19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarına hazırlanırken, etekler kısalsın şortlar görünmesin, kızlar sağda erkekler solda düşünme derdinde… Soma’dan gelen acıyla abondone olmuş bir halde Oooooooo…başlar oraya çevrildi.
301madenci yerin altında işkence çekerek gazdan boğuldular.
Allahım bu nasıl bir acıdır … tabutlar yanyana dizi dizi…ağıtlar yakılır… vaadler verilir… show dünyası nasibini alır…
Ama yine acı düştüğü yerde, asla kapanamaz sayfalar açar.
İşte çok değil beş ay önce yaşadık bunları…
Sorumlular bir içeri bir dışarı yine abondone olduk…İşçi hakları en öndedir dediler. Madenin içi nasıl olmalı  ben dahil herkes yorumlarını döktü. 
Kimse kendini sorumlu hissedip, mora dönüşüp selamlayıp sahneden aşağı inmedi.
Bu kadar ilgiliye artık bir daha bu acı yaşanmaz dedik.
Yine yanıldık!
Eeee eeee eeee e….
Uyutulduğumuzu yeni bir faciaya yakalanınca anladık. Anladık…
Mı acaba????
Allahın işine bakın ki;
Bu kez Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Boğaz’da ki havai fişeklerinin etkilerini,kuşların kalp krizleri geçirip ölecekleri konusunda endişeliyken…
Anaaa…Sabah televizyonda hayretle izledim ki;
Karaman’da maden ocağında 18 işçi mahsur kalmış.
Sloganlar nerede? Yine çıkarın arkadaşlar.
“Tüm olanaklar seferber edilmiştir!”
“Sorumlular cezalandırılacaktır!”
(İyi şaşırıp, “Kanları yerde kalmayacak” deyip doğa nın kalbine Peşmerge yollamıyorlar.)
“Acılarını yürekten paylaşıyoruz!”
Eeeee noldu? Bitti mi bitecek mi?
“Bu acı çekilecek gibi değil.Artık bir çözüm bulmalıyız!”
E bravo pek akıllı bu bakan yaaa…
Rezilliği daha da tavana çıkarıp, ekliyor bir de;
“Ocağı kapatacağımız zaman işveren 50 kişiyi devreye sokuyor!”
Rüşvet olarak mı anlamalıyız? 
Demek ki 50 problemi hayatımıza sokup abondone olan tek biz değiliz.
….
Yazık bu nasıl bir kutlama, nerelere geldik Allahım?
Gaz, çamurlu su yine olan garibim madencilere oldu.
Bir ölüm ve aynı gün dünyaya gelen bir bebe…
Madencilerden Hüseyin Gültekin kaza günü baba oldu. Buruk Acı bu olsa gerek.
Yaşam –Ölüm
Gerçek-Yalan
Hırs-Acımasızlık
Kolkola…
Bir baş ki toprağın metrelerce altına girip çalışmaya razı olmuş işçilere; “Çok tuvalete çıkıyorsunuz.” Diyor.
Prostatın en ağır dönemini yaşayın inşallah!
Nasreddin Hoca bile bilmiş be.
Hayattaki en güzel şeydir leyn, gelince tabii gidecek!
İşkence mi bu be hava yok yemek yok tuvalet yapmak yok!
Öfkeler hat safhada…Yangınlar da anaların, yetimlerin, aşıkların yüreğinde…
….
Ölüm Ocağında bakın neler var;
2 Asgari ücret zorunlu verip, sonra şirket birini geri alıyormuş.
3 aydır maaş verilmediği için işe mecbur tutuluyorlarmış. Bırakıp gidersen alacağını da alamıyorsun.
Yemek servisleri kalkmış, evden ne getiriyorlarsa 15 dakika da yiyip, tuvaletlerini de pet şişeyle gideriyorlarmış.
İki yıl önce su sızıntısı olan duvar göya tamirden geçmiş. Üstüne haziran da madeni denetleyen müfettişler, “Sondaj kontrolü yapılmamasını” eksik olarak göstermişler de.
Sözün bittiği yer burası…
….
Peşmergelerin araçlarından silahla selamlayarak geçişlerini izledik.
Altın… Saray… Padişah…Para… Cumhuriyet… Işid… Kobani…Esed mi Esad mı?
Anlamak için akla karayı seçmek gerek…
Ben var anlamamak
Cızzzttt bızzzztttt…
Kim nereye gidiyor, kafalar mankafalar kafatasları, sefertasları, taskebapları…
Hayırlara yorun hayırlara…
……..
Allah da artık bıktı bizden.