Kendisinden önce eserlerini tanıdığım sanatının zirvesinde Ünlü kaligraf ressam gazeteci Etem Çalışkanın sergisini Beşiktaş Saray koleksiyonları müzesinde ziyaret ettim. Beni kaligrafiye özendiren sergi oldu. Bu sergiden sonra yine ünlü kaligraf Mukadder Mustafa Erol’dan kaligrafi dersi aldım. Daha sonra arkadaşım ressam fotoğraf sanatçısı Ülker Eroğlu ve ikiz kızlarım Eda Nur , Seda Nur ile kendisini röportaj için Fatih’te kaligrafi dersi verdiği yer olan Hırka-i Şerif Vakfında ziyaret ettik.  Sanatını kendisinden dinledik.

Kısaca özgeçmişinizden bahsederken kaligrafiye başlamanızı anlatır mısınız?

1928 tarihinde Tarsus’un Göçük köyünde dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Mersin’de tamamladım. O topraklarda özümün olması belki çocuklugumun ve gençlik yıllarımın bir bölümünü içine alan köy hayatı tarla hayvanlarla kuşlarla tüm doğanın her şeyinin yani 4 mevsimiyle yaşayan o duygularla çizgiyi görebilen kişiyim. Çalışmalarımda, renklerimde Anadolu var, Halk şiiri, halk  edebiyatı alıç var ardıç kuşları var. Kuzular, atlar, taylar var, horoz sesleri. İşte butün güzellikler içinde o bebekliğimin henüz fark etmediğim yıllar unutulmaz. Tarlalarda ayaklarımın çamuruyla koştuklarım, yağmurda birdenbire ıslanıvermek veya akan derelerde aileden gizlice çimermek (soyunup bulanık sulara atlamak) Bütün bunlar bende izi olan renkler, kokular ve çizgiler. Ben ilk çizgiyi tarladan bildim. Karasabanla sürülen tarlalarda sabanın bıraktığı izler. Köylüler buna hat derler ama bilmeden. Ben o çizgilerde elime geçen çöplerle toprağa çizdiğim  şeylerdi hat. Ama o zaman belki resim belki yazıydı. İşte tarladan başlar . İlk okul çağına geldiğimde okula başladığımda kara tahtaya ak tebeşirle yazdığımda  kara tahtanın aydınlandığını gördüm ve çizginin ses verdiğini  3 bitişik çizgiden oluşan a harfi okumayı yazmayı bilmeden önce onun ses verdiğini bilmezdim. İlk okulun ilk saatları çizginin sesini öğrenmem oldu.  Yazı yazmaya başladığımda yazımın güzel olduğunu öğretmenim de söylerdi, görenler ede söylerdi. Oysa ki yazıyı yeni öğreniyordum, güzel yazının ne demek olduğunu bilmiyordum. Şimdi her doğan insanın bir yetenekle doğduğuna inanıyorum ve benim yeteneğimin güzel sanatlar dalında  imiş onu öğrendim.

Yeteneğinizi keşfettikten sonraki süreçte neler yaptınız, neler yaşadınız?

