YAĞMUR TANYILDIZ'ın röportajı için tıklayınız...

“Yalancı Ay” kitabının yazarı, şair RECEP IŞIKTAŞ ile bir araya geldik. Kitabından ve şiirlerinden konuştuğumuz Işıktaş’a şiir hayatınızın neresinde diye sorunca, “Şiirin hayatımdaki sınırı yoktur. Şiir ile bir bütün halde yaşamımı sürdürüyorum” dedi…

Merhaba Recep Bey, hoş geldiniz. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Kimdir Recep Işıktaş?

Merhaba Yağmur Hanım, 1996 yılında Diyarbakır’da doğdum. Dicle Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Mezunuyum. Bingöl Üniversitesin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Ekonomi ve Siyaset alanında yüksek lisans öğrencisiyim. 2022 yılının son ayında Klaros Yayınlarından Yalancı Ay adlı şiir kitabım yayımlandı. Yaşam Fanzin Dergisi ve Ay Dergisinde çeşitli şiirlerim yayımlandı. Diyarbakır’da yaşamaktayım ve memur olarak çalışmaktayım.

Peki, yazmaya ilk nasıl başladınız? Bir hobi miydi yoksa yeteneğiniz olduğunu biliyor muydunuz?

Yeteneğimin olduğunu biliyordum. Sadece şiir yazmak ile yetinmeyeceğimin de farkındaydım zaten. Lakin duygularımızın hava durumuna göre bazen mutlu, öfkeli ve huzurlu olabiliyoruz. Bu duyguları yaşayıp kağıda dökmemek olmazdı hele ki böyle bir yetenek var ise. Şiir yazmaya henüz küçük yaşlarda Garip hareketi, garip akımı ya da birinci yeni olarak bilinen Orhan Veli KANIK’ın‘Güzel Havalar’ şiiriyle tanışarak başladım. Şiir yazmak için Biraz öncede söylediğim gibi duygularımızın hava durumu çok önemli, eğer ki bu hava durumunu kağıda yansıtılıyor ise bir yetenekten söz etmek mümkün olabiliyor. Yoksa her şeyi düşünebilir ve yazabiliriz lakin devamı gelemiyor ise bir yetenekten bahsetmek ne mümkün.

Dergilerde ve gazetelerde de çeşitli şiirleriniz yer almış. Şiir hayatınızın neresinde?

Öncelikle bunu belirtmek isterim ki Şiir yaşamdır. Şiir hayatımın tam merkezi konumunda. Şiirlerim hayatımı ve yaşadıklarımı anlatıyor aslında. Bir nevi şiir=ben, ben=şiir olarak görmek daha mantıklı olur. Şiirin hayatımdaki sınırı yoktur. Şiir ile bir bütün halde yaşamımı sürdürüyorum. Bir nevi şiirler yol arkadaşım, beni anlatan tercümanlardır. Şiir sol yanım, ruhum ve hayat kimliğimdir. Şiirsiz bir yaşam sürdürmek entübe olmuş bir beden gibidir. Şiirin hayatımda ki yeri ve önemi bedeni yaşatmak için verilen bir ruh ve nefes gibidir.

İlk kitabınız “Yalancı Ay” nasıl çıktı ortaya?

İlk kitabımın ortaya çıkışı planlıydı. İçimde biriken ve patlamaya yakın olan Duygularımı, istek ve arzularımı kağıda dökmem gerekiyordu. Bu yolla rahatlayabileceğimi düşünüyordum. Yazdıkça yazdım biriktikçe birikti. Duygularımın mahremi ya içimde biriken bir volkan gibi kalacaktı ya da herkese duyuracaktım. Tüm cesaretimi toplayıp böyle bir karar verdim. Tabi ölümsüz olma fikri de beni cezbetmedi değil, kim istemez ki ölümden sonra hatırlanmamayı. Belki bana cesareti verende iç dünyamın mahremini açanda ölümsüzlük fikriydi. Ölümümden sonra kitabımla tanışan insanların yüreklerine dokunabilmek, duygularına tercüman olabilmek ve adımı anmaları ne de güzel bir durum. Ölmüş olabilirim ama zihinlerde ve ruhlarda halende yaşıyor olabilmek muhteşem bir şey olduğunu düşünüyordum. Yeteneğimin olduğunun farkında olduğum için günün birinde eser/ler çıkartacağımın bilincindeydim zaten, cesaretimi toplayıp, kendimi halka açmamda planlı bir şekilde oluştu. Yalancı Ay Kitabımın ismini ise Ay’ın parıltısına fazla aldanmamız gerektiğini düşündüğüm için bıraktım.

Eminim hepsinin yeri sizde ayrıdır ama “bende yeri başka” dediğiniz bir şiiriniz var mı? Dizelerini paylaşır mısınız bizimle?

Sen-Ben şiirim Yalancı Ay kitabımda yer almayan lakin Yaşam Fanzin Dergisinde yayınlanan, Aşkın ateşler içerisinde yükselen hakikatiyle yazılan bir şiir.

