Röportaj: Murat Günhan

Sevgili Deniz bu değerli vaktini bana ayırdığın için çok teşekkür ederim. Deniz Albayrak kimdir, neler yapar, sevgili okuyucularımıza kısaca kendinden bahseder misin?

02.06.1985 Kırklareli Babaerkin’in sevimli kasabası olan Büyük Mandıra’da doğdum. Ailece çiftçiyiz. Neşeli ve çılgın bir gençliğim olduğu kadar çocukluktan beri sahip olduğumuz bir sorumluluk vardı. Belki de hayatta başarılı olmanın sebebi ailemin bize aşıladığı sorumluk ve azimdi. İlk tekstil hayatıma orada başladım. Liseden mezun olduğum  gibi çalışmak zorunda kaldım. O zamanlarda ilk gittiğim  firmada makine bilmediğim için işe alınmadım. Bana “öğren de gel” dediler ama öğrenmek için de bir yer yoktu. Çok zor dönemler geçirdim ve 1 hafta sonra tekrar aynı yere başvurdum.  Yine aynı bayan beni karşıladı ve “sen geçen hafta da geldin bu kadar kısa zamanda makine bilemezsin üzgünüm seni işe alamam” dedi. Sonra durumumu anlattım çok ihtiyacım olduğunu söyledim, “o zaman  seni makineye oturtacağım orada bekle kameralar seni görsün makineci olarak  alıyorum derim ama seni ayakçı yapacağım” dedi. Ben de “tamam” dedim. Makineye oturdum ve beni orada unuttu, oradakiler makineyi 1 kere gösterdiler ve ben yapmaya başladım. Seri üretimde tişörtlere yaka etiketi takıyordum.  Akşam üstü aynı bayan beni gördü ve şaşırdı “bunları sen mi yaptın” diye sordu. Ben “evet” deyince “bir daha yap bakayım” dedi. Ben tekrar yapınca “oğlum sen usta gibi makine kullanıyorsun neden söylemedin” dedi. “Mübeccel Hanım benim durumum ciddi ve çalışmak zorundayım ben bu makineyi Allah’ın izni ile her gece rüyamda gördüm öğrendim” dedim. O günden sonra orda çalıştım 6 ay sonra fabrikalar arasında hızlı, hatasız, zeki, her şeyi yapabilen Deniz Albayrak olarak tanındım. Daha sonra bana Zorlu Holding’den teklif geldi “bizimle çalışır mısın” diye, Mübeccel hanımın izni ile oraya başladım. Sonuçta beni işe alan, bu ekmeği veren oydu. O yüzden ondan gitmem için izin almam gerekiyordu. 18 yaşını doldurmadan ilk sendikaya giren bendim. Sonra askerliğim geldi ve oradan ayrıldım. Asker dönüşü 2007’de kendime küçük bir atölye açtım ve orada seri üretim yaparken kendi mantığımla kendime göre kalıp çıkarma usulü ile abiye de dikmeye başladım. Sonra sosyal ağlarda paylaşırken Cemil İpekçi tarafından keşfedildim. İstanbul’a davet edildim. Geldim, tanıştık ve onunla çalışmam için teklif etti. İlk önce kabul etmedim. Sonrasında ısrar etti ve kabul ettim. Çünkü hedeflerim hayallerim vardı.  Onun yanında yaptıklarımı görünce Cemil Bey de şaşırdı, “sen hiçbir şeyin eğitimini almadan nasıl bunları bilebiliyorsun” dedi. Çok sevinmiştim öyle deyince ve kendimin farkına vardım. 