Yüksek öğrenimimi İstanbul Güzel Sanatlar Akademilsi Afiş bölümünde yaptım. Sabri Berkel’den desen Emin Barın’dan yazı, Namık Bayık’dan afiş ve grafik dersleri aldım. Akademi’deki öğrenciliğim sırasında Anıtkabirdeki yazıtların yazılmasında Emin Barın’a yardımcı oldum. 1954 yılında öğrenciliğim sürerken Yapı Kredi Bankasının 10. Yıl afişi, şükran belgeleri, diplomaları, madalyalarını yaptım. Ayı yıl  Yeni sabah gazetesinde ressam ve kaligraf olarak gazeteciliğe başladım. İlk iş olarak gazete için >ane Eyne filminin fotoğraflarının üstüne konuşmalar ve anlatım yazmak oldu. Bu çalışmalar Türk basınında ilk fotoroman yayınıydı. Yeni Sabahtan sonra Ankara’da Zafer ve öncesi gazetelerinde İstanbul’da Hareket, Dünya, Akşam; Milliyet, Hürriyet, gazetelerinde çalıştım. Manşetleri , o olayların resimlerini çizdim. Her yılın 10 Kasımında gazetelerde yayımlanan Atatürk portrelerini çizdim. 1969 yılında Milliyet gazetesinde çalışırken 10 Kasım Atatürk’ü anma günü nedeniyle çizdiğim Atatürk portresi o güne kadarkiler içinde en kalıcısı oldu. Türkiye’de ders kitaplarında yer alan Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve İstiklal Marşının yazımını yaptım. Fonda yer alan meşhur Atatürk portresinin çizeriyim. En önemli çalışmalarım arasında Atatürk’ün imzasını, Atatürk’e ait imzalara bakarak stilize etmem oldu. Kuran-ı Kerim’in Türkçe mealini yeni yazı ile yazdım. Nutuk’u kaligrafi olarak iki cilt halinde yazdım. 1982 yılında Hürriyet gazetesinden emekli olduktan sonra Milliyet gazetesinde emekli olduktan sonra Milliyet gazetesinde Türk büyüklerini  güneş gazetesine Yunus Emre divanını hazırladım. Çizgi röportajlar yaptım. Türk büyükleri Albüm kitap olarak yayınlandı. 1980 yılında Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı için basılan gümüş ve altın hatıra paraları tasarladım. 1984 yılında PTT için 16 Türk Devleti pul serini hazırladım. Kültür Bakanlığının siparişi üzerine üç yıllık bir çalışma sonucunda Atatürk’ün iki ciltlik Nutuk adlı eserini el yazısıyla yazdım. 844 sayfadan oluşan iki ciltlik eser, 2002 de yayımlandı.

Sanat yetenek mi isteyen öğrenebilir mi?

Eğer yeteneğim olmasaydı ilk okumaya başladığım günlerde değil yazımın güzel olması mümkün değildi. Her kişi yetenekli doğar ama bu her kişi yeteneğini kullanmıyor, insan yeteneğini kullanmalı. Onun için çalışmak gerekli ve sevgi. Çalışmalarda sevgi bütün güçlükleri yener. Benim okul yıllarım hiç sevmediğim bir kelimeyi kullanacağım YOKSULLUK içinde geçti. Aslında kimse yoksul değil. Hiç kimse yoksul olmaz. BEN YOKSUL VARSILIYIM. Sanatın bir güneşin ışıkları olduğunu ortaokulda resim öğretmenim Hasan Kavukçu’dan aldığım  resim dersindeki bende kalan izlerini birikimleri bende kalanlardır. Bütün öğrencilerin duydukları resim öğretmenimin söylediği” ripolin ve pelikan marka boyaları bulmuşam altınla tartıp almışam” işte hala kullandığım mürekkep boya ve kalemlerimin markası pelikan Alman ürünü ripolen piyasadan ayrıldı. Kalmadı bulamıyorum. Akademide aldığım öğrenimin ve gazetecilikte aldığım deneyim benim görüşlerimi genişletti. Gazetecilik sanat çalışmalarıma çok daha geniş bakma olanağı sağladı. Şu anda yaşım 90 ‘a bir var. Sanatın desteğiyle mesleğim olan gazeteciliği gazetecilik mesleğinde güzel yazı resim çalışmalarımı sürdürmekteyim. Beynim açık, düşüncelerim bulunduğum yılların çok daha ilerisinde. Geçmişteki sanatçılara ve eserlerine karşı değilim. Ancak geleneksel kelimesi ile sınırlandığında  karşıyım.

En büyük ödülünüz ne oldu ve çalışma gençliğinizi neye borçlusunuz?

2005 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti  tarafından Burhan Felek ödülü ile ödüllendirildim. Çalışmalarım kendi yaptıklarımın dışında güzel yazı kaligrafi dersi verdiğim öğrencilerim sizin de sorduğunuz “çalışma gençliğini neye borçlusunuz ve en büyük ödülünüz” cevabı  Öğrencilerim çalışma  sevgimi, gücümü arttırıyor. Öğrencilerim içinde ilkokul çağında  da var, torunları olanlar da var. Değişik mesleklerde öğrencilerim var. Mutluluk duyuyorum. Şu anda haftada bir gün güzel yazı çalışmalarımda Hırka-i Şerif vakfında buluşmak ve çalışmak hem de özgürce çalışmak benim içinde şans gibi.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Burada bu güzel vakfın yöneticilerine şükranlarımı sunuyorum. Size ve gazetedeki çalışma arkadaşlarınıza selam ve saygılarımı gönderiyorum. Teşekkür ederim.