinde bulunmayacak.
Bilindiği üzere, Uluslararası Olimpiyat Komitesi geçtiğimiz yıllarda aday şehirlerden altyapı, ulaşım, konaklama ve bütçe konusunda birçok talepte bulunuyor ve bu nedenle beklentileri karşılayamayan birçok ülke, oyunlara ev sahipliği yapma hakkını elde edemiyordu.
IOC'nin kabul gören yeni reform paketine doğrultusunda, oyunlar sadece tek bir şehirde değil ülkenin farklı kentlerinde de yapılabilecek.
Doğrusunu isterseniz ben bu kararı ayakta alkışlıyorum. Biliyorum, olimpik ruh, olimpiyatın hassas dengeleri diye dem vurarak, bu işe karşı çıkan pek çok da insan vardır. Ancak o kanatta yer alan, yani bu kararlara tepki verenlere önerim, dünya ülkelerinin hemen hepsinin içinde bulunduğu ekonomik duruma kabaca bir göz atsınlar. Bırakın olimpiyata ev sahipliği yapmayı, ülkeler neredeyse, ‘uluslar arası misket şampiyonası’ düzenlerken bile ekonomik bilançoyu düşünür hale geldi. Daha doğrusu gelmek zorunda kaldı. Sporun artık turizmle birlikte anılan adıyla, bacasız sanayi olduğu günümüzde, her şeyin enine boyuna düşünüldüğü bir ekonomik ortamda, bu kararın alınmasını sağlayan IOC, kanımca spor tarihinin en önemli adımını atmıştır. Bir devrim niteliğindeki bu kararın ülkelerin spor politikalarını bile son derece ciddi anlamda etkileyeceğine eminim.
Basit bir mantıkla düşünecek olursak, dünyanın hiçbir ülkesinde spor yatırımları yalnızca bir şehirde değildir. Ülke geneline yayılmıştır. Ancak olimpiyatlara aday olan şehirlere yönelik yatırımlar, bu anlamdaki dengeleri de altüst etmektedir. Oysa ülkenin çeşitli şehirlerindeki tesisler ve onlara ilave yapılacak olan yatırımlarla bu durum çok daha dengeli ve ekonomik hale dönüşür. Yani spor olgusunun bizzat içinde barındırdığı eşitlik ve adalet kavramı da çok net bir biçimde ortaya çıkar.
Kalın sağlıcakla…