Ziyan ettik ziyan ömürlerimizi, kendimize saçma salak bahaneler, gerekçeler üreterek. Mutluluk nedir, mutlu olmak, mutlu yaşamak, yaşamamızın tüm safhalarında mutlu olmaya dair adım atıp, mutlu olmaya yer açmadan, kendimizce gerekçeler üretip hep rafta, çekmecede saklı tuttuk. Öyle bir sıkışmışlık ki Mutluluk; "Daha çok erken" ile "Artık çok geç" arasındaki zaman dilimi var ya, işte orası ömrümüz, yaşamda olduğumuz süre, farkında olmadan, değerlendirmeden, heba edip yaşıyoruz ve ne yazık ki farkına varamadan tüketip yaşam süremizi elveda yaşam, elveda dünya, elveda ömrüm deyip gidiyoruz. İnsansın, hayattasın, yaşıyorsun, süreç ne kadar sürecek hiçbir deha, bilim dalı bilmedi, bilmeyecek. İnsansın yaşıyorsun, hiçbir düşünce akımı, öngörüler silsilesi de bir plan, bir program şeklinde elimize işte hayatın diye sunmayacak.
İnsanlığın, hayatın doğal akışı içerisinde bir çaba, mücadeleler silsilesi devam ededursun, her ahval ve şeraitte dahi hep aklımızda olması gereken mutlu olmak, mutlu yaşamak, mutlu olup mutlu yaşama devam için yenilikler ve gelişimleri hayatımıza alıp, hayatımıza katmak gerekliliği, elzem ve temelidir hayatlarımızın. Az çok aklın ermeye başladığı günlerden son nefesini vereceğin, vereceğimiz günlere dair, dünyevi gereklikler için, disiplinli bir yaşamın devamı için, üretmek ve toplumsal ortak yaşama kurallarına tam uyum sağlama gayretimiz insanidir ve yaşamsaldır. Eğitim almak, öğretim almak, çalışmak, üretmek, evlenmek, üremek, sosyal, sanatsal, bilimsel faaliyetlerde bulunmak, çalışmak dâhil, ne yaparsak yapalım, mutlu olmayı ötelemeden yaşamak en güzeli, en isabetli yoldur. Mutlu olmak sırıtmak sürekli gülmek neşe saçmak hali değil, mutlu olmak anı yaşamak, yaşarken kimselere zarar vermeden haz duymaktır. Mutlu olmak hayatın içerisinde binlerce, milyonlarca aydınlık, ışıklı, gelişim ve üreme hallerini görüp fark edebilmektir. İnsanın insanla, insanın hayvanla, insanın doğayla etkileşimlerini, alışveriş şekillerini keşfetmek, izlemek, hissetmektir mutluluk.
Mutluluk, "Daha çok erken" ile "Artık çok geç" arasına sıkışmadan, olduğunca yaşamanın keyfine varabilmektir. İnsanın hedefleri vardır ki olması doğru ve yaşamsaldır, bilimseldir. Hedeflerimizin gerçek olduğu ana kadar, gerçekleşeceği zamana kadar kendimizi kızağa çekmiş bir gemi gibi duyarsız ve hayattan alakasız bir hale sokmak nasıl bir tıkanmışlıktır? Yaşanan her yıl da, ay da, saat de, saniye de önemli ve değerlidir. İnsanın kendisini sadece yıldönümü ya da bayramlara, zafer ve başarılara endeksli bir yaşam akışına hapsetmesi kendisine karşı en büyük ihanettir. Hayat acı tatlı, iyi kötü, doğru yanlış, faydalı faydasız, yapı taşları, içerikleriyle devam ederken mutlu olmamıza sebep oluşumları göreceğiz. İnsan ki ne muazzam bir canlı, görmeden, duymadan, dokunmadan dahi mutlu olması mümkün, umutlarımızın gerçek olmasına bir adım daha yaklaştık duyumsamasını hissedip, gülümseyeceğiz.
Yaşamak yanan bir devasa mumdur, ne zaman söneceği, ne zaman ışığını bitirip ömrünün nihayete ereceği ise belirgin değildir. Hayat sürecinde ki her safhada mutlu olmak, olabilmek, insan bilinci ve eğilimleri ile yol alır, her insan mutlak ölür, ekseriyetle yaşarken kendisinde de sevdiklerinde de mutlu yaşadığı anlar, günler, aylar, yıllardır, sadece mutluluklardır hatırda kalır. Mutlu olup mutlu etme gayreti de taşıyorsa insan, anlar, anlaşılır, yaşamda izi kalır.