Bu hafta Üroloji doktoru Dr. Ali Yıldız ile yaşamına, ürolojinin önemli hastalıklarına ve tedavilerine dair konuştuk. Keyifli sohbetimize sizler de dahil olun…

Öncelikle sizi tanımak ve okurlarımıza tanıtmak isterim. Kimdir Ali Yıldız?

Ben Dr. Ali Yıldız. 29 yaşındayım. Antalya’da doğdum. Tıp eğitimimi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladıktan sonra uzmanlık eğitimi için Antalya’da Üroloji ihtisasıma başladım. Halen Antalya’da görevime devam ediyorum. Mutlu bir ailenin 2. çocuğuyum. Tipik bir Akdeniz insanıyım aslında. Çevremdeki insanların deyimiyle çok konuşkan, aceleci, enerjik, esprili ve hayatı dolu dolu yaşayan bir insanım. Olayları iyi tarafından görmeyi ve çok çalışmayı kendime ilke edinmişimdir.

Tüm doktorlar mesleklerinin bambaşka olduğunu, diğer mesleklere benzemediğini söylerler. Sizce de öyle mi? Doktorluk mesleğinin tanımı nedir sizin için?

Doktorluk benim için bir meslekten daha fazlası, yaşam biçimi diyebilirim. Birçok farklı meslek grubuna dahil insanlar, kendi istekleri veya çalıştığı kurumun beklentileri doğrultusunda çalışmalar yaparken, bizler hekim olarak sadece karşıdaki kişinin sağlığı ve menfaati doğrultusunda hareket eden insanlarız. Çalışma alanındaki bu özgürlük, haliyle beraberinde mesleğin eşsizliğini ve kişinin özgüvenini de sağlamış oluyor. Bu yüzden ben de mesleğimin özel ve ayrıcalıklı olduğunu düşünenlerdenim.

İhtisasınızı üroloji branşında yapma nedeniniz nedir?

Doktorluk mesleğinin her branşının özel ve çok önemli olduğuna inanıyorum. Ancak öğrencilik hayatımdan beri cerrahi branşlara karşı ilgim çok yüksekti. Çünkü cerrahi branşlarda yaptığınız işin karşılığını hızlı bir şekilde alabiliyor ve hastanın hayatındaki pozitif değişikliklerle mesleki tatmini yaşayabiliyorsunuz. Hasta çok şiddetli şikayetlerle başvurup, gereken cerrahi işlem uygulandıktan sonra, kısa süre içerisinde daha yüksek bir hayat kalitesiyle taburcu olabiliyor. Spesifik olarak da üroloji olmasının sebebi, teknoloji ile iç içe ve kendini her zaman yenileyen bir bölüm olması. Çok dinamik bir süreç ve bu da beni canlı tutuyor. Mesleğe karşı her zaman içimde yeni bir heyecan ve merak oluşuyor.

Üroloji, genel olarak hangi hastalıkları kapsar?

Böbrek ve üreter (idrar yolları) taşları, benign (iyi huylu) prostat büyümesi, prostat, böbrek, mesane ve testis kanserleri, idrar yapamama, idrar kaçırma, aşırı aktif mesane hastalığı, idrar yolu enfeksiyonları, erkeklerde kısırlık ve cinsel işlev bozuklukları bizim medikal veya cerrahi olarak tedavi ettiğimiz hastalıkların başlıcalarıdır.

İnsanlar üzerinde en sık rastlanan hastalıklardan bir tanesi böbrek taşı. Böbrek taşı nasıl oluşur? Tedavisi ne şekildedir?

Kalsiyum, ürik asit gibi maddeler böbreğin idrar süzen kanalcıklarında belli bir yoğunluğun üzerinde bulunduğu zaman kristalleşmeye başlar ve bunun sonucunda böbrek taşları oluşur. Taş hastalığı özellikle sıcak, yüksek rakımlı ve tropik ülkelerde daha sık görülmektedir. Ülkemiz de böbrek taşının yüksek oranda görüldüğü ülkelerdendir. İklim, yaş, ailevi yatkınlık, beslenme ve metabolik hastalıklar taş oluşumunda rol oynayan başlıca etkenler olarak sayılabilir. Ayrıca doğuştan gelen idrar yollarındaki yapısal bozukluklar da taş oluşumu için risk oluşturmaktadır. Hastalar genelde kliniğimize bulantı, kusma ve yan ağrısı şikayetleriyle başvurmaktadır. Tedavimiz taşın boyutuna ve idrar yolunda bulunduğu yere bağlı olarak değişmektedir. Eğer taşımız ilaç tedavisiyle düşebilecek boyutta ve lokalizasyonda ise önceliğimiz ilaç tedavisi olmalıdır. İlaç tedavisinden fayda görmeyen veya taşı düşüremeyecek boyutlarda olan hastalarda ise endoskopik ve perkütan girişimler uygularak taşı laser yardımıyla kırıyoruz. Ayrıca poliklinik şartlarında uygulanan ESWL (ses dalgalarıyla taş kırma) de tedavide bir alternatif olabilmektedir. Taş rahatsızlığı yaşayanların yaklaşık yarısı 10 yıl içinde tekrar taş oluşumu ilgili problemler yaşamaktadır. Bu yüzden hastalarımıza günlük en az 2.5 lt sıvı almak, hayvansal gıdalardan uzak durmak, diyette tuz kısıtlaması yapmak gibi taş oluşumunu önleyici önerilerde bulunuyoruz.