Sen bir ‘Sin’, Ben ise ‘Ra’

Tutuşsun gökyüzü,

Son Gülümün Şefkati

Sarsın Bedenini,

Sen bir ‘Münker’, ben ise ‘Nekir’

Başlasın gönül sorgusu,

Sen ‘ Yağmur’ ol, ben ise ‘kar’

Atışsın mevsimlerimiz,

Sen bir ‘Patron’, ben ise ‘İşçi’

Belirsin sınırlarımız,

Sen ‘Cennet’, ben ‘Cehennem’

Muhtaç olalım bedenlere,

Sen ‘Akrep’, ben ‘Yelkovan’

Geçsin zaman iznimizden…

Yeni kitap hazırlığınız var mı? Bundan sonraki hayalleriniz projeleriniz neler?

Şuan aksiyon ve maceranın bol olduğu bir roman yazıyorum mesela, ilham geldiğin de şiir yazmaktan da kendimi alıkoymuyorum. Her türden eserler bırakmak ve ölümsüzlüğü bulmak başlıca hayallerimin arasında, Keza ölümsüzlüğü de çıkarttığım ve çıkaracağım eserler üzerinden bulmuş olmayı umuyorum. Yazı hayatıma Toplumsal Realite şiarıyla başlayan biri olarak, Şiirin toplumu yönlendirebilmesi ve toplumu aydınlatması üzerine bir projem var, bunu biraz daha açmış olursak,  şiir deyince akıllara sadece aşk veyahut acı teması gelmemesi, şiirin toplum nezdinde farklı bakış açıları oluşturması tek gayem. Gün gelir ölümsüzlüğe tam anlamıyla erişir isem,  ‘’Aydınlık Okulları’’ adı altında biraz önce de dile getirdiğim, şiirin ‘toplumu aydınlatabilmesi ve yönlendirebilmesini’ toplumsal realite şiarıyla birleştirip eğitimler vererek nice yazar/şair’leri topluma kazandırmak ve aydınlık yarınları bir nebzede olsa şiirler üzerinden oluşturabilmek hayalini kurduğum en büyük projem.

Örnek aldığınız yazar/şairler var mı?

Şiir ile tanışmama vesile olan ve şiir dilini halk diline indirgemeyi amaçlayan Orhan Veli KANIK, Anadolu’ya özgü geleneksel anlatım tarzını şiire taşıyan ve toplumcu gerçekçi anlayışı kaleme alan Ahmed ARİF ve son olarak da eserlerinde toplumcu gerçekçi akımın etkisinin çokça görüldüğü Can YÜCEL’i örnek alıyorum. Serbest nazım şeklinde yazmaları, toplumsal konuları ele almaları ve şiirlerini de bu konular hakkında yazmaları, toplum sorunlarından haberdar ve bunlara duyarlı olmaları, şiirlerinin eğitsel bir işlev ile yüklü olması, örnek almamda ki en büyük etken.

Şiir yazarken nelerden ilham alıyorsunuz?

İlham kaynağım kendi iç dünyam ve duygularımın hava durumu. Şiirlerimin saati yoktur ama sabah saatlerinde yazdığım hiç olmamıştır. Hemen hemen tüm şiirlerimi gün ortasında yazıyorum. İç dünyam ve duygularımın hava durumu dışında, Doğa, aşk, yaşanmış deneyimler ve toplumsal meseleler gibi unsurlarda bana ilham veriyor diyebilirim. Ayrıca iyi bir gözlemciyim bunun yanı sıra derin bir duygusal zeka ile çevreme duyarlı biri olduğum için ilham kaynağımın genel itibarla yaşam ve varoluş olduğunu söyleyebilirim. Bu unsurlar ve özellikler neticesinde iç dünyamı harekete geçiriyor ve yazamadan duramıyorum. Toplumun gerçekliği anlatılmalı ya da yansıtmalı bunu da elimden geldiği kadarıyla ilham aldığım unsurlar ile şiirlerime yansıtmaya çalışıyorum.

Yazar olmanın dışında neler yapıyorsunuz? Recep Işıktaş nasıl biridir özel hayatında? Neler yapar?

Memur olduğum için hafta içi 8-5 mesaisi yapıyorum, ayrıca yüksek lisans öğrencisi olduğum için Bingöl’e haftanın belirli günlerinde git gel yapıyorum. Hafta sonları kendime vakit ayırabiliyorum. Onu da spor yaparak, sinema ve tiyatro’ya giderek ayrıca bu aktiviteler dışında kalan süreler içerisinde ailem ile vakit geçiyorum. Özel hayatımda bulunan hareketliliği bu aralar bir köşeye bırakmış olmakla birlikte akademik kariyerime ve yazım hayatıma önem veriyorum. Aileme bağlı bir insanım.  Disiplinliyim, araştırma yapmayı seviyorum, bilgiye daima aç ve açık bir insanım, vakit buldukça doğa yürüyüşlerini de yapmayı ihmal etmem, musiki açısından da kendimi geliştirmek üzere bir düşüncem var.

Sohbetiniz için teşekkür ederim. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Rica ederim, asıl ben teşekkür ederim. Keyif veren bir röportaj idi. Son olarak okurlarıma onları çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Ayrıca şiirlerin sadece aşktan ibaret olmadığını, topluma yön verebilecek, toplumu aydınlatabilecek öğretici bir güçte olduğuna inanmalarını istiyorum. Hepsini sevgi ile kucaklıyorum.