Cemil İpekçi’nin benim hayatımda çok büyük önemi var. Her zaman bizlere bir baba, abi, arkadaş, dost gibi yaklaştı. Hakkı bende büyük... Cemil İpekçi’nin yanında 5 yıl çalıştıktan sonra kendi yerimi açtım ve bana söylediği söz hep aklımdaydı. “Sen çok zeki, her şeyi kavrayabilen ve ileriyi çok iyi gören birisin. Sen büyük bir isim olacaksın” derdi. Kendisine buradan çok teşekkür ederim. Kendi yerimde güzel isimler ve sanatçılarla tanıştım. Hülya Süzer, Nez, Hollywood yıldızı Jear Hagman ve sevgili torunu Noel Hagman hatta gelinliğini ben diktim . Eeee Muratcığım  bu hayatımın en kısa özeti detaylı anlatsam kitap olur. Bu noktalara gelmek için yaşadığım o kadar zorluk ve sıkıntılar oldu ki hepsini aştım şükürler olsun ki. Şimdiki hedefim “Deniz Albayrak Moda Tasarım Okulu” açmak. Çünkü Türkiye’deki çoğu okul gerekli bilgi yetenek ve öğrenme çağında olan gençlere fazla ilgi veremiyor, ilgilenmiyorlar. Aslında bizim Türk halkı o kadar yetenekli ki, çoğu sanat dalında bazıları kendini bilmiyor. Küçük bir anımı paylaşmak isterim. Bodrum Belediyesi Cemil İpekçi Tasarım Atölyesi’nde eğitim verirken orada ismini unuttuğum bir bayanın ne kadar yetenekli ve başarılı olduğunu ortaya çıkardım. Kendi bile yaptığına şaşırdı ve ağlayarak bana “hocam bunu ben yaptım” dedi. Bu benim için çok güzel bir duygu. Bildiklerimi, yaptıklarımı, öğrendiklerimi birilerine aktarmam  benim için mutluluk verici bir şey. Hayatımda her zaman mantığım matematiğim ön plandaydı. Bana göre başarımın sırrı bu. Bana göre başarmak iyi çalışmak araştırmak ve uygulayabilmektir. Tabi ki de hayallerin ve hedeflerin de olmalı yoksa niye yaşanır bu hayatta...

Neden moda?

Çünkü tekstili seviyorum. Birini giydirmeyi, yeni baştan bir şey yaratmayı, insanları mutlu etmeyi de seviyorum. Benim giydirdiğim çok gelin provada sevinçten ağlıyor, bu da güzel bir şey. Çünkü ne istediğini biliyor ve ben de onu yapıyorum. Kısaca ben işimi seviyorum. Rabbimin bana verdiği yeteneği en güzel şekilde kullanmaya gayret gösteriyorum.

Bu işi yapmanın avantajları nedir senin için?

Bu işi yapmanın avantajları ne kadar beğeni alıyorsam o kadar mutlu oluyorum. Müşterilerimin kalıplarını her zaman ben çıkarırım. Bazen dikerim bazen de kendi ellerimle işlerim. Her şeye benim elim değer. Ve en güzel avantajı yıllar sonra kucaklarında bebekleriyle beni ziyarete gelmeleridir. Bazı bebeklerin ismi de benim adım koyuluyor, bu çok güzel bir duygu… Dezavantajı ise bazen stres içinde oldukları zaman kaprisli oluyor bizim Türk bayanları. Ama ne olursa olsun ben müşterilerimi her şeyleriyle seviyorum. Onların sadece modacısı, tasarımcısı olmuyorum; bazen dertleştikleri arkadaşları da oluyorum. Kimi kaynanasını, görümcesini; kimi de eşini, gelinini çekiştirebiliyor ve bu durumlarda her zaman her konuda yanlarında oluyorum.

Trendleri yakından takip ediyor musun?

Trendleri bazen yakından takip ediyorum. Çünkü bazen fikir edinmek ufku zenginleştirmek lazım diye düşünüyorum.

Bu işe yeni başlayacak arkadaşlara neler önerirsin?

Bu işe yeni başlayacak arkadaşlara küçük bir sözüm var. Tasarım öyle düzgün çizmek veya iki kumaşı üst üste koyup dikmek değildir. Yaratıcılık zengin bir şeydir. Ben 13 yıldır bu işi yapıyorum. Kendime doğru düzgün modacıyım veya tasarımcıyım diyemiyorum. Her şeyin bir vakti zamanı vardır. Ben başarılı olduğumu müşterim karşımda otururken kıyafetini hazırlayıp giydiğinde beğendiğini görünce anladım. Ve o zaman “ben bu işi yapabiliyorum” dedim.

Moda nedir sence?

Bana göre moda ruhun özgür olması ve kendine yakışanı veya ruhuna yakışanı giymektir. Moda öyle absürt takılmak veya kendini farklı gibi göstermek değildir

Türk kadınlarının giyimini beğeniyor musun?

Türk kadınları biraz karmaşık bana göre. Çoğu fiziklerini bilmediği için doğru seçim yapamıyor. Bazıları da çok güzel giyiniyor. Benim onlara tavsiyem evde yalnız oldukları zaman çıplak bedenlerini ayna karşısında izlemeleri. Bu sapıklık değildir, bedenini iyi tanımasıdır. Çoğu kadın kendini böyle görmekten utanır ama aslında bu onlara çok iyi gelecek. Bence denesinler o zaman kendilerini daha çok sevip kendine yakışan giysileri bulacaklarından eminim.

Hedeflerin neler?

En büyük hedefim kendi adımda bir okul açmak. Bununla ilgili görüşmelerim de devam ediyor. Kısmetse yakında başlayacağız çalışmalara.


Hayallerinin peşinden koşar mısın?