Boş vakitlerinizde neler yapıyorsunuz?

Doktorluk mesleği, çok fazla emek ve zaman gerektiren bir süreç sonunda elde edilebilen bir konum olsa da, zamanı ne kadar kaliteli kullandığınıza bağlı olarak, birçok alanda kendinizi geliştirebilirsiniz. Mesela spor benim hayatımın vazgeçilmez bir parçasıdır. Bisiklet sürme, trekking, çadırla kamp yapma, yüzme gibi özellikle doğayla iç içe etkinlikler dinlenmeme ve kendimi iyi hissetmeme yardımcı oluyor. Bunlara vakit bulamadığım zamanlarda da mutlaka haftada 2-3 kez spor salonuna giderim. Müzik ve sinema da her zaman hayatımın önemli bir parçası olmuştur.

Erkeklerde sıklıkla görülen hastalıklardan olan prostat kanseri, nasıl meydana gelir? Belirtileri nelerdir? Nasıl tedavi edilir? 

Prostat kanseri prostat bezindeki hücrelerin kontrolsüz büyümesiyle meydana gelmektedir. Erkeklerde en sık görülen kanserlerden bir tanesidir. Hastalarda genel olarak idrar yapma güçlüğü, idrar akışında kuvvet azalması, menide veya idrarda kan görülmesi, boşalma esnasında ağrı, kasık bölgesinde rahatsızlık hissi, kemik ağrıları ve sertleşme bozukluğuna yol açabilir. Ancak bu semptomların çoğunun benign (iyi huylu) prostat büyümesinde de görülebileceği unutulmamalıdır. Genel olarak prostat kanseri erken evrede hiçbir şikayete neden olmamaktadır. Bu yüzden tarama yapılması çok önemlidir. Biz 40 yaşının üzerindeki polkliniğimize gelen tüm erkek hastalarımıza fizik muayene ve kan tahliliyle prostat kanser taraması yapıyoruz. Şüphelendiğimiz durumlarda poliklinik şartlarında ultrason eşliğinde biyopsi yaparak tanı koyuyoruz. Tedavi kararı verirken hastanın yaşı, genel durumu ve hastalığın evresi bizim için yol gösterici olmaktadır. Erken evrede yakalanan kısıtlı bir hasta grubunda takip bir seçenek olarak ön plana çıkmaktadır. Onun dışındaki erken evrede tanı koyduğumuz hastalara cerrahi tedavi veya radyoterapi (ışın tedavisi) öneriyoruz. Cerrahi tedavi güncel olarak en çok tercih edilen etkin tedavi seçeneğidir. Bu ameliyat açık, laparoskopik veya robotik olarak yapılabilmektedir. Son zamanlarda robotik cerrahi gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bu teknik cerraha10-20 kat büyütülmüş üç boyutlu görüntü sağlayarak ameliyatın çok daha başarılı gerçeklesmesini sağlamaktadır. Biz de kliniğimizde prostat kanseri tedavisinde robotik cerrahi teknikle ameliyatlarımızı yapıyoruz.
Ürolojik yakınması olan birçok kişi, durumu yaşlılıkla ilgili doğal bir süreç olarak değerlendirmekte ya da günlük hayatın yoğunluğundan ötürü bir hekime başvurmakta gecikmektedir. Hastalık erken safhalarda teşhiş edildiğinde kür olma ihtimali daha yüksekken, ilerleyen zamanlarda tedavi ve kür seçeneklerimiz azalmaktadır. Semptom olması halinde erken başvuru, hastaya faydalı olma ihtimalimizi büyük ölçüde artırır.

Böbreğin çürümesi hangi sebeplerle ve neden olur?Tedavisi ne şekildedir?

