Her insan unutulmamak, ölümsüz olmak, geride bıraktıklarınca hatırlanmak ister. Dua bekler. Geride bıraktıklarının sohbetlerinde hatırlanmak ister. 

Bazı insanlar ölümünün ardından bir süre hatırlanır. Bazıları hatırlanmak istenmez. Ama bazıları vardır ki tarih kitaplarına girer, insanlık tarihi boyunca hatırlanır.

“İnsanoğlu düşünebilen hayvandır” derler. Düşünme yetisi verildiyse kullanmakta zorunluluğumuzdur. 

Hem bilmeliyiz… Hem de yürüme, yeme-içme, barınabilmeliyiz… 

Bizi unutulmaz yapacak olan ikinci eylemimiz değildir... Yürümeyi başardığı için ölümsüz kalabilen kaç canlı sayabilirsiniz?.. Yoktur…

Ama birinci eylem bizi ölümsüz yapabilir. “Düşünme, bilme” becerisi sayesinde ölümsüz kalabilmiş çok insan var… Tarih kitapları mucitler, komutanlar, sanatçılarla dolu.  

Demek ki ölümsüzlük iksirimiz, düşünebilme becerimizdir. Ve bu yeti herkese eşit verilmiştir.

Bizi ölümsüz yapabilecek, diğer canlılardan farkımız; düşünmek, bilmek, tanımak, öğrenmektir.

Bilmek, anlamak bizi ayırır ve insan yapar.

Merak etmekten, anlamaktan, tanımaktan kaçınırsak geriye ne kalır?.. Diğer canlılardan ne farkımız kalır?..

Anlamaz ve tanımazsak yanlış karar verebiliriz. 

Kararlarımız, hem kendimize hem gelecek nesillerimize karşı duruşumuzu, onurumuzu, haysiyetimizi gösterir. Bizimle ya gurur duyarlar, yere göğe sığdıramazlar ya da özenerek “o eski günler ne güzel günlermiş” derler... 

Kısaca ölümsüz kısmımız onurumuzdur, haysiyetimizdir.  

Davranışlarımız sadece bizi değil, soyumuzu da etkiler. Hem geçmiş, hem de gelecek soyumuza zeval getirmemek için bilmek, öğrenmek, tanımak zorundayız...

“Modern insan, insan olmaktan vazgeçti”, “bilmek istemiyor”, “okumamışlar daha makbuldür”, “bir kişinin dediğini yapmak daha kolay” diyenlere inat; hafta sonu yapılacak referandumda değişen maddeleri, çevreyi, sınır komşularımızı, ekonomiyi bilerek, tanıyarak, anlayarak oylayalım. 

Verdiğimiz karar, vatan ve millet için güzel günlere vesile olsun. Bizleri, bizlere bırakan atalarımıza, dedelerimize, babalarımıza karşı utanç duyurmasın. Çocuklarımıza esaret getirmesin.

El Tütünü...

Yıllar yıllar önce ülkemizde 450 bin aile tütüncülük ile uğraşmaktaydı. Yıllık üretim ortalama 300 bin ton idi.

Kendi kullandığımız tütünü bir yana ayırır, çok daha fazlasını yabancılara satar, para kazanırdık. Dünya’da tütün üretiminde söz sahibiydik.

Dünya nüfusu son 15 yılda çok arttı. Haliyle ihtiyaç arttı, tütün tüketimi arttı. O günlerde dünyada 5,6 milyon ton tütün üretiliyordu. Bugün 7,5 milyon ton tütün üretiliyor. 

Biz ise bugün 62 bin ton tütün üretebiliyoruz… 

Tütün üreticilerimiz, mevsimlik tütün işçilerimizin büyük kısmı işsiz kaldı. 

Çin’de, Hindistan’da, ABD’de tütün üretimi arttı, bizde azaldı.

Geçmişte, Tekel fabrikası sigaraların tamamını yerli tütün ile imal etmekteydi. Bugün kendi tükettiğimiz tütünün %87’sini yurtdışından alıyoruz.

Geçen yıl ürettiğimiz 62 bin ton tütünün, 53 bin tonunu 360 milyon dolara ihraç ettik. Ama 92 bin ton tütün, 530 milyon dolara ithal ettik. Sadece tütün alışverişinden 170 milyon dolar gayrisafi milli giderimiz arttı.

Sigara tüketimimiz gerilemiş olsaydı, tütün üretimimizdeki düşüş, bir nebze mantık çerçevesine oturabilirdi. Ama tüketim azalmadı, arttı. 

Olan işçimize, bütçemize oldu. Geçmişte para kazandığımız tütün; giden oldu, götüren oldu, yabancıya bizden para kazandıran oldu. 

Büyüme...

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye’nin büyüme tahminini yukarı yönlü gördü ve revize etti. 

Türkiye’nin 2017 büyüme tahminini %2,2’den %2,6’ya, 2018 büyüme tahmini ise %2,7’den %2,9’a yükseltti.

Aynı kredi derecelendirme kuruluşları altı ay önce ülke notunumuzu düşürdüğünde hükümet kanadı çok sert tepki vermişti. Hatta derecelendirme kuruluşlarının kararlarını ciddiye alınmadığı, Türkiye ile ne alakaları olduğu sorgulanmıştı. Günlerce eleştirildi.

Demek ki bu kuruluşlar olumlu gördüklerinde artışta yapıyorlar. Olumsuzlukta azalış öngördüklerinde eleştirmek yerine, neden azaldığı ile dertlenip çalışmalarımızı artırmamız daha doğru olacaktır.

Şimdi birinin çıkıpta “Tam referandum öncesi Moody’s hükümete destek çıktı” demesi ne kadar yanlış olursa, geçmişte Moody’s’ i not düşürdü diye eleştirmekte o kadar yanlıştır.

Ülke olarak büyüme rasyomuzun arttığı görmek güzel, ama yüksek borç yükümüz sebebiyle çok daha fazla büyümeye ihtiyacımız var...