Her zaman hayallerim vardır ve peşinden koşup ulaşırım. Ardından da diğer hayalimi kurarım. Şimdiki hayalim ise evlenmek ve Allah izin verirse kız çocuğumun olması. Nedendir bilmiyorum ama kız çocuklarını çok seviyorum. Belki Trakya’ya özgü bir şey, bizde kız evlatları çok sevilir. Biz 3 kardeşiz en büyükleri ablam Filiz Albayrak, ortanca abim Eniz Albayrak, herkesten farklı olan Türk tabirinde kazandibi ben. Ama ablam bizim ailede göz bebeğimizdir, tek aşkımız diyebilirim.

Erkek giyimde çalıştın mı? Zorlukları ve kolaylıkları nelerdir?

Evet, erkek giyimde çalıştım. Bazen erkek takımları Mustafa abiyle birlikte hazırlardık. Kendisi çok büyük bir ustadır. Erkek takım, frak smokin, ceket, her şeyi Mustafa abiden öğrendim. Benim için pek zorluğu yok. Göbekli erkek dışında sonuçta kaprisli değiller. Yakında erkek giyime de başlayacağım. Salaş takım, tişört, bakalım beğenecek misiniz? Erkekte de tasarımlarımın iyi olduğunu söylerler...

Ünlü sanatçılarla çalışmanın zorlukları nelerdir?

Ünlü sanatçılarda giyim konusunda pek sıkıntı yaşadığım söylenemez. Sadece bazen provalara geç kalırlar veya kafaları karışık olur. Bunun nedeni bence yoğun çalışmaları ve hep beyinleri dolu olmasından kaynaklı. Ama bazı sanatçı müşterilerimle ödeme konusunda çok sıkıntı çekiyorum. Hatta pazarlık yapmaları canımı sıkıyor. Bir keresinde  isim vermek istemiyorum şöyle bir diyalog geçti. Modeli beğendi her şey tamam, fiyata geldi yapabileceğimin en uygununu söyledim, bana “amaaa çok pahalı, ben sahnede 1 saat giyip sonra dolaba koyacağım” dedi. Bana göre çok yanlış. Senin 1 saatin için ben personelim ile birlikte kaç gün çalışıyorum. Çalışma arkadaşlarıma ve ben bu mesleği öğrenmek bu noktaya gelmek için feda ettiğim yıllarım gençliğim var onlara saygın olsun. O yüzden kendini bilmez bazı insanlarla çalışmıyorum, çalıştığım birkaç sanatçı var. Bana normal insanlar gelmesi daha iyi çünkü her konuda anlaşabiliyoruz. Ben para derdinde değilim, emeğimin hakkını istiyorum. Yoksa her yıl ihtiyacı olan birçok geline bedava gelinlik veriyorum. Bu bir döngüdür; sen kulu mutlu edersen, rabbim de seni mutlu eder, kapılarını açar.

Defile düzenledin mi ileride böyle bir projen var mı?

Hiç defile yapmadım. Aslında çok teklif adım ve çok istiyorum. Kısmetse bu yaz sonu yapacağım.

Dünya starlarından kimleri giydirmek isterdin?

Beyonce, Lara Fabian, Shakira…

Türk mankenlerden kimin podyumunu beğeniyorsunuz?

Podyumunu beğendiğim; Ebru Ürün, Çağla Şikel, Beren Saat, Berrak Tüzünataç, Ceylan Saner...

Türkiye’deki moda tasarımı eğitimi hakkındaki düşüncelerin nelerdir?

Türkiye’de yeteri kadar moda tasarım eğitimi verilmiyor. Bana gelen stajyerlerden anladığım kadarıyla bunun nedeni ya sınıfta çok kalabalık olmaları ya da öğretmenlerin yetersizliği.

Kendine rakip gördüğün modacılar var mı?

Kendime rakip gördüğüm modacı demeyelim de beğendiğim bir modacı diyelim. Özgür Mansur var yaptıkları çok güzel ve başarılı. Ama idolüm Erol Albayrak çok sevdiğim saygı duyduğum bir modacıdır. Cengiz Abazoğlu ve Ömür Özeri de çok beğenirim. Eskilerden sorarsan bana göre 1 numara Hakan Özbek, Canan Yaka, Cemil İpekçi…  Eeee Muratcığım, benim çenem baya düşüktür kısadan anlatmaya çalıştım. Umarım okuyucularımız  sıkılmaz yoksa daha neler vardı anlatacaklarım daha neler ama bu kadarı yeter sanırım. Çok konuşursam gündemde deprem olurdu. Herkesi çok seviyorum. Önce Vatan Gazetesi ve ekibine de saygılar sevgiler…