Halk arasında böbrek çürümesi olarak bilinen durum (böbrek yetmezliği) böbreğin fonksiyonlarını yerine getirmemesi ve buna bağlı olarak vücutta elektrolit sıvı dengesinde bozukluk oluşmasıdır. Böbrek yetmezliğinin birçok sebebi olmasıyla birlikte biz ürologlar olarak idrar yollarındaki tıkanıklıklar nedeniyle oluşan postrenal kaynaklı böbrek yetmezliklerinin tedavisini ve takibini yapıyoruz. Genel olarak bu tıkanıklıklar taş, doğuştan kaynaklı veya sonradan oluşan idrar yollarındaki darlıklar sebebiyle oluşmaktadır. Üreter ve üretra taşları, üreteropelvik bileşke darlıkları, üreterovezikal darlıkları, posterior üretral valv, mesane kanserleri, prostatın benign veya malign olarak büyümesi postrenal böbrek yetmezliğine sebep olan başlıca hastalıklarımızdır. Bu hastalık grupları zaman içerisinde etkilediği böbreği tamamen atrofiye uğratıp fonksiyonsuz hale getirebilmektedir. Bu durumda kişiler hayatlarına tek böbrekle devam etmek zorunda kalabilirler. Diğer böbreği etkileyen bir hastalık süreci gelişmediği takdirde sağlam böbreğin aşırı fonksiyon göstermesiyle kişiler normal hayatlarına devam edebilirler. Ancak bu kişilerin daha dikkatli yaşamaları ve düzenli olarak diğer sağlam böbreği kontrol ettirmeleri gerekir.  Biz postrenal böbrek yetmezliğini çoğunlukla endoskopik veya laparoskopik cerrahi yöntemlerle tedavi ediyoruz.

Hemen her insanda rastlanabilen idrar yolu iltihabı, nelerin sonucunda olur? Tedavisi nasıldır?

İdrar yolu enfeksiyonu böbeklerde (pyelonefrit) ve mesanede (sistit) gelişebilir. İdrar yolu enfeksiyonları üretralarının (mesane ve idrar deliği arasındaki tüp) daha kısa olması nedeniyle kadınlarda daha sık olarak görülmektedir. Kadınların %20-40’ı yaşamları boyunca en az 1 kez sistite yakalanıyor. İdrar yaparken yanma, sık sık ve az miktarda idrara çıkma, yan ağrısı ve ateş (pyelonefritte görülür) genel semptomlardır. Bu şikayetleri olan hastalar bizim polikiniğimize başvurduğunda biz idrar tahlillerini isteyerek antibiyotik tedavisi başlıyoruz. İdrar yolu enfeksiyonlarındandan korunmak istiyorsak gün içinde yeterli miktarda su içmeyi ihmal etmemeliyiz.

İlgilendiğiniz hastalıkların bir diğeri kısırlık. Bu durum doğuştan mı gelir? Herhangi bir tedavisi var mıdır?

İnfertilite (kısırlık) %30 oranında erkeğe bağlı, %20 oranında hem kadın hem erkeğe bağlı, %50 oranında ise kadına bağlı faktörler nedeniyle oluşmaktadır. Bu oranlardan da anlaşılacağı üzere hem kadını hem erkeği ilgilendiren bir problemdir. Toplumsal yapımız gereği maalesef erkekler çoğu zaman problemi kendinde görmediği için, çocuk sahibi olamayan çiftlerde kadınlar sürekli doktora gitmekte, gereksiz tetkik ve tedavi süreçlerine maruz kalabilmektedirler. Hatta bazen tıp dışı uygulamalar, alternatif tıp denemeleri ek sıkıntılar doğurabilmektedir. Erkeklerin bu konuda çekinmeden doktora başvurmaları, birçok problemin daha hızlı çözümlenmesini sağlayabilir. Erkeklerde kısırlık genetik-ailevi nedenlerle, hormonal sebeplerle, varikosel, geçirilmiş enfeksiyonlar ve ameliyatlar nedeniyle oluşabilmektedir. Altta yatan neden bulunduktan sonra ona yönelik tedavi uygulanır. Varikoselin erkekte tedavi edilebilir kısırlık nedenleri içinde en sık olan hastalık olduğunu ve cerrahi müdahaleyle tedavi edilebildiğini de unutmamak gerekir.

İyi bir doktorun hastalarını muayene ederken nelere dikkat etmesi gerekir? Meslektaşlarınıza önerileriniz nelerdir?

Öncelikle pozitif enerji ile dolu bir ortamda çalışmadığının farkında olmalıdır kişi. İnsanlar bize düğün planlamak, ev dekore etmek gibi güzel zamanları deneyimlemek için başvurmaz. Aktif bir yakınması vardır ve genellikle bu kişinin günlük hayatında aksamalara neden olmaktadır. Kendini mutsuz ve eksik hissettiği bir dönemde hekimle karşılaşır. Bu durumda en önemlisi anlayışlı olmak ve kişinin kendini ifade edebileceği fırsatı ona vermektir. Empati halinde olmak gerekir. Hastanın, sizin onu anladığınızı ve konuya vakıf olduğunuzu hissetmesi, size güvenmesi, tedavinin ilk ve en önemli basamağıdır.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Öncelikle çok keyifli bir sohbetti. Size ve gazetenize çok teşekkür ederim. Umarım bu yazıyı okuyanlar da aynı derecede keyif alırlar ve sohbetimizden faydalanırlar. 

Röportaj: Ayşenur